49. Bölüm

5.8K 431 8
                                    

-Bella-
    Hastaneye gelir gelmez. Aceleyle koştum ve oradaki görevliye David'in nerede olduğunu sordum. Üçüncü katta, 156 nolu odada olduğunu söyledi.
   Çocuklarla birlikte asansöre doğru koştuk. Ama doluydu. Gelmesi uzun sürebilir diye merdivenleri kullandık. 156 nolu odayı bulup içeriye girdik.
  İçerde hemşire ile bir kız vardı.
"Hey lütfen bu kadar kişiyle odaya girmeyin." Bana baktı.
"Siz yakınları mısınız?"
"Dostlarıyız." Diye cevapladım.
"Sadece bir kişi" dedi ve odadan çıktı. Herkes birbirine baktı.
"Bella girsin." Dedi Katherine.
"Nasıl olsa o onun en iyi dostu."
"Teşekkür ederim." Diyerek odaya girdim ve kapıyı kapattım.
    İçerideki kızın kim olduğunu merak etmiştim doğrusu. Koltukta oturuyordu.
"Merhaba." Dedi.
"Merhaba." Diye karşılık verdim.
"Telefonu açan sendin herhalde."
"Evet. Bendim."
    David'e baktım. Kafası sarılmıştı. Yüzü çizik ve yara bantlarıyla dolmuştu.
"Sevgilisiniz galiba."
Gözlerimi büyüterek kıza baktım.
"Hayır...hayır. O benim dostum."
"Aaa üzgünüm..telefonda numaran 'hayatımın anlamı' diye kayıtlı olunca sevgilisiniz diye düşündüm."
"Hayatımın anlamı mı?"
"Bellaa...Bella" sayıklıyordu. Ona doğru yaklaştım ve elini tuttum.
"Aman tanrım. David."
"Bella"
"Burdayım. Burdayım." Kenardaki sandalyeyi çekerek yanına oturdum. Gözlerini açtı. 
"Nasılsın?"
"Şimdi daha iyiyim."
Saçlarını okşadım.
"Nasıl buraya geldim ben?"
"Ben getirdim." İkimiz de kafamızı sesin geldiği yöne çevirdik. David ilk önce bana sonra tekrar kıza baktı. 
"Sen de kimsin?"
"Adım Anna. Seni buraya ben getirdim."
"Teşekkür ederim Anna." Dedi gülümseyerek. Çok samimi gülümsemişti.
    Kız ayağa kalktı ve gülümseyerek dışarıya çıktı.
   David ile yalnız kalmıştık. NİHAYET!!
"Nasıl hissediyordun?"
"İyiyim."
"Çok endişelendik."
"Dediğim gibi iyiyim."
"Harika. Şimdi bana anlat."
"Neyi?"
"Neden böyle bir şey yaptığını?"
"Ne yapmışım?"
    Gözlerimi pörtlettim.
"David. Bunun bir kaza olmadığını biliyorum."
"Nasıl yani? Ne demek istiyorsun?"
"Bunu bilerek yaptın. Aklına ne geldiyse ya da ne düşündüysen sinirlendin ve ölmek istedin.....Söyle bana....ne oldu?"
"Hiçbir şey. İnan bana. Hiçbir şey olmadı." Diyerek kafasını diğer tarafa çevirdi.
    Tam konuşacakken odaya doktor girdi.
"Bay Stone. Nasıl hissediyorsunuz?"
"İyiyim." Diyerek yutkundu. Doktor bana baktı.
"Siz yakını mısınız?"
"Evet. Ben en yakın arkadaşıyım."
"Güzel. Durumu iyi. Yalnızca kafasına sert bir darbe almış. Bu yüzden sarmak zorunda kaldık. Kırık yok ama her ihtimale karşı önlemimizi aldık. Yüzündeki çizikler de 1 aya kalmaz iyileşir. Yani durumu için endişelenicek bir şey yok."
"Ne zaman taburcu olucam?"
"En kısa zamanda."
"Kısa zaman dediğiniz."
"Üç güne kalmaz."
"Hemen taburcu olmak istiyorum."
"Vay canına bu kadar çabuk toparlanacağınızı sanmıyordum Bay Stone." David ellerini birleştirdi.
"Dediğim gibi gayet iyiyim."
"Pekala. Bunu gözden geçireceğim. Yarın taburcu olabilirsiniz." Bana döndü.
"Yarın sabah." Dedi ve odadan çıktı.
"David. Biraz kalsaydın iyi olurdu."
"Kalıp ne yapacağım? Yaralarım çabuk iyileşecek. Bunu çakmazlar mı sanıyorsun?"
"Haklısın. Bu aklıma gelmemişti. Yeni hayatıma daha alışamadım. Üzgünüm." Dedim ve dışarıya çıktım.

Kurtlar Arasında  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin