Direct Message-49

1.1K 97 19
                                    

Gördüğüm şeyin bir açıklaması yoktu. Açıklaması olacak gibi olsaydı böyle yapmaz derdim. Beni kandırmaz o derdim. Ama lanet olsun ki bir açıklaması yoktu.

Öpüşüyordu o kızla. Bunun açıklaması olamazdı zaten. Hep üzülmek zorunda mıydım? Neden yüzüm gülmüyordu hiç? Neden sürekli bir şey mutlu olmamı engelliyordu?

Neden sadece Liam'ın beni sevdiği düşüncesi beni mutlu etmiyordu? Bunun tek cevabı vardı. Çünkü bu düşünceydi sadece. Beni sevmiyordu. Ben sadece inanmak istiyordum beni sevdiğine.

Benim onu sevdiğim gibi onun beni sevdiğine inanmak istiyordum.

'Gerçek olan sensin. Bu gerçek olmadan yaşayamam. Gerçek olan şey benim olman.'

Gerçek olan şey benim olman demişti. O benim miydi? Liam,sevdiğim adam,benim miydi?

Değildi. O başka kızların kollarındaydı. Neden bana böyle sözler söylüyordu ki? Beni kandırmaktan zevk mi alıyordu? Beni elinde tutmak hoşuna mı gidiyordu? Benimle oynayınca eline ne geçiyordu?

Ben onu saf duygularla severken o beni acı bir şekilde yaralıyordu.

Sadece seni sevmiyorum neden demiyordu? Böylesine acı çekmem boşunaydı. Bir daha ona kanmayacaktım. Ona inanmayacaktım. Bir kez daha beni kandırmasına izin vermeyecektim.

Ya onu görmeseydim? Ya o kızla öpüşürken görmeseydim onu? Hiçbir şey olmamış gibi devam edecektim.

Ya Ashley ve Caitlin'in beni çekiştirmelerine karşın kafamı o tarafa çevirmeseydim? Bu gerçeklerin hiçbirini göremeyecektim. Beni aldattığını göremeyecektim. Liam'ın gerçek yüzünü göremeyecektim.

Gözlerimden yaşlar süzülmeye devam ederken elimdeki içkiyi içmeye devam ettim.

İyi ki ona mesaj atmışım diyordum. İyi ki ona kendimi göstermişim diyordum. Hepsi yalan.

Mesaj attım da noldu? Hep üzülüyordum. Keşke ona hiç mesaj atmasaydım. Belki onu platonik olarak sevmeye devam ederdim ama en azından onun nasıl bir pislik olduğunu bilmezdim. Öğrenmezdim. Aklımda hep o güzel haliyle kalırdı. Hep 'benim sevdiğim Liam' olarak kalırdı. Öyle daha güzel olurdu. Hayalimdeki haliyle kalırdı.

Gözlerimi açtığımda başım çatlıyordu. Cidden beynim zonkluyordu. Annem başımda dikiliyordu.

"Ne oldu anne?"

"Neden içtin bu kadar? Çok kötüydün eve geldiğinde." dedi sorgulayıcı bir şekilde.

Neden mi içtim bu kadar? Cidden neden içmiştim ki bu kadar?

"Nasıl geldim eve?" dedim yüzümü buruşturarak. Durumum vahimdi. Banyoya girmem lazımdı.

"Ashley ve Caitlin getirdi. Onlar senin kadar içmemişler sen neden öyleydin ki?" Neyse ki içtiğime kızmamıştı. Bir de annemin azarlamasını çekemezdim zaten.

"Bilmiyorum. Her neyse. Çıkabilir misin odamdan duş alacağım?"

"Tamam tatlım. Lütfen bir daha içme böyle."

Onaylar bir şekilde mırıldanıp yatağımdan kalktım.

Duş aldıktan sonra biraz daha rahatladım. Bugün okul yoktu neyse ki. Kızlarla dün keyif yapmak amaçlı içmiştik muhtemelen. Bende fazla kaçırmıştım tahminimce.

Telefonumu çantamdan bulduktan sonra kilidini açtım.

Liam'dan mesaj vardı.

"Seni özledim. Buluşalım." Mesajıyla gülümseyip bende ona mesaj yazmaya başladım.

"Buluşalım."

"Seni almaya geliyorum. Hazırlan."

Geri cevap yazmadan saçımı kurutmaya başladım. Hemen gelirdi Liam. Hızlı olmam lazımdı.

Liam'a doğru ilerlerken yaslandığı arabasından kalktı ve hemen beni kollarıyla sardı. Bende ona sarılırken gözlerimi istemsiz olarak kapattım.

Dün o yasal olmayan parti hakkında aramız gerilmişti ama onunla aramın bozuk olmasına dayanamıyordum.

"Bugün tamamen bize ait. Güzel planlarım var." dedi dudaklarımız birleşmeden hemen önce.

"Meraklandım." dedim ayrıldığımızda.

"Eğleneceğiz biraz." dedi ve arabanın kapısını açtı.

~~~~~~

Öncelikle inşallah beğeniyorsunuzdur bölümleri. ☺☺☺

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Hikayeyle ilgili düşüncelerinizi merak ediyorum.

Finale yaklaşıyoruz hikayede. Hemen değil ama yaklaştık yani.

Kendinize iyi bakın.

Direct Message || Liam PayneWhere stories live. Discover now