Elli Altıncı Bölüm/Ilgaz

226 28 26
                                    

Herkesi aramıştık. Stresli dakikalar başlamıştı...
--------

Aslında hