Bölüm 36

9.5K 867 33
                                    


Saat 5:30 da evden çıkmıştı Ece. Geceyi uykusuz geçirmişti. Toprak ile her yakınlaşmalarının ardından daha çok uzaklaşıyorlar gibi hissediyordu. Sabaha kadar düşünmüştü. Gerçekte ne yaşıyorlardı? Bir araya geliyorlar, öpüşürken heyecanlı ve keyifli zamanlar geçiriyorlardı. Fakat konuşmaya başladıkları anda aralarına kilometreler giriyordu. Şimdi onu aramak ve uyandırmak zorundaydı. Ne gerek vardı ki çağırmıştı? Evden ahırlara kadar yürüyecek, temiz hava ile sinirlerini iyice yatıştıracaktı. Eline telefonu aldı. Parmaklarının titrediğini görüp kendine kızdı. En sonunda tuşa bastı ve çalmasını bekledi. İlk çalışta açılması nedense hoşuna gitmişti.

Toprak telefonun ucunda aramasını bekliyordu. Çalar çalmaz açıp sesini duymak istedi. "Günaydın canım." Sesi hem sevgi hem de merak doluydu. Ece onun sesindeki yumuşaklığı duyduğu an tüm düşüncelerini bir kenara bıraktı. "Günaydın tatlım. Uyanmışsın." Onun sevecen sesi ile Toprak da rahatlamıştı. Dünkü soğukluk uçup gitmişti.

"Nerede olacaksın?"

"Çalışma alanını biliyorsun değil mi? Yarım saat sonra oradayız. İstersen bahislere katılabilirsin."

"Kazanacak olan belli. Neden boşa para harcayayım."

"Çok uyanıksın."

"Evet, sanırım öyleyim."

"Sen benimle dalga geçmeye başladın. Hadi kapat, kahvaltını et ve yanıma gel."

"Sen yaptın mı kahvaltını?"

"Evet, bir şeyler atıştırdım."

"O zaman ben de atıştırayım. Görüşürüz canım."

*****

Eğerlerin kayışları, koşumların bağlantıları atın karnının da şişeceğini hesap edip bağlanmış, son kontroller yapılmıştı. Jokey Cüneyt Bey akşam geç saatte gelmiş, daha önce de kaldığı seyislerin evine geçmişti. Bu sabahki antrenmanı yaptıracak, atın gelişimini izleyecekti.

Ece de at bineceği için binici pantolonunu giymişti. Çizmeleri de ayağındaydı. Yakup da kendisi gibi giyinmişti. Ali genelde süreleri tutuyordu. Bugün Recep de ona eşlik edecekti. Ellerindeki ikişer kronometre ile süreyi tutmaya çalışacaklardı. Gümüş Kanat'ın ilk antrenman yarışıydı bu. O nedenle Cüneyt Bey ona binecekti. Çoktan hazırlanmıştı tecrübeli jokey.

Dördüncü at da uzaktan gözükmüştü. Mehmet Ali'de katılmak istediğini söylemişti. Kendi aralarında yarışacaklardı. Ece toku kafasına yerleştirip kayışını bağladı. Etrafa bakındığında Toprak hala görünürde yoktu. Kaçıracaktı yarışı...

Ali ata binmesi için yardım etmeye geldiğinde uzaktan onu gördü. "Bekle Ali Bey, Toprak da izlemeye geliyor."

Toprak da adımlarını hızlandırdı. Elinde koca bir sepet vardı.

"Günaydın herkese. Kusura bakmayın biraz geciktim. Beklettim mi sizi?"

"Günaydın, yok biz de tam şimdi başlayacaktık. Ne o sepet?"

"Yengem atıştırmanın kahvaltı olmadığına karar verip bize bir şeyler hazırladı. Onu beklerken geciktim."

"Desene börekler bizi bekliyor."

"Börek koyduğunu nerden anladın?"

"O böreksiz durmaz. Otluları çok seviyor. Sayesinde ben de sevdim."

"Evet, eli çok lezzetli. Merhaba Mehmet Ali, senin de olacağını bilmiyordum." Toprak artık Ece'nin etrafında erkek görmek istemediğini biliyordu. Sıkılmıştı başını her çevirdiğinde onun yanında birilerini görmekten.

YakışıklıOn viuen les histories. Descobreix ara