Finale - infinity (part II)

11.6K 881 367
                                    

Kötü son isteyen canım okuyucularım; kötü son yapmadım. Neden yapmadığımın cevabını da bölüm içerisinde bulabilirsiniz.

Ayrıca bunu bir final olarak görmenizi istemiyorum. Aston Martin, ben ölmediğim sürece bitemez. Zaten acayip ucu açık, belirsiz, devamı gelebilecek bir bölüm oldu. Buna boş zamanlarımda ek bölümler yazacağım ve unutmak üzere olduğunuzda -unutacağınızı da sanmıyorum da, her ihtimali düşüneyim dedim- ek bölüm atacağım.

Üstelik nasıl oldu final, ne düşünürsünüz bilemiyorum. Umarım beğenirsiniz. Ne diyeyim.

Ayrıca sona bir elveda notu -veda olmayan bir elveda notu olacak- da atacağım ama bugün bildiğiniz üzere 8 Ekim, doğum günüm. Arkadaşlarımla olacağım için ona sonra el atacağım. Burada o yüzden çok bir şey söylemiyorum.

Ayrıca 14. bölümden falan bana finalde ithaf ver diye pazarlık yapan Beyza'ya final partlarını adıyorum. Hadi eyw dlmfl

*

"Hadi dans edelim."

Neredeyse yüzüncü dans teklifimden sonra Calum bana dik dik baktı ve sonra başını çevirdi. Ofladım. "Beni buraya oturmak için mi getirdin?"

"Dans etmeyi beceremiyorum," dedi dans eden insanlara bakarak. "Ben dans etmiyorsam, sen de edemezsin. Zaten ben buradayken kimsenin seni dansa kaldırmaya cesaret edemez."

Yüzümü buruşturdum. En az yarım saattir sandalyenin birinde oturuyordum. Balonun, Calum'ın dans fobisi yüzünden bu şekilde geçeceğini hiç düşünmezdim.

İçkimi kafama diktim ve dans edip eğlenen insanları izledim. O sırada, biri tam önüme geçip dans eden insanları görmemi engelledi. Başımı kaldırıp önümde duran takım elbiseli çocuğa baktım: Richard. Calum'ın kıskançlıklarından dolayı, onu görmeyeli bayağı bir zaman olduğunu söyleyebilirdim. Sanırım koca okulda Calum'a kafa tutmayı becerebilen tek erkek oydu. Bunu benimle konuşmak için buraya gelmesinden daha iyi anlıyordum.

Elini bana uzattı. "Benimle dans eder misiniz, Bayan Milner?"

Calum'a baktım. Öfkeyle Richard'a bakıyordu. Umursamadım. Richard'ın elini tuttum ve ayağa kalktım. Baloyu oturarak geçirmek istemiyordum.

"Hadi dans edelim," dedim gülerek. Richard ile piste giderken, Calum bizi durdurmadı. Bunun keyfini çıkaracaktım.

Yavaş bir şarkı çalıyordu. Richard kollarını belime doladı, ben de kollarımı onun boynuna. Müziğe ayak uydurarak yavaşça dans etmeye başladık.

"Korkmuyor musun?" diye sordum. Richard omuz silkti. "Korkulacak biri değil. En azından benim için. Ama itiraf etmeliyim ki, konu sen olunca bayağı tehlikeli olabiliyor."

"Ve sen buna rağmen beni dansa kaldırdın?"

"Evet. Seni uzun zamandır tanırım Mathilda. Orada acı çekiyor gibi görünüyordun. Calum'ı oyuna çekmek gerekiyordu. Onu oyuna çekmenin tek yolu, onu kıskandırmaktan geçer. Ben de sana yardımcı olayım dedim."

Gülümsedim. "Teşekkür ederim."

"İşe yaramış gibi duruyor," dedi Richard, arkama, Calum'ın oturduğu yere bakarak. "Buraya geliyor."

Richard'ın bunu söylemesi ile, onun kollarından çekilmem bir oldu. Calum beni kendine bastırdı ve Richard'a kızgın bir bakış attı. "Git kendi kız arkadaşınla cilveleş."

"Sen de kız arkadaşını memnun etmeyi öğren," diye karşılık verdi Richard. Calum kendini beğenmiş bir ifade takındı. "Benim memnun etme alanım farklı, senin asla başarılı olamayacağın sahalarda gol atıyorum. Haddini bil."

