Direct Message-50

1K 90 8
                                    

"Sakın Liam. Bunu bana yapma." dedim elimi yaklaşmaması için ona doğru tutarak. O bana sırıtarak bakarken ondan kaçmaya başladım.

Tanrı aşkına dışarısı buz gibiydi neredeyse donuyordum ki o da kafayı yemiş bir şekilde üstündekileri çıkartıyordu. Hangi akılla çıkartıyordu onu da bilmiyorum.

Kendininkileri çıkarttığı gibi benim üstümdekileride çıkartmaya çalışıyordu.

Aslında bu şekilde ondan kaçmak eğlenceliydi ama üzerimde kıyafetlerle güzeldi. Yoksa donardım.

"Çıkarsana. Bak çok güzel olacak."

"Ya ne güzel olacak donmanın neyi güzel?"

En sonunda beni yakalayıp elleriyle tuttuğunda durmak zorunda kaldım.

"Liam lütfen. Yapma." Bir süre gözlerimin içine baktıktan sonra beni şaşkın bir halde bırakarak sarıldı bana.

Ben şaşkınlıkla kalırken beni daha sıkı sarmasıyla bende ona sarıldım.

"Sende bir şeyler var. Ne oldu?" dedim ayrıldığımızda.

"Bir şey konuşmamız lazım."

"İçeride konuşsak olmaz mı?"

Şehirden uzak bir yere gelmiştik. Bahçeli güzel bir ev vardı.

"Olur." dedi başıma bir öpücük kondurduktan sonra.

Daha demin gülüp eğleniyordu şimdi birden ciddileşdi. Ne konuşacaktık merak ediyordum.

Cebinden anahtarını çıkardıktan sonra hızlı bir şekilde kapıyı açtı.

Soğuktan eve girince biraz rahatladım. Sanki üzerimde buzlar varmış da çözülüyormuş gibiydi.

"Bana bir söz vermeni istiyorum." dedi ellerimi tuttuktan sonra.

"Ne sözü?"

"Beni asla bırakmayacağına söz vermeni istiyorum."

"Seni neden bırakayım ki? Nereden çıktı şimdi?"

"Söz ver sadece."

"Seni bırakmam. Söz veriyorum." dedim ve sarılmasına karşı bende ona sarıldım.

"Ne oldu Liam?"

"Hiç. Sadece seni kaybetmek istemiyorum." Ben aklıma takılan sorularla uğraşırken dudaklarımızı birleştirmesiyle aklımdaki düşünceler uçuverdi.

"Seni seviyorum." dedi ve yüzümdeki gülümseme daha da genişledi.

Seni seviyorum demesi bile benim için çok fazla geliyordu. Her seferinde aynı şekilde daha da heyecanlanıyordum.

"Bende seni seviyorum."

Tekrar dudaklarımızı birleştirdiğinde gözümün önüne gelen görüntüyle ondan ayrıldım.

O bana soru sorar bir şekilde bakarken gözümün önüne gelen görüntüyü hatırlamamla yüzümü buruşturdum.

"Bir şey mi oldu?"

"Hiç. Yok bir şey. Artık gidelim mi?"

"Pekala gidelim. Yemek yemeye ne dersin?"

"Süper olur açım zaten."

Yemekten sonra Liam beni evime bırakmıştı.

Aklım hâlâ o saçma şeyde takılıydı.

Bir anda gözlerimin önüne Liam'ın başka bir kızla öpüşmesi gelmişti.

Neden böyle bir görüntü gelmişti bilmiyorum ama hiç hoş değildi. Bunu düşünmek bile berbatken böyle bir şeyi görmek daha da beter olabilirdi.

Ama yoktu böyle bir şey sonuçta.

Bu saçma düşüncelerden kurtulmaya çalışırken telefonumun çalmasıyla kurtulmuş oldum şimdilik.

Caitlin arıyordu.

"Hey? Nasılsın?"

"İyiyim. Sen?"

"İyisin değil mi? Ne yapıyorsun?"

"İyiyim kötü mü olmam gerekiyordu?" Bu dediğini garipsemiştim. Neden kontrol eder gibi soruyordu ki?

"Yok hayır. Seni merak ettim sadece."

"Teşekkür ederim canım. Az önce Liam ile birlikteydim şimdi evdeyim. Sen neler yapıyorsun?"

"Ne? Liam ile mi birlikteydin?"

~~~~~~

Öncelikle ne zamandır bölüm yayınlayamadığım için özür dilerim dün yayınlayacağıma dair de söz vermiştim ama yayınlayamadım üzgünüm.

Bölümde kısa oldu ama hastayım derslerde çok yoğun vakit bulamıyorum ama yarında bölüm yükleyeceğim :D

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Direct Message || Liam PayneWhere stories live. Discover now