67. Bölüm

4.7K 342 6
                                    

   Hiçbir şey demeden kapıyı çarparak gitti.
    Chris'e baktım.
"İyi misin?"
"Hem de çok" diyerek sarıldı. Saçlarımı okşamaya başladı.
"Seni çok seviyorum Chris. Bunu sakın unutma olur mu?"
"Asla unutmam."
...
   Dans salonuna geri döndük. Bu sefer hareket şarkılardan bir çalıyordu. Etrafa tekrar bakındım.
"İşte bizimkiler orada. Ha yanlarına gidelim." El eke tutuştuk ve oraya doğru ilerledik.
"Aa Bella, Chris'i bulmuşsun. Nerde buldun?"
"Tuvalette."
   Hepsi bir ağızdan gülmeye başladılar.
"Yok gerçekten tuvalette buldum."
"Herneyse. Hadi yeni yıla yarım saat kaldı. Biraz eğlenelim!" Diye bağırdı Jessica çılgın bir şekilde.
"Üzgünüm biraz fazla sarhoş da." Dedi Ed ve birlikte yine piste gidip dans ettiler. Kate yanıma yaklaştı. Ve tuhaf tuhaf baktı.
"Evet çıkmaya başladılar"
   Kate ağzını açtı ve gülmeye başladı.
"Bence doğru bir karar vermişler."
"Sizden naber?"
   Kafasını Eric'e doğru çevirdi. Kulağıma yaklaşarak konuştu.
"Beni öptü" elimle ağzımı kapattım.
"Bu harika o zaman çiftli takılıyoruz."
"Evet öyle görünüyor." Eric'in elinden tuttu.
"Hadi dans edelim" deyip gittiler.
    Chris ile yalnız kalmıştık.
"Herkes çiftini buldu."
"Evet David Anna ile, Ed Jess ile, Eric Kate ile, ben de seninle birlikteyim. Herkes çok mutlu."
"Bence herkes değil." Diye fısıldadım.
"Ne dedin?"
"Dans edelim mi diye soruyorum."
"Gel" diyerek elimden tuttu. Pistin tam ortasına geçtik ve deli gibi dans etmeye başladık.

