Bölüm 32

10K 938 38
                                    

Karayel'lerin bağlarının üstünde hafriyatın başlaması ile Ece hayatında bir şeylerin kökten değiştiğini anladı. İş makineleri sabah erken saatlerde başlıyor gece olana kadar aralıksız çalışıyordu. Üç gün sonra kamyonlar dolusu malzeme gelip on kadar adamla evin inşaatına başlandı. Beton makinesi su basmanlarını bitirdikten sonra ilk katın duvarları örülmeye başlanmıştı. Ece büyük bir ev yapıldığını görünce kalabalık bir aile geleceğini düşündü. Acaba onlar da bağlarla ilgilenecekler miydi? Toprak, yeni sahibinin oraya güzel bir ev yaptıracağını söylemişti ama kaç kişilik bir ailenin geleceğinden bahsetmemişti.

Hafta sonu geldiğinde soracaktı. Aslında ara sıra inşaata uğrayıp kimin taşınacağını öğrenmek istiyordu. Merakını yenmekte güçlük çekince yengeye uğramaya karar verdi. Tam kapıdan girerken Zeynep'in çıkmak üzere olduğunu gördü. Köydekilerin yengeye gelmelerinde bir tuhaflık yoktu.

"Nasılsın Ece abla?"

"İyiyim Zeynep, sen nasılsın? Zehra abla iyi mi?"

"Annem de ben de iyiyiz. Yengeme uğradım. Hatır sormaya. Yine gelirim yenge, var mı istediğin?"

"Yok, kızım, selam söyle. Ellerine sağlık." diyerek uğurladığı genç kızın ardından içeri girip Ece'ye sarıldı. "Hoş geldin güzel kızım. Nasılsın?"

"İyiyim yenge sen nasılsın?"

"Sen geldin daha iyi oldum. Anan baban ne vaziyette? Baban iyileşiyor mu?" Her seferinde soruyordu bunu. Sanki bir mucize bekler gibi...

"İyiler, ama babamın daha iyi olma ihtimali yok. Bu hastalık düzelmiyor yenge. Morali iyi olsun da biz ona bakmaya razıyız. Senin bir şeye ihtiyacın var mı? Kaç gündür uğrayamadım sana."

"Yok kızım sağ ol. Toprak sık sık geliyor ne lazımsa getiriyor. Erzak doldu ev."

"Öyle mi? İyi bari."

"Bilmiyormuş gibi konuşma. O beni değil seni görmeye geliyor."

"Yenge..."

"Aman zaten biliyorum ne kızarıyorsun? Kaç ay önce dediydi bana. O seni hep sevmiş, benim güzel kızım." Yengenin onayı Ece'yi rahatlatmıştı. Bu rahatlığa ihtiyacı vardı. "Ben de onu hep sevdim yenge. Hep de seveceğim."

"Öyle mi? O zaman hafta sonu dünür geleceği yalan." Yenge gülüyordu sorarken.

Ece şaşkınlıkla baktı. "Kime dünür gelecek?"

"Kime olacak sana. Senin haberin yok mu?" Bu kez yenge de şaşırmıştı.

"Yok ama sorun değil. Gelen eli boş kalır döner. Sen bile biliyorsun da benim nasıl haberim yok?"

"Sizin gelin Asude annesine anlatmış. O da bana deyiverdi. Ben biliyorsun sandım. İlkay'ın arkadaşıymış. Sen tanıyormuşsun. Anası varmış bi. Beraber geleceklermiş kız görmeye."

"Bu Asude de çok oluyor. Bana neden haber vermiyor ki?" Gelecek olanın kim olduğunu anlamıştı elbette. Onun kendi kendine böyle bir ortam yaratma çabası hoşuna gitmemişti. Asıl kızdığı ise ağabeyi ve eşinin böyle bir tertip düzenlemesi ve bunu arkasından gizlice yapmasıydı.

"Senin şerrinden korkmuş olmasın?"

"Dur sen, asıl şimdi korkacak."

"Aman kızım, benim dediğimi deme bari. Bu yaştan sonra adım dedikoducuya çıkmasın." Yenge hem korkmuş, hem de Ece'nin yüzünü görünce gülmeye başlamıştı.

"Yengem sen korkma, bir şey olmaz. Ama sen de Toprak'a demezsin değil mi?"

"Canı sıkılmasın dersen, demem, yok sıkılsın biraz dersen hemen arar derim."

YakışıklıWhere stories live. Discover now