Bölüm 14

11.9K 996 42
                                    

Seyis Ali, hızlı adımlarla yanına gelirken Ece anlamıştı kötü bir şey olduğunu. Bir hafta sonra atların açık arttırmada satışı vardı. Ne olmuş olabilirdi? Kesinlikle kötü bir şeyler olmuştu. Yüzü ele veriyordu. Aralarında on adım kadar kaldığında "Ece Hanım, veteriner çağırdım. Atlar..."

Ece, cümlenin sonunu beklemeden koşmaya başladı. Ahırdan içeri girdiğinde gözlerine inanamadı. İki atı da yerde yatıyordu. Bir hafta sonra satılacak taylar hastalanmıştı. Hemen adsızın yanına gitti. Onun da gözleri kısa süre sonra hastalanacağını haber veriyordu.

"Ne zaman bu hale geldiler?"

"Bir saat olmadı. Önce fazla yediler sandım. Baktığımda yemlerinin çoğu duruyordu." Adam o kadar üzgün gözüküyordu ki Ece sesini yumuşatma ihtiyacı hissetti.

"Ne yaptın o yemleri?"

"El arabasına topladım. Yemde bir sorun olmalı. Diğer atlarda bir şey yok. Ama bu üç at 12-24* lükten besleniyor. Bu yemde sorun olmalı." Ali seyis aynı şeyi tekrarlayıp duruyordu. Ece, iki atının başlarını kaldırma çabalarını üzgün gözlerle izledi. Yapabilecekleri bir şey yoktu. Mutlaka veterinerin görmesi gerekiyordu. Yirmi dakika sonra adsız da yere uzandı. Zaten bekliyordu bunu. Aslında onun daha önce tepki vermesini bekliyordu. Çünkü hala çok zayıftı bünyesi.

Veterinerin cipinin sesi duyulduğunda aradan bir saate yakın zaman geçmişti. Müfit amca kapının önüne geldiğinde sert bir frenle durdurdu aracını ve hemen çantası ile atladı arabadan.

Ece, geç kalınmamış olması için bildiği tüm duaları peş peşe okuyordu. Kısa bir muayene ve yemlerdeki koku nedeni ile zehirlendiklerini anlayan Müfit amca, gerekli ilaçları hazırlamaya başlamıştı bile. Ece, onun yüzündeki rahat ifadeyi görene kadar kendisini sıkmıştı. "Yarın ayaklanırlar hiç merak etme."

"Emin misin?"

"Elbette eminim. Bu ilaç onların midesini temizleyecek. Kısa sürede bir şeyleri kalmaz. Ama sen yem aldığın yeri ara ve sor bakalım kimseden iade ya da şikâyet gelmiş mi? Yemler bozuk. Bana bir parça ver de tahlil ettireyim."

"Hemen bir poşete koyalım. Firmayı da arayacağım tabii." Bir an durup yerde halsiz yatan atlarını seyretti. Sonra veterinere dönüp "Müfit amca, bir hafta sonra İzmir'e götürebilir miyim? Tay satışlarına katılacaktım." diye sordu.

Yıllardır hayvanlarını emanet ettiği Müfit amca gülümseyerek "Sorun olmaz, götürürsün. İzmir'den ne getireceksin bana?" dedi.

"Selam getiririm."

"Tamam, en çok selama ihtiyacım var zaten. Uğrarsın değil mi?"

"Uğramaz mıyım? Çok özledim zaten."

*12-24 lük yem; atların yaşlarına göre beslenmelerinde kullanılan yemler değişir. İki yaşına kadar olan atlar 12-24 lük besin grubundan beslenir.

*****

Ece, geceyi boxlarda geçirdi. Seyis Ali, Yakup ve Recep de onunla birlikte kaldılar. Atlar gecenin üçünde toparlanmaya başlamıştı. Veterinerin bıraktığı diğer ilaçları da saatlerine göre verdiler.

Sabah ilk iş firmayı arayacak ve hesap soracaktı. Haber aldığı andan itibaren neredeyse yirmi saattir atların başından ayrılmamıştı. Çok yorgun ve uykusuzdu. Üzüntüsünü kelimelerle tarif edemezdi. Atları satmayı planladığında üzüntü yüreğine çörekleniyordu. Kendi büyütüp yetiştirdiği atları sattığında üzülüyordu ama biliyordu ki bulundukları yerlerde iyi bakılıyorlar. Hiç at kaybetmemişti. Eğer onlara bir şey olsaydı, biri bile ölseydi ne kadar üzüleceğini de şu birkaç saatte anlamıştı. Bu acıya dayanmak çok zor olurdu.

YakışıklıWhere stories live. Discover now