1.9

8.7K 624 132
                                    

Okuldan ilk kez geç çıkmıştık. Yarışma için öğretmenlerimiz ile konuştuk ve prova saatlerini ayarladık. Artık herkes uyumam için yeni program yapıyordu. Sonuçta hepimiz geleceğin yetenekleri adlı çalışmanın yeni yüzleriydik. İyi görünmemiz gerekiyordu. Yarın yeni öğretmenim ile tanışacaktım. Ayrıca açılış için dans edilecikti. Calum'u dans ederken düşünemiyordum.

"Niye gülüyorsun?"

"Ben gülüyor muyum?"

"Gülmüyor musun?"

Ona baktım. "Yoksa gülmüyor muyum?"

Calum gözlerini yoldan çekerek bana çevirdi. "Ne?"

Gülmeye başladım. Ben de saçma konuştuğumun yeni farkına varmıştım. "Her neyse. Sadece biraz heyecanlıyım."

Bana baktı. ''Sakin ol, bu hayatım boyunca yaptığım en iyi plan. Sadece bacaklarını hareket ettirip beni sev.''

Dudaklarını yaladı. Birden ciddileşti. ''Yani demek istediğim,''

''Biliyorum, oyun.''

Kafasını salladı. Direksiyonu diğer tarafa çevirdi. Radyoyu açtığım an da SoMo - Ride çalmaya başladı. Calum derin bir nefes çekti. Onun için bu şarkılar kesinlikle fazla basitti. Gözlerini bana çevirdi.

''Bir yerde oturalım mı?''

Kafamı salladım. ''Göl kenarı.''

''Benim de aklımdan orası geçiyordu.''

Gülümsedim. Kafası dolu gibiydi. Ormanlık alana girdiğinde sigarasını cebinden çıkarttı. Bacaklarımı kendime çektim. Gözleri yolu izlerken ben onu izliyordum. Dağınık saçları, şişik dudakları ve hiç kimsenin görmediği kalbi. Benim için çok şey yapmıştı. ''Calum,''

Arabayı durdurdu. Kapıyı açmadan önce bana baktı. ''Evet?''

Telefonum birden çalmaya başladı. Kafamı sallayarak çantamın içinden telefonumu çıkarttım. Kaşlarımı çattım. ''Mike arıyor.''

Hızlıca telefonu açtım. ''Merhaba balerin, kızgın yaşlı bir adam seni görmek için hepimizi öldürmekle tehdit ediyor. Ha bilgin olsun diye söylüyorum bu adam baban.''

''Hemen geliyorum.''

Hızlıca telefonu kapatıp Calum'a baktım. ''Babam evde.''

''Siktir!''

Calum sigarasını camdan fırlatarak arabayı çalıştırdı. Parmaklarımı dudaklarıma götürdüm. Lanet olsun, gerçekten o adamın yapacaklarını Tanrı bilirdi.

Dakikalar sonra geldiğimizde babam apartman kapısının önünde duruyordu. Onu görmem ile gerildim. Ellerimin altında duran bacaklarım yokmuş gibiydi. Çocukların hepsi kapının önüne dökülmüştü. Arabadan bir hızla indim. Babamın arabasından gelen ışıklar olduğumuz yeri aydınlatıyordu. Babam bana baktı.

''1 hafta dayanmaz dedim.''

Yutkunarak babama baktım. Konuşmasına devam etti. Hem de bağırarak. "Bu serseri için mi? Bale bahaneydi değil mi?"

Kafamı 'hayır' anlamında salladım. "Onun adı Calum, baba."

"Öyle mi? Bana da hala 'baba' diyorsun ama önemsizmişim gibi davranıyorsun!"

"O zaman neden izin vermiyor musun?"

"Bale yapamazsın Matilda! Böyle bir şeyin imkanı yok! Sen bir Lougher'sın. Senin yerinde olmak isteyen milyonlarca insan var bale yaparak hayatının diğer kalanını aç mı geçirmek istiyorsun? Buna dayanamazsın! Sen benim gibisin gücü seviyorsun."

more and moreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin