35. Bölüm

8.6K 543 9
                                    

Multimedya da Bella'nın evi var. İyi okumalar❤️😘

"Ne demek onu Bella öldürecek?.... Ed sen bunun olmayacağının farkındasın değil mi?"
"Ondan başkası yapamaz."
"Ed bunca kötülüğü yapmış olsa da Dylan, Bella'nın eski sevgilisi. Hem Bella onu öldürürse..."
"Evet Bella da Alfa olacak.....üzgünüm ama yapmak zorunda. Konuş onunla." Diyerek telefonu kapattı. Arkamı döndüğümde Bella'nın çoktan giyindiğini ve bizi dinlemiş olduğunu gördüm. Yüzüme öylece bakıyordu.
"Tam iyileşebilmem için Dylan'ı öldürmem mi gerekiyor?"
"Bella çok üzgünüm." Dedim ve ona doğru yaklaşarak sarıldım. Tişörtümde hissettiğim ıslaklıkla ağladığını farkettim. Ellerimle kafasını tutarak kaldırdım.
"Bella bana bak. Yüzüme bak!....senin iyi olman şimdiki önceliğimiz."
"Ben onu öldüremem. O ne olursa olsun..."
"Biliyorum. Senin arkadaşın. Ama bunu yapmak zorundasın."
....
-Bella-
Tanrım ben şimdi ne yapacaktım? Kendi yaşamım için başka birisinin yaşamına son mu verecektim? Hayır...hayır bu mümkün değildi. Muhakkak başka bir yolu olmalıydı. Onu öldüremezdim. Mor koltuğumdan doğrularak yatağımın üzerindeki telefonumu aldım. Ve Emily'yi aradım.
"Bella? Vayy sonunda aklına geldim."
"Üzgünüm Emily. Son zamanlarda çok kötü şeyler yaşadım. "
"Canım sen iyi misin? Sesin hiç iyi gelmiyor."
"Değilim Emily. Çok doluyum. Birine içimi boşaltmam gerek."
"Bella?...ne oldu?...seni dinliyorum." Derin bir nefes aldım. Ve bütün olanları anlattım.
"Bella canım sen ne dediğinin farkında mısın?"
"Bana inanmayacağını biliyordum."
"Ne hayır Bella...ben"
Telefonu cümlesini bitirmeden suratına kapattım. Ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Kısa bir süre sonra kapı çaldı. Cevap vermedim.
"Bella içeri girebilir miyim?" Sesin sahibi David'di. Ses vermedim. Kapıyı açtı ve içeriye girdi.
"Selam."
"Selam" diye karşılık verdim ama sesim içime kaçmış gibi çıkmıştı.
Yanıma oturdu. Ellerimi tuttu.
"Nasılsın?"
"İyi olmaya çalışıyorum."
Ağlamaya başladım. Kendimi tutamamıştım. Yine!
"Hişşt..hişşt. Bella lütfen ağlama."
"Ne yapacağım ben? Dylan'ı öldüremem."
"Biliyorum....biliyorum."
Kollarımı boynuna doladım ve ağlamaya devam ettim. O da bana sarılmıştı. Kısa bir süre sonra sarılmayı bıraktık. Artık ağlamıyordum. Bu bana çok iyi gelmişti.
"İyi misin?"
"Artık daha iyiyim." Dedim ve başımı göğsüne yasladım. Saçlarımı okşamaya başladı. Gözlerimi kapattım ve derin bir uykuya daldım.

Uyandığımda hala aynı konumdaydım. Kafamı çevirdiğimde David'inde uyumakta olduğunu gördüm. Sırtım terlemişti. Yavaş hareketlerle David'i uyandırmamaya çalışarak kalkmaya çalıştım. Kolaylıkla kollarından sıyrıldım ve dolabımın karşısına geçtim. Açık pembe askılımı aldım. David'e arkamı döndüm ve üzerimdekini çıkarıp askılımı giydim. Saçlarımı özenli bir şekilde tepeden bağladım.
"Terledin mi?"
David'in sesiyle irkilmiştim. Ona doğru döndüm.
"Ne zamandan beri uyanıksın?"
"Yanımdan gittiğinden beri."
"Ben giyinirken..."
"Endişelenme Bella. Hiçbir şey görmedim."
"Hımm peki." Elime çıkardığım tişörtümü aldım ve banyoya götürüp sepete attım.
"Chris seni hiç aradı mı?"
"Hayır dünden beri konuşmadık. Niye aranız falan mı bozuk?"
"Hayır. Sadece... Bilmiyorum. Dolunayı bekliyormuş."
"Bunun dolunayla ne ilgisi var Bella?"
"İşte geçen dolunayda ne olduğunu bilmiyoruz. Ben de hatırlamadığım için. Bu dolunaya kaldı."
"Hayır yani demek istediğim. Sizin ilişkinizin bu dolunayla ne alakası var?"
"Bilmiyorum David. Kafam çok karışık."
"Peki sen kafanı biraz toparla benim bir yere kadar gitmem gerekiyor."
"Nereye? Eve mi?" Biraz düşündü.
"Hımm. Evet eve gitmem gerek."
"Peki hoşçakal."

Kurtlar Arasında  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin