Bölüm 46

9.2K 934 27
                                    


Yarış saati yaklaşınca Ece kalktı. Toprak o akşam için çok işi olduğunu söylemişti ama o da kalktı ve şefe çıktığını gelmeyeceğini bildirdi. Ece şaşkın bakınca da "Yarışı izlemeye geleceğimi söylemedim mi? Sonra da seni Didem'e bırakırım. Gördün işte çok işim var."

"Çok sevindim. İlk yarışlarında yanımda olman çok güzel."

"Hadi çıkalım. Aracın burada kalsın. Yarın alırsın."

"Tamam ama çantamı alayım."

Hipodroma geldiklerinde yarışların başlamasına yarım saat kalmıştı. Ece yine taylarının yanına gitmeyi tercih etti. Ali ile bir süre konuşurken Toprak da hemen yanındaydı. Aprantiler hazırlanmış yarış saatini bekliyordu. Her şeyin kontrol edildiğini ve sorun olmadığını görünce ilk yarışları izlemek için yerlerini aldılar. Üçüncü yarış Ece'nin taylarının yarışıydı. Toprak ile atlar üzerine konuşmaya başladılar. Ece, daha önce anlattığı bilgilere göre Toprak'tan atlar hakkında yorum yapmasını istemişti. İlk yarışta hangi atın kazanacağını söylediğinde Ece merakla sonucu bekledi. Yanılmamıştı. İkinci yarışta iki at arasında tereddüt etmiş, biri birinci diğeri üçüncü olmuştu. "Artık senden tüyo almak lazım! Çözdün bu işi."

Sıra Ece'nin taylarının yarışına gelmişti. Toprak taylara baktığında ikisinin de birbirinden iyi olduğunu gördü. "Bunlar kesin ilk üçte olur. İkisi de çok iyi gözüküyor. Ayrım yapamayacağım." dedi. Ece gülümsüyordu. Heyecanlıydı. Bu atların kesinlikle iyi olması gerekiyordu. O pisliğin engellediği satışın, bugün kendisine birincilik olarak geri dönmesi çok önemliydi.

Atlar start boxlara girdiğinde artık nefes alamıyordu. Toprak yine elini tutmuş onunla heyecanını paylaşıyordu. Yarış başladığında ikisi de sessizlik içindeydi. Elbeyli korkulanın aksine sorunsuz çıkmıştı. 1400 metrenin son düzlüğüne gelindiğinde iki atının da kafada olduğunu görüp rahatladı. Bitiş çizgisinden burun farkı ile Kara Kurşun önce geçmişti. Ece için hangisinin birinci olduğunun hiç önemi yoktu. Önemli olan ilk ikide olmaları ve arkalarında bıraktıkları atların en yakınının dört boy geride olmasıydı.

"Başardın canım. İkisi de kafa kafaya geldi. Müthiş bir yarış oldu." Toprak, fırsatı kaçırmamış sarılarak kutlamıştı. "Başardım. Şimdi telefonlarım çalmaya başlar ve herkes onların peşine düşer."

"Sakın satma. Bu atlar satılmaz. İkisi de müthiş."

"Satmayacağım. Kara Kurşun maidenden* çıktı. Bir sonraki yarışta Elbeyli de çıkar. İstediğim yarışa sokarım bunları. Keyfim yerinde. Hadi gidip kutlayalım jokeyleri. Ali'nin de morali düzelmiştir. Recep olayından beri çok sessizdi."

"Burnunun ucundaki göremeyince insan bozuluyor. Onun tepkisi de normal. Hadi kutlayalım."

*Maiden : Koşu hayatında yarış kazanmamış atların koşabileceği yarış


*****

Yarışların hepsini beklemeden ayrıldılar hipodromdan. Toprak, cipin yönünü Didem'in evine çevirmişti. "Ne çabuk bıktın benden. Başka işin mi var?"

"Hayır, senden bıkmam mümkün değil. İşim de sadece sensin. Ama geç oldu. Sen bu saatte uyuyorsun. O yüzden Didem'e gitmek istersin diye düşündüm. Tabii bana orda bir kahve ısmarlarsınız diye de umuyordum."

Ece, hafif yan dönüp Toprak'ın yüzüne baktı. "Senin evinde kahve yok mu?"

"Var da senden hemen ayrılmak istemediğim için Didem'de içmek istemiştim."

YakışıklıWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu