-32-

14.7K 937 154
                                    

Aston Martin fanficte #66 olmuş! Görünce gözlerimi pörtletip kendimi kaybettiğim gerçeği... Hiçbir hikayemde elde edemediğim bir başarıydı. Ve bu başarıyı kazanmama yardımcı oldunuz. Eh, ben de bunun şerefine bir bölüm yazayım dedim. Burada olan tepkisizler, oy verenler, oy vermeyenler, oy verip yorum bırakmayanlar; hepinizi seviyorum! Sanırım bu hikaye bittiğinde çok üzüleceğim. Ve final o kadar uzak gözükmüyor. Ne dersiniz?

*

"Hâlâ aklım almıyor," dedi Calum festivalin yapıldığı alanda, etrafa sinir bozucu bakışlar atarak. "Milyonları sonsuza dek suya gömüp donduran gemi için insan neden festival düzenler?"

Luke Calum'ı onaylayan sesler çıkardı. "Doğru, ama asıl önemli soru, bu festivale insan hangi akılla, hangi düşünceyle ayak basar?"

Calum somurttu. "Gelmeseydim Mathilda derimi yüzer, kemiklerimden bilezik yapardı."

Luke Calum'ı itekledi. "İyi de benden ne istedin?"

Calum güldü. "Amaç ibnelik yapmaktı. Bayağı da güzel yaptım."

Luke ofladı ve içkilerin olduğu masaya yürümeden önce Calum'a omuz attı. "Mathilda'yı bul. Kız akbabalara yem olmasın."

Calum pis bir ifade takındı. Mathilda'yı başka bir erkekle görmesi insanların sağlığı açısından iyi sonuçlanmazdı. Ortamı savaş alanına çevirme tehlikesi büyüktü çünkü. Ve Mathilda'yı birkaç dakika içinde, yanan ateşin etrafını çevrelemiş çocuklarla birlikte, elinde bira şişesiyle ağlarken buldu. Mathilda'nın hemen yanında oturan çocuğu hemen tanıdı: Misha. Elinde mavi taşlı bir kolye tutuyor, yanındaki kasetçalardan gelen Celine Dion – My Heart Will Go One parçasıyla yarattığı dramatik ortamın keyfini sürüyor gibi duruyordu. Bir şeyler söylüyordu fakat Calum onlara uzaktı, duyamıyordu. Tabii biraz yaklaştığında, sesler kulağına net bir şekilde gelmeye başladı ve anında Misha'nın Mathilda'nın omzuna koyduğu elini fark etti.

Adımlarını hızlandırdı ve ateşin çevresinde dizilmiş çocukların arasından geçip Mathilda'ya ulaştı. Mathilda, kızarmış gözleri ile Calum'a baktı. Ve ağlaması şiddetlendi. Calum buna aldırmadan Misha'nın kolunu tutup itti. "Ne yapıyorsun?"

Misha ayağa kalktı ve Calum'ı dikkatle süzdü. "Ne yapıyor gibi görünüyorum?"

"Soruma soruyla karşılık verme."

"Calum git başımdan, izninle burada yaşanan dramatik ana önderlik etmem gerek."

"Birincisi," dedi Calum kendini sakin tutmaya çalışarak. "O siktiğim elin neden Mathilda'nın omzundaydı?"

Calum yumruklarını sıktı. "İkincisi; bu sikik şarkı da neyin nesi?"

"Celin Dion'un mezarında kemikleri sızlıyor," dedi ateşin etrafındaki çocuklardan biri. Calum omzunun üstünden az önceki cümleyi söylediğini tahmin ettiği çocuğa baktı. "Celine Dion ölmedi ki."

Herkes şaşkınlıkla Calum'a baktı. "Celine Dion ölmedi mi?"

Calum Misha'ya döndü. "Buradaki herkes neden bu kadar geri zekâlı?"

Sonrasında Calum Mathilda'yı kolundan tuttuğu gibi festivalden uzaklaştırıp Aston Martin'e bindirdi ve kendi de binip kapıları kilitledi.

"Bundan sonra yanımdan ayrılma," dedi Calum. Hâlâ kulağını tırmalayan o müziği duyabiliyordu. Mathilda Calum'ın ne söylediğini umursamadan kendini onun kollarına attı.

"Leonardo DiCaprio'yu öldürdüler!"

Calum anlık bir şaşkınlık yaşasa da kendini toparladı ve kollarını Mathilda'ya sardı. Mathilda hıçkırıklara boğularak Calum'ın kolları arasında ağladı. Calum ise o ağlarken Mathilda'nın saçlarını okşadı.

O an, Calum için, kendi içinde yaşadığı tüm kargaşa, heyecan ve kalp kırıklıkları belirli bir nedene bağlandı. Bir anda onu yüzüne çarpan gerçekler onu sarstı. Artık ne hissettiğini biliyordu. Bilmediği şey; hislerine karşılık alıp alamayacağıydı. Ve gece boyunca Calum Mathilda'nın yanından hiç ayrılmadı.

Aston Martin // hoodWhere stories live. Discover now