     Nihayet geri sayım başlamıştı. Hep birlikte sayıyorduk.
"5-4-3-2-1!!!"
"Wowwww"
    Herkes çığlık atıyordu. Birbirlerine sarılıyordu. Chris'le birbirimize sarıldık.
"Yeni yılım kutlu olsun Bella. Umarım yeni yılda da hep mutlu oluruz." Ellerimizi birleştirdik.
"Umarım!" Diye bağırdım.
      İnsanlar yeni yıla girmenin ardından dans etmeye devam ediyorlardı. Canlı müzik söyleniyordu. Herkes çılgın gibi içip dans ediyordu. Bizimkiler de.
    Ardından slow bir müzik başladı. Chris ile dans etmeye başladık. David ve Anna'da yanımızda dans etmeye başladılar. Kısa süren dansın sonunda David eşleri değiştirdi. Artık ben David'le, Chris'de Anna ile dans etmeye başladı.
"Nasılsın?"
"İyiyim. Neden sordun ki?"
"Hiç öylesine. Laf olsun diye" ona neden ağladığını soramadım. Buna cesaretim olmamıştı.
    Kafasını omzuma yasladı. Ellerimle saçlarını okşadım. Chris le birbirimize baktık. Bana ne olduğunu sorarcasına göz kırptı. Bilmiyorum anlamında başımı salladım. Uzun bir süre boyunca dans etmiştik. Omzumun ıslandığını farkettim. Tanrım!! Yine ağlıyordu.
"David?"
   Hafifçe burnunu çekti.
"Ne oldu?"
"Sen iyi misin?"
"Evet. Lütfen sadece dans edelim. Olur mu?"
    Sesimi çıkarmadan dans etmeye devam ettim.
...
   Gece bittiğinde herkes yavaş yavaş dağılıyordu. Biz de artık gitme kararı almıştık. Ama bir sorun vardı Chris yerinde duramıyordu. Biraz fazla içmişti. Şimdi ise sürekli yere düşüp saçmalıyordu.
"Siz eve mi gidiyorsunuz Bella?" Diye sordu Jessica.
"Öyle görünüyor. Chris'i evine bırakıp oradan da eve geçerim."
"Tamam öyleyse okulda görüşürüz."
"Hoşçakalın." Diyerek Chris'i arabanın arkasına bindirdim. Düşmemesi için de emniyet kemerini taktım. Kendimde hemen öne binerek arabayı eve doğru sürdüm.
    Geldiğimiz de anahtarı cebime koydum. Chris'i arkadan zor da olsa aldım. Çocuğu yarı ayakta yarı sürükleyerek kapıya kadar getirdim. Şimdi de sıra evin anahtarını bulmaya gelmişti. Chris'in ceplerini karıştırdım. Ve bulduğum anahtarla hemen kapıyı açarak içeriye girdim. 
    Girmez girmez ayağım paspasa takıldı ve ikimiz de yere düştük. Chris uyandı. Gözleri tuhaf bakıyordu.
"Bacağım. Chris bacağımdan kalk." Diye yakındım. Ama o yine uyumuştu. Ya da kendinden geçmişti. En son çareyi onu ittirmekte buldum. İttirerek bacağımın üzerinden çektim. Kapıyı örterek içeriye iyice girdim. Chris'i merdivenlerden büyük bir güçlükle çıkardım. Odası koridorun sonundaydı. Onu oraya götürdükten sonra yatağına sertçe attım. Çok yorulmuştum. Chris de o kadar zayıf değildi.
Yatağın üzerinde onu oturur vaziyete getirim. Ceketini ve gömleğini çıkardım. Pantolonunu çıkarıp çıkarmamak konusunda gidip geldim. Kararımı çıkarmaktan yana kullandım. Dolabından bir tişört ve eşofman çıkarttım. Yanına gittim. İlk önce tişörtünü giydirip geri yatırdım. Daha sonra yavaşça pantolonunu çıkardım. Bunu gözlerim kapalı bir şekilde yapmıştım. Ardından hemen eşofmanını giydirdim. Tam olarak giydirdiğimden emin olduğumda gözlerimi açtım. Kendimle gurur duyarak ayağa kalktım. Düzgünce giydirebilmiştim. Üzerini de örttükten sonra odasının kapısını kapatıp merdivenlerden aşağıya indim. Tam çıkış kapısından çıkarken yukarıdan arkamda bir nefes hissettim. Kalp atışlarım hızlandı. Aniden arkama döndüm. Ve çığlık attım.
"Tanrım! Chris kafayı mı yedin sen?"
"Üzgünüm." Dedi endişeli bir şekilde. Sonra yumuşadı. Yere doğru baktı.
"Pantolonumu sen mi değiştirdin." Dedi alaylı bir şekilde. Yutkundum.
"Pekala ne düşündüğünü biliyorum. Ama gerçekten bunu gözlerim kapalı yaptım. Bana doğru yaklaştı. Öpmeye çalıştı ama onu engelledim.
"Chris yarın görüşürüz." Diyerek kapıdan çıktım. Ve hızlı hızlı yürümeye başladım. Arabam olmadığı için bir taksi çevirdim. Hemen arkaya bindim. Yolu tarif ettikten kısa bir süre sonra nihayet evime gelebilmiştim. Doğru yukarıya çıkarak üzerimdekileri çıkarıp astım ve ılık bir duşa girdim. Duş sonrasıda aynanın karşısına geçip yüzümü inceledim. Sanki çökmüş gibiydim. Gözlerim altına morluklar hakimdi. Kendime baktıkça ağlayasım geliyordu. Daha fazla bu duruma mağruz kalmayıp üzerimi giyindim. Saçlarımı kuruttuktan sonra yukarıda topuz olarak topladım. Aşağıya indim. Biraz televizyon izleyip bir şeyler atıştırdım. Tam yatmak için yukarı çıktığım sırada kapı çaldı.
İrkilmiştim. Bu saatte kim gelebilirdi ki?
Kapıya doğru ilerledim.
Ve açtım. Karşımda David' i buldum.
"David?"
"Merhaba. İçeri girebilir miyim?"
Şaşırmıştım. Gecenin bu saatinde burada ne işi vardı? İçeriye davet ettim.
Koltuklardan birine oturdu. Daha gece kıyafetiyle duruyordu. Gömleği dışarı sarkmıştı. Kravatı bozulmuştu, kollarından iki yana sarkıyordu.
Yanına oturdum. Gözlerini yere doğru sabitlemişti.
"David?"
İrkildi. Gözlerini bana doğru çevirdi.
"Neyin var?"
"Hiçbir şeyim."
"Öyleyse sorun ne?"
"Sorunda bu zaten. Benim hiçbir şeyim yok."
"Ne demek istiyorsun?"
"Bella. Ben..ben..." Duraksadı.
"Evet sen?"
"Ben.. Bugün sende kalabilir miyim diye soracaktım."
"Tabiki kalabilirsin David. Bunu sormana bile gerek yok."
"Teşekkür ederim."
Elimi dizine koydum. "Hiçbir şeyim yok" derken ne demek istediğini anlamamıştım. Ama bunu sormadım da. Üstüne gitmek istememiştim. Ayağa kalktım. Yukarı çıkıp üzerine Chris'in kıyafetlerinden birkaçını getirdim ve eline verdim. Yukarıdaki banyoda giyebileceğini söyledim. Yukarı çıktı. Bende o sırada ona yer hazırladım. Geldiğimde bir bardak su içip hazırladığım yere yattı ve gözlerini kapattı. Ben de yatmak için yukarıya çıktım.

Kurtlar Arasında  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin