Bölüm 21

12.7K 1K 37
                                    

Deniz ile Derya yanlarında oturan Ece'yi yol boyu sıkıştırdılar. Sonunda dayanamayıp çocukluğunda ona aşık olduğunu, yıllardır görüşmediklerini ve şimdi kendisine ilgi gösterdiğini, bundan da çok mutlu olduğunu itiraf etti.

Didem ile Ece taksiden inip eve neredeyse yalpalayarak çıktılar. Didem, "Kahve yapıyorum. Ayılman ve tüm konuşmanızı bana aktarman lazım." Konuşurken mutfağa doğru yürüyordu.

"Anlatacak bir şey yok." diye kaçamak bir yanıt verse de Didem'in bakışlarını gördükten sonra kendini konuşmak mecburiyetinde hissetti. "Rüyamda onu görmemi istedi."

"Kızım, bu konuşmadan aşk kokuları geliyor. Zaten sana bakışlarını gören hemen anlar."

"Nasıl bakıyor bana?" Merakla bekliyordu yanıtı. Didem gülerek "Senin ona baktığın gibi" diyerek fincanları çıkarttı. "Hadi anlat neler konuştunuz?"

"Aslında konuştuklarımız özel şeyler değildi. Yemekten, müzikten, sizlerden ve bağlardan konuştuk. Ama konuşurken bana bakışları çok güzeldi. Sana da ondan sordum acaba ben mi görmek istediğimi görüyorum diye. Bir de arabaya binerken yanağımdan öptü."

"Hadi canım." Sesinden dalga geçtiği belliydi.

"Bana bak, dalga geçme benimle. Üniversiteden beri kimseyle öpüşmedim. Sanırım o yüzden de çok heyecanlandım."

"Dün İsmail ile öpüşmüş olsaydın bugün Toprak seni heyecanlandırmaz mıydı?"

Sadece bir an düşündü. "İsmail beni öpemez."

Didem, "Ben bunu sormadım, kaçamak güreşmeyelim, yanıtımı alayım." diye ısrar edince "Tamam kabul onunla bu kadarlık öpüşme bile çok heyecanlı. Çünkü ben on yıldır bekliyorum onun beni yeniden öpmesini."

"Yeniden mi? Daha önce öpmüş müydü?"

"On dört yaşımdayken tam dudağımdan öpecek sandım, ama o yine yanağımdan öpmüştü. Hani şu dudakla yanak arası var ya işte öyle."

"Etkisi pek arada kıyıda değilmiş. Bunca sene devamını beklediğine göre!"

"Evet, bekliyormuşum."

"Eh artık bunun adını aşk olarak koyalım. İtiraf da ettin zaten."

"Ettim değil mi? Ben onu çocukken sevdim. Hâlâ da seviyorum. Zaten bu yaşıma kadar evlenmeme nedenimi her ne kadar bağlar diye söylesem de hiç kimse kalbime giremediği için."

"Sizin köyde kızlar babası kime isterse ona varmıyor mu?" Didem dalgasını geçiyordu. Ece onun gülen yüzüne aynı şekilde bakıp, "Tatlım, sen bu yaz gel de gör artık bizim köyü. Köylülerin çoğu artık şehirdekilerle yarışan hayatlar yaşıyor. İmkânları artan köyler çok değişti. Ama senin anlaman için gelmen şart."

"Anladım anladım daha çok anlatmana gerek yok. Zaten ballandırarak anlatıyorsun canım çekiyor. Bu yaz kesin geleceğim."

"Bağbozumunda gelirsin. O zaman köyde eğlenceler de yapıyoruz. "

"Gelirim. Hadi lafı çok dolandırdın, başka ne konuştunuz anlatsana."

"İnan yok anlatacak bir şey." Neyi söyleyecekti? Kolunu okşadığında nasıl ürperdiğini mi? Eli saçına değince heyecanlandığını mı? Kulağına eğilip konuşurken nefesinin aklını başından aldığını mı? Hiç birini paylaşamazdı. Susmayı tercih etti. Didem de daha fazla zorlamadı. "Hadi kahveler de bitti, yatalım artık. Sabah kalkamayacağız yoksa."

YakışıklıOn viuen les histories. Descobreix ara