Richard gözlerini devirdi. "Her neyse, ben gidiyorum."

"Siktir git."

Calum'ın bu tavrına gülmeden edemedim. Ben gülünce, öfkeli bakışlarını yüzüme çevirdi. "Niye gülüyorsun?"

"Komiksin."

Kolumu tutup beni kendine çekti ve bedenlerimizi sertçe birleştirdi. Ellerimi boynunda birleştirmemi sağladı ve kollarını belime dolayıp beni sıkıca sardı. "Kıskançlığımın komik olduğunu düşünmüyorum. Gülmeyi kes."

Kafamı salladım.

Müziğin ritmine uyum sağladık ve dans etmeye başladık. Dik dik yüzüme bakıyordu ve rahatsız olup bakışlarımı kaçırdım. "Şöyle bakma."

"O zaman sen de, benden başkasına dokunma. Benden başkasıyla dans etme. Benim dışımdaki kimse ile muhatap olma. Biri ile dans edeceksen, o kişi ben olmalıyım."

"O kişi sen olacaksın."

Bakışları yumuşadı. Eğilip dudaklarını dudaklarıma sürttü. "Çok güzelsin."

Dudaklarıma çok yakın olan dudaklarına uzanıp onu öptüm ve hemen sonrasında geri çekildim. "Beni güzel bulmanı seviyorum."

"Böyle bir adama dönüşeceğimi düşünmezdim." Gözlerini kapattı. Ben de kapattım. "Bana ne yapıyorsun Milner?"

"Sadece seviyorum."

"Sevmeye, benimle olmaya devam et. Bundan sonra, hissettirdiklerin ve sen olmadan yapamam."

"Ya benden bıkarsan?"

"Mümkün mü sanıyorsun? Dibine asla ulaşılamayan bir okyanus gibisin, senin hakkında ne kadar şey öğrensem de, hiçbir zaman hakkında yeterince şey bilemiyorum. Seni daha tamamen tanıyamamışken, nasıl olur da bıkarım?"

"Benimle olduğun için mutluyum Cal. Bana kimsenin veremediği şeyleri verdin ve vermeye devam ediyorsun. Çok şanslıyım."

Gülümsedi. Benden ayrıldı ve elimi tutup beni balo salonunun çıkışına doğru yönlendirdi. Tereddüt etmeden peşinden gittim. Onunla birlikte dışarı çıktım ve beni yönlendirmesine izin verdim. Sonunda çekicinin üstündeki Titanik için büyük bir önem arz eden o arabanın önüne geldiğimizde durduk.

Calum çekicinin üstüne çıktı ve elini uzatıp beni de üstüne çekti. Sonra arabanın kapısını binmem için açtı. Kıkırdayarak içine bindim. Sonrasında arabanın sürücü koltuğuna oturdu ve direksiyonu kavradı.

"Nereye gidiyoruz, bayan?"

Bu bana çok tanıdık geldi. Titanik filminden bir replik.

Ortadaki boşluktan kafamı uzatıp kulağına doğru fısıldadım. "Yıldızlara."

Sonrasında ise onu tutup Rose'un Jack'e yaptığı gibi, içeri çektim. Yanımda yerini aldığında, çenemi kavradı ve beni sertçe öptü. Geri çekildiğinde sersemlemiş bir şekilde yüzüne bakıyordum. Bende bu etkiyi yaratması inanılmazdı.

"Calum," dedim aramızda geçen kısa süreli sessizlikten sonra. "Sence bu yaşadıklarımız bir masal olsaydı, sonu nasıl biterdi?"

"Bunun cevabını biliyorum." Kıkırdadı. "Ve sonsuza dek mutlu yaşadılar."

"Ya sonsuza dek mutlu yaşayamadığımız bir masal olursa?"

"Bizi sonsuza dek mutlu yaşatmayan yazarı sikerim."

Gülümseyerek onu onyalayan bir ses çıkardım. Kollarımı beline sardım ve omzuna kafamı koydum.

Sonsuzluk, diye düşündüm. Bizim aramızdaki sevgi için, sonsuzluk bile kısa kalırdı.


Aston Martin // hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin