5. Bölüm

19.2K 1.1K 31
                                    

  David arabasını bir yere park etti.
"Neresi?" Diye sorduğumda bana solundaki büyük evi gösterdi. Çok büyüktü. Parti vermek için fazla büyüktü.
Etrafı incelemeye dalmışım ki David kapımı açıp çıkmama yardım ettiği zaman "bir sorun mu var?" Diye sordu. Hayır anlamında başımı salladım. David'in koluna girdim.
Evin kapısına geldiğimiz de daha kapıyı çalmadan Jessica kapıyı açtı.
"Merhaba David. Bella hoşgeldin. Gelebilmene çok sevindim." Deyip bana sarıldı. Ben de karşılık verdim. İçeriye girdiğimiz de ev çok kalabalıktı. Jessica bizi grubun oturdukları masaya oturttu. Bazı insanlar dans edip içerken bazıları havuza giriyor bazıları ise oturuyordu. Müzik sesi biraz fazla dozdaydı. David bana içecekle dolu bir bardak uzattı.
"Al iç bunu."
"Hayır David. Ben içki kullanmıyorum teşekkür ederim."
"Emin misin bak?"
"Evet eminim"
"Peki meşrubat falan ister misin?"
"Olabilir."
"Tamam sen bekle ben alıp geliyorum."
David içeçekler bölümüne gitmek için ayağa kalktı. Jessica yanıma gelip oturdu.
"Bella niye içki içmiyorsun?"
"Ben kullanmıyorum."
"Bir bardaktan zarar gelmeyeceğine eminim."
"Yok. Ben kaldıramam. "
"Peki kendin bilirsin. Ama söyleyim çok şey kaçırıyorsun."
Bana baktı kaşlarını kaldırdı. Ve içki dolu bardağını bana uzattı. Ama ben vazgeçmedim. Başımı hayır anlamında salladım.
Alışkın değildim. Hayatımda en fazla iki kere içmişimdir. Ve buna bağımlı olmak istemiyorum.
"Peki" dedi ve içkisinden büyük bir yudum aldı. Kalktı ve karşımda oturan Eric ile pistin ortasına geçip dans etmeye başladı. David hala gelmemişti. Ed oturduğu yerden kalkarak yanıma oturdu.
"Bella eğlenmiyor musun?"
"Evet....eğleniyorum."
"Canın sıkılmış gibi görünüyor."
"Aslında biraz hava alsam hiç fena olmaz. Burası çok ağır kokuyor."
"Ciddi misin? Bana burası cennet gibi kokuyor."
Ayağa kalktım.
"Ben bi David'e bakayım."
"Bırak şimdi David'i. Hadi gel biraz dışarı çıkalım. Buranın harika bir bahçesi var."
"Tamam ama ilk önce  David'e haber vereyim."
"Gerek yok. Kendi başının çaresine bakabilir. Hadi gel."
Çaresizce uzattığı elini tuttum. Ona güvenmiyor değildim. Zaten güvenilir biri olmasaydı David beni onunla tanıştırmazdı.
Üst kata çıktık. Ed beni bir balkona götürdü. Manzarası gerçekten çok hoştu. Bütün şehri görebiliyordum. Kendimi korumalıklara yasladım. Hava biraz serindi. Ed de yanıma gelip benimle aynı pozisyona geçti.
"Burası çok güzelmiş. " dedim. Ve derin bir nefes aldım.
"Evet öyledir. Bu şehir benim için başka bir anlam taşıyor."
"Ne gibi?"
"Boşver." Derin bir nefes aldı.
"Eee hiç neden buraya geldiğini anlatmadın. Kimsin? Kimlerdensin? Neden burası? Hadi anlat. Kendini tanıt bana."
"Babamın işi yüzünden buraya taşındık. Adım Bella soyadım Winston. 17 yaşındayım...."
"Dur bi dakika 17 yaşında mısın?"
"Evet. Ben okula bir sene geç başladım."
"Vay be olgun kızları severim."
"Teşekkür ederim."
Ne demek istediğini anlamadım. Ama bunu arkadaşça söylediğinden emindim. Karşıma baktım. Biraz kafamı sarkıtıp aşağıya bakmaya çalıştım. Ama Ed belimden tuttu.
"Bella yavaş olsana delirdin mi? Kafan ağır gelebilir."
"Merak etme düşmem."
"Ben yine de dikkat et derim." Tekrardan başımı karşıya çevirdim. Bomboş araziydi. Durun bi dakika. O da ne? Kim bu?
Bomboş dediğim arazide bir çocuk vardı. Ve yere yatmış bir şeyler yapıyordu. Sanki sanki acı çekiyormuş gibiydi.
"Ed çocuk"
"Ne?"
"Karşıya bak. Çocuğa bir şeyler oluyor."
Karşıya bakmasıyla fırlayarak koşması bir oldu. Arkasına bakmadan
"Bella sakın gelme, gelme ve David'in yanına dön."
"Ne? Neler oluyor?"
Orada öylece kalakalmıştım. Tekrar çocuğa baktım. Kıyafetlerini yırtıyordu. İçki ya da uyuşturucu diye düşündüm. Ama daha da kötüsü gibiydi.
Gözlerimi kapatıp geri açtım. Ed. Ed oradaydı. Ama ne çabuk oraya gitmişti. Daha az önce buradaydı. Neler oluyordu?

Kurtlar Arasında  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin