2.8

8.7K 530 166
                                    

Elimi çaya yaklaştırdığım da annem sanki derisini çıkartan bir yılana bakar gibi bakıyordu.

"Anne kes şunu sadece yeşil bir saç."

"Baban yeşil saçları var dediğinde kızdığın anlamda bir mecazlı cümle kurduğunu sanmıştım."

"Elf miyim ben?"

Annem birden gülmeye başladı. "Ah hatırlıyorum, her yılbaşı arifesinde koşarak bahçeye küçük noel babaları koyardın. Birde anlam veremediğim o elfleri."

Güldüm. Kafamı kaldırarak sol tarafımda ki duran eve baktım. Burayı gerçekten özlemiştim. Sabah uyandığım da yeni yapılmış tarçınlı kurabiye kokusu. Telda'nın her sabah beni uyandırmak için telaşlı oluşu. Alpol ile arabada ki saçma konuşmalarımız. Hepsini özlemiştim.

"Matilda,"

Diyerek elimi tuttu. "Lütfen babandan özür dile."

Elimi hızlıca çektim. "Bunun için gelmediğimi biliyorsun."

Annem kafasını salladı. "Baban ve ben seni özledik. Eve saçtığın mutluluk verici neşeyi. Şimdi koca ev sensiz bomboş."

"Lütfen babam adına konuşmayı kes anne."

Ellerini masaya koyarak peçetesini aldı. Annem hiçbir zaman modern olmadı. İçinde, saç köklerinde hep bir eski kadın vardı. "Pekala. Sorun be öyleyse."

Ona baktım. Dudaklarımı yaladım ve iç çektim. "Ben, Calum'u seviyorum."

Annem omuz silkti. "Zaten sevgili değil misiniz?"

Kafamı 'hayır' anlamında salladım. "Hayır değiliz. Hiç olmadık. O sadece beni korudu."

"Ama televizyonda, seni öptü."

"Bu konu çok uzun ama Calum beni sevmiyor."

Annem arkasına yaslandı. "Matilda,"

"15 yaşında sürekli olarak bisiklete binmeye giderdin."

Kafamı salladım. "Evet biliyorum o zamanlar koşuya giden bir çocuktan hoşlanıyordum."

Gülümsedi. "Eğer onu severken mutluysan devam et Matilda."

İşin en acı gerçeği buydu. Onu severken çok acı çekiyordum. Çayımdan bir yudum alarak anneme baktım. O ise aşağıda duran peketi bana uzattı.

Güldüm. "Bu da ne?"

"İyi ki doğdun."

Nefes aldım. "Anne doğum günlerinden nefret ettiğimi biliyorsun."

"Matilda lütfen aç!"

Poşete elime attım. İlk saç boyası çıktı. Daha sonra yeni ayakkabılar. "Bana demek yeni bir ayakkabı aldın."

"Beğendin mi?"

"Teşekkürler anne."

Annem bana baktı. Cebinden bir doğum günü kartı çıkarttı. "Babandan."

Gülümsedim. Babam bana hep doğum günü kartı verirdi. Bende onları saklamayı severdim. "Bunu babam vermedi değil mi?"

"Vermek isteyeceğini biliyorum Matilda."

Ayağa kalkıp annemin önünde eğildim ve onun elini öptüm. "Seni çok seviyorum anne."

Annem yüzümü okşadı. "Babanı silme Matilda. O senin baban."

"Biliyorum anne. Babamdan nefret edecek kadar aptal değilim ama kalbim hala kırık."

Başımı okşadı.

more and moreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin