32. Bölüm

8.7K 583 60
                                    

"Yardım edin!! Hey kimse yok mu?" Korkunç çığlık sesleriyle uyandım. Aynı ses tekrar yankılandı.
"Heyyy!! Yardım edin!!" Bu Bella'ydı.
"Bella!" Diye bağırarak kalkmaya çalıştım. Ama bir elim sağlam bir demir çubuğa kelepçelenmişti. Kopartamacağım kadar sabitti. Çok yorgun hissediyordum. Her nefes alışımda ciğerlerim yanıyordu. Oda kurtboğanla kaplı olmalıydı.
    Karanlığın ardından biri geliyordu. Bana doğru yaklaştı. Yüzünü daha seçememiştim. Ama bu Dylan'dı.
"Tekrardan merhaba Chris." Hırladım. Onu korkutmaya çalışıyordum.
"Bella nerede?"
"Bella'yı merak etme. O olması gereken yerde. Benimle."
"Eğer ona bir şey olursa..."
"Üzgünüm ama onu ben değil yarın ki dolunay belirleyecek."
"Ona bunu niye yaptın?" Duraksadı.
"Üzgünüm Chris. Bugünlük bu kadar. Bir konuşma daha yapacağım."
"Hayır!! Geri dön!! Yarın dolunay diye kendin söylüyorsun. Benim ne hale geleceğimi düşünmüyor musun?"
Bana doğru yaklaştı.
"Sen benim ne hale geleceğimi biliyor musun? İstesem şu an kafanı bile koparabilirim." Kapıyı üzerime kilitleyip çıktı. Bu çocuk bizden ne istiyordu? Kimdi? Neydi? Neyin nesiydi?
    Kendimi yine kaybetmiştim. Gözlerimi kapattım.

-Bella-
"Hadi Bella uyan. Üzgünüm ama bir şeyler yemek zorundasın."
Zorlukla kafamı kaldırdım. Dylan yine gelmişti.
"Hiçbir şey istemiyorum. Beni rahat bırak." Sesim bağırmaktan kısılmıştı. Eminim şu anda çok kötü görünüyorumdur.
"Hadi ama Bella.." Yanağımı okşadı.
"Bir şeyler yemelisin. Yüzün bembeyaz kesilmiş." Ağzımı zorla açtırıp birkaç lokma verdi. Onları çiğnedim ve Dylan'ın beklemediği anda suratına tükürdüm. Kendine gelip yüzünü eliyle sildikten sonra boğazıma yapıştı.
"Bana bak. Sen kendini ne sanıyorsun?" Suratına kötü bir bakış attıktan sonra ayağımı kasıklarına geçirdim. Acı çığlıklar içinde boğazımı bırakıp yere düştü.
     Kendini toparlayıp ayağa kalktı. Bana hızlı adımlarla yaklaştı ve suratıma bir yumruk indirdi. Tepki vermemiştim. Ama canım yanmıştı. Beyaz tişörtümün üzerine burnumdan gelen kan akmıştı. Ağzıma akmaya devam ediyordu. Arkasını dönerek çıkış kapısına doğru yürüdü ve kilitleyerek oradan ayrıldı. Ben de derin bir uykuya dalmıştım.

-David-
"Günaydın David!"
"Bugün büyük gün. Her şey akşam ortaya çıkacak. Bakalım küçük Bella'mız ne kadar güçlü." Şiddetli bir şekilde suratına doğru hırladım.
"Ona zarar gelirse seni, bırak onu ısırdığın için değil doğduğun için bile pişman ederim."
"Emin ol. Kurtboğanlı vücudun bana zarar verecek durumda değil."
"Benim vücudum kurtboğanlı değil ki."
"Henüz değil." Diyerek pençeleriyle tişörtümü yırttı. Ve elindeki şişede bulunan tozu vücuduma döktü. Bu kurtboğandı. Acı içinde çığlık atıyordum. Canım çok yanıyordu. Vücudumda kızarıklar ve yanıklar baş göstermeye başlamıştı.
...
    Uyandığım da pencereden gördüğüm kadarıyla akşam olduğunu anlamıştım. Dönüşmeye birkaç saat kalmıştı. En azından benim ve Chris'in. Bella'ya ne olacağını bilmiyordum.
   Vücuduma baktım. Her yerim yara içindeydi. Canım yanıyordu. Yaralarımdan dumanlar tütüyordu. Her yerden çığlık sesleri geliyordu. Bu Bella olmalıydı. Acı çekiyordu.

-Bella-
"Aaaaaaaaaa"
    Neler oluyordu. Her yerim çok ağrıyordu. Sanki kemiklerim kırılıyormuşcasına sesler geliyordu.
"Öldürün beni! Öldürün beni." Diye bağırmaktan başka çarem yoktu. Ölmek istiyordum. Neredeyse 3 aydır bu acıyı çekiyordum. Artık dayanacak gücüm kalmamıştı. Tırnak etlerim acıyordu. Nefesim daralıyordu.
"Yeter artık. Öldür beni Dylan!!" Ses yoktu. O kadar kötü durumdaydım ki Dylan'a beni öldürmesi için yalvarıyordum. Biraz kendime gelmiş, rahatlamıştım. Ama ağrılarım hala devam ediyordu.

-Chris-
"Merhaba Dylan." Dolunay sayesinde gücüme güç katmış ve zincirleri yerinden koparmayı başarmıştım.
"Artık seni öldürebilirim." Dedim ve pençelerimi çıkardım. Ona doğru hızla koştum. O da pençelerini çıkarmış bana doğru koşuyordu. Üzerine atladım. Pençelerimi yüzüne doğru geçirdim. Boğazıma yapıştı. Beni altına aldı. Ve yumruklamaya başladı. Pençelerimi boynuna geçirmemle yere düşmesi bir olmuştu. Fırsattan istifade ederek onu alıp karşıdaki gri duvara fırlattım. Duvardan sekerek yere düştü.
"Hadi şu işi bitirelim." Diyerek hırladım. Ve tekrardan üzerine doğru koşmaya başladım. O ise yerde doğrulmaya çalışıyordu. Üzerine atladım.David'in yanıma geldiğini farkettim.
"Bella'yı bulamıyorum." Ben ise gözü dönmüş bir şekilde umursamadan Dylan'ın ağzını burnunu dağıtmaya devam ediyordum. David 'de bana yardım ediyordu.
Pençelerimi, Dylan'ın boğazına saplayacağım sırada. Büyük bir gürültüyle hırlama sesi geldi. Sesin geldiği yöne doğru baktığımda ise Bella'nın kapının önünden hızla koşarak geçtiğini gördüm.

Evett bir bölümün sonuna daha geldik. Bu arada 5k olmuşuz. Gerçekten çok teşekkür ediyorum. Multi de Chris 'in dövdüğü Dylan yer almakta.

Kitabın gidişatı hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyorum. Lütfen bunu yorumlarınızda belirtiniz.

Sizce Belris ( Bella-Chris) mi yoksa Belvid (Bella-David) mi daha çok yakışıyor. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. 😘😘

Kurtlar Arasında  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin