Bölüm 30

12.1K 977 49
                                    

Toprak, Ece ile konuşmaktan kesinlikle sıkılmıyordu. Onu dinlemek, bağlara bakışını izlemek çok hoşuna gidiyordu. Onlar otururken atlar bağlı oldukları yerdeki otları yiyordu. Bahar geldiği için daha sık dışarıya çıkan atlar taze otların tadını almıştı.

Sıra şarap ile peynire gelmişti. Kadehlerindeki şarabın tadını alarak yudumluyorlardı. Az önceki konuşmayı anımsayan Toprak, onun zaten aşk itirafında bulunmayacağını tahmin ettiği için aldığı yanıtı yeterli bulmuştu. Ece'ye uymayacak bir tavır olurdu aksine bir hareket. Adsızın toprağı eşelemesine bakıp bir süre atı inceledi.

"Senin çelimsiz biraz daha toparlanmış!"

"Yakışıklı diye kıskanıyorsun sanırım?"

"Sen öyle diyorsan kendimden şüpheleneceğim. Yakışıklı olduğumu düşünmemi sekteye uğratıyorsun. O yakışıklıysa ben neyim?"

"Oooo sen kendine pay mı çıkartmak istiyorsun? Sen de yakışıklısın ama o da yakışıklı. Ayrıca bir iki ay daha geçtiğinde onun nasıl güzel bir at olduğunu göreceksin."

Şu an bile çok güzel ve asil bir görüntüye sahipti. Toprak yine de bunu itiraf etmedi. Bu atın üstün özellikleri olduğunu anlayacak kadar atları tanıyordu. "Hâlâ adı yok mu?"

"Yok, valla. 'Adsız' kalacak adı. Belki de Yakışıklı koyarım."

"Benim yanımda ona yakışıklı diye seslenemezsin. Olmaz başka ad bul."

"Sen atı mı kıskanıyorsun?"

"Olabilir... Sen bu atın çok hızlı olacağına inanıyor musun?"

"Evet, bu at toz yutturacak."

"O zaman adı 'Gümüş Kanat' olsun."

"Gümüş Kanat mı? Çok güzel. Hem rengine hem hızına uyacak bir ad."

"Ve senin gümüş sevgine... Beğendin mi?"

"Bayıldım. İsim babası oldun."

"Teşekkür ederim."

"Adsızzzz, oğlum bak artık çok güzel bir adın var. Gümüş Kanat'sın artık."

Adsız, kendisi ile konuşulduğunu anlamış, başını sallarken bir yandan da yeri eşelemeye devam ediyordu. Ece, bıraksa dörtnala koşacağını biliyordu.

"Utanmış gibi mi o?"

"Sanki öyle gibi. Şımarıyor arada."

"Akıllı bir hayvan."

"Atlar zeki hayvanlar gerçekten. Bir ara dresaj atı yetiştirmeyi düşündüm ama o kadar sabırlı olmadığıma karar verdim. Zaten ben atların uzun adımlarla, dörtnala koşmalarını izlemeyi seviyorum."

"Dresaj dediğin şu müzikle çeşitli dans figürleri yaptıkları yarışlar mı?"

"Evet, Dresaj, at terbiyesi demektir ve ortalama eğitim süresi on – on beş yıldır."

Toprak kahkahayı basmıştı. "Senin neden yarış atı yetiştirdiğini şimdi anladım. Beş yıl bile senin için çok çok uzun bir süre!"

"Kesinlikle. Ama yine de onların yarışlarını izlerken biraz daha sabırlı biri olmayı istiyorum. Her hareketleri zekalarının bir göstergesi gibi."

"Sıkı bir eğitimin neticesi o. Çok akıllı olsalar daha kısa sürede eğitilirler." Ece'nin ters bakışından sonra hemen konuyu değiştirdi. "Aslında sen de sabırlısın. Her sene yeni bağlarla ilgileniyor üzümlerin oluşmasını, büyümesini ve salkım tanelerinin irileşmesini bekliyorsun."

YakışıklıWhere stories live. Discover now