1.6

8.7K 580 84
                                    

9.00 Cumartesi Sabahı

Başımdaki ağrıyla dehşet bir şekilde uyandım. Gözlerimi tamamen açtığımda sonunda odayı görebilir pozisyona gelmiştim. Yataktan kalktığımda üzerimde bir gömlek olduğunu gördüm. Bu Calum'un dün gece giydiği gömlekti. Hızlıca yerimden kalktım ve yatağıma baktım. Calum yoktu. Bir dakika!

Calum'un gömleği ve elimi hızlıca göğüslerime koydum. Hâlâ üzerimde iç çamaşırlarım vardı. Yalın ayak, odamın banyosuna gittim ve kapıyı açtım. Ah Tanrı'ya şükürler olsun hâlâ bakireyim! Aslında bakire olup olmamam bir şeyi değiştirmezdi ama eğer Calum ile olmuş olsaydı, utançtan yüzüne dahi bakamazdım. Odada kimsenin olmadığını görünce rahatladım. Hızlıca üzerimdekileri çıkarttım ve normal bir şeyler giydim. Gömleği elime aldım. Odanın kapısını açtığımda içeride bir fısıltının olduğunu duydum. Odadan çıktığım an da Calum tişörtünü üzerine giymeye çalıştığını gördüm. Bana sadece hafif açık olan tek gözü ile baktı. Önüne döndü ve birden kafasını yeniden bana çevirip gözlerini tamamen açtı.

"Matilda?"

"Ne oldu?"

Korkuyla ona baktım. "Imm, sanırım henüz uyanamadım."

Kafamı 'hayır' anlamında salladım. Salona girmek üzereyken onun kolunu tuttum. "Üzerimde senin dün gece giydiğin gömlek vardı."

Kafasını salladı. "Yemin ederim hiçbir şey hatırlamıyorum Matilda."

Onun öyle demesi ile içime yeniden bir şüphe oturdu. Calum omuz silkti. Dün geceye dair hiçbir şey hatırlamıyordum ve bu sik gibi bir şeydi. Çok içmiştim, neler yaptım Tanrı bilirdi. Salona girdiğimde Michael'ın olmayan saçlarına baktım.

AMAN TANRIM MİCHAEL'IN KAFASINDA KIRMIZIYA DAİR HİÇBİR ŞEY YOKTU!

"Michael? Saçlarına ne oldu?"

Ashton, Luke ve Michael bana baktı. Hepsinin ağzı bir metre açıldı. Michael elini kafasında dolaştırdıktam sonra bana baktı. "Asıl senin saçlarına ne oldu?"

Korkuyla elimi kafama koydum. Saçlarım yerindeydi ama koşarak salonun içinde olan ayna bakma gereği hissettim.

"Demek sarhoş değilimişim. Benim gördüğümü herkes görüyor."

Aceleci bir tavırla aynanın önüne geçtiğimde büyük bir çığlık attım. Fazla yüksek sesliydi. Ben hariç herkes kulaklarını kapadı. Lanet olsun!

"Saçlarımı yeşile boyatabilecek kadar nasıl içmiş olabilirim?"

Luke ayağa kalktı. "Sakin ol yeşil boğa."

Sinirden küplere binmiş bir şekilde ona baktım. "Otur yerine Luke, yoksa piercing takmak için aradığın delik yüzünde olmaz."

Luke ellerini havaya kaldırarak kadife olan koltuğa oturdu. Ashton ayağa kalktı. "Tamam, şimdi aramızda kimse bir şey hatırlamıyor mu?"

Aynada saçlarıma baktım. Bu kılıkla nasıl bale okulana gidecektim? Bayan Helsin bana 'benimle dalga mı geçiyorsun?' diyerek kükrerdi. Yere oturarak sırtımı duvara yasladım. Hemen kuaföre gitmeliydim bir şekilde bu saçlarımı halletmeliydim.

"Ben gerçekten hiçbir şey hatırlamıyorum." dedi Luke.

"Ben de."

"Al benden de o kadar." dedi Calum ve tezgahta duran birayı kafasına dikti. Ashton ona baktı.

"Dostum, gerçekten mi?"

"Burada kafası kazıtılmış veya yeşil olan ben değilim. Alınma Matilda."

more and moreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin