27. Bölüm

9K 625 12
                                    

Adama doğru döndüm.
"Ne demek onu bir alfa zehirlemiş?"
"Pençeleri fazla derine girmiş." Hepimiz pörtlek gözlerle adama bakıyorduk.
"Beklemeniz gerekecek. Bu zehir onu ya öldürecek ya da kurt yapacak. Ki o çoktan ölmeye başlamış bile."
Chris ona doğru yaklaştı ve marangoz önlüğünün yakalarından tutarak yukarı doğru kaldırdı.
"Ne demek ölmeye başlamış?"
"Üzgünüm Chris. Bazen işler yolunda gitmeyebilir."
"Hiç mi bir yol, bir umut yok?" Bunu söylerken her ne kadar gözlerinin rengi değişse de ve korkunç görünse de ağlamak üzere olduğu belliydi.
"Onu zehirleyeni bulup öldürmen gerekecek. En azından biriniz. "
"Bulamazsak?" Diye sordu Jessica.
"O zaman arkadaşınızı öldürmelisiniz."
Chris pençelerini adamın suratına geçirdi ve hırlayarak
"Öyle bir şey olmayacak!!" Dedi.
Adam acı içinde yere düştü. Ve Chris'e baktı. Yanağını tutup yerden kalkmaya çalıştı. Chris arkasını dönüp yürümeye devam etti.
"Bana sorarsan o kendini öldürmeden sen onu öldür."
"Dostum tamam yeter artık uzatma. Biz o kurdu bulacağız." Diye çıkıştı Ed.
Ardından Chris'e döndü.
"Chris sen de kendine hakim ol!!"
Adama tekrar döndü.
"Bence yüzünü biraz alkol ve pamukla temizlemelisin." Onları izledikten sonra kendime yeni gelmiş gibi konuştum.
"Bir dakika ne dedin sen?"
Adam kafasını bana doğru döndürdü.
Sorumu tekrarladım.
"Sen az önce ne dedin?"
"O kendini öldürmeden siz onu öldürün."
Ed'e döndüm.
"Ed bu mümkün olabilir mi?" Ed bir süre sessiz kaldı.
"Üzgünüm dostum ama evet. Kurt pençelerini derine saplayarak zehrini salgılamış. Dolayısıyla bu ona acı veriyor. İlk önce psikolojisi bozulacak. Daha sonra bu acıya dayanamayarak kendini öldürmeye çalışacak." Gözümdeki yaş Bella'nın yüzüne damladı. Bana öylece bakıyordu. Kesik kesik nefes alış- verişleri olmasa öldüğünü sanacaktım.
"David. Endişelenme biz Bella'yı kurtaracağız." Dedi Jessica.
......
Çığlık sesleriyle hepimiz birden doğrulduk. Chris
"Bella!" Diye bağırarak odasına doğru koşmaya başladı. Ben de hemen arkasından koşmaya başladım. Diğerlerinin de geldiklerinden emindim.
Odaya geldiğimiz de Bella yerdeydi. Ve yine her yer kandı. Chris onu doğrulttu. Jessica elindeki su kovasıyla yanına yaklaştı. Kovadan bir miktar su aldılar ve Bella'nın yüzünü yıkadılar.
"Bella iyi misin?"
"Hangisi seni daha çok mutlu eder Chris?"
"Tabiki iyi olman."
"O zaman iyiyim."
"Bella lütfen doğruyu söyle. İyi misin?"
"Üzgünüm David. Ama değilim. " dedi. Yüzümü ellerimle kapattım. Bella'nın ağladığını hissedebiliyordum.
Gözlerinin altı çökmüş, şişmişti. Teni bembeyazdı. Normalde kıpkırmızı olan dudakları bile morarmıştı.
Chris onu yerden alıp yatağına geri yatırdı. O sırada Jessica çarşaflarını değiştirmişti bile. Üzerini yorganla örttüler. Jessica pencerenin yanına yaklaşıp odayı havalandırmak için camı biraz araladı. Havanın bütün soğukluğu odayı sarmıştı. Biraz havalandıktan sonra camı geri kapattı.
Bella bana sönük gözlerle bakıyordu. Yanına yaklaştım. Elini tuttum. Saçlarını okşadım.
Elimi bıraktı ve gözlerini kapattı. Ellerimi ağzıma götürdüm. Dişlerimi sıkıyordum. Kendimi hemen odanın kapısından dışarıya attım.
Ağlıyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
"David ne oldu?" Jessica'nın sesiyle kendime geldim. Ona doğru döndüm.
"Artık dayanamıyordum. Onu böyle görmeye dayanamıyorum."
"Biz de dayanamıyoruz." Dedi Ed. Ve devam etti.
"Ama şu anda beklemekten başka çaremiz yok."
"Ya Ed neyi bekliyoruz. Bulalım gitsin işte. "
"Öyle bul deyince bulunmuyor David."
Olduğum yere çömeldim. Chris'in merdivenlerden indiğini gördüm.
"Bella ne yapıyor?" Diye sordum.
"Uyudu."
"Pekala gördüğünüz gibi Bella'nın durumunun iyiye gittiğini söyleyemeyiz. Hatta daha kötü oluyor diyebiliriz."
"Ne yapacağız?" Diye sordu Jessica.
Pençe sesinin gelmesiyle ürperdim. Bu Chris'ti
"Onu bulup öldüreceğiz."

Kurtlar Arasında  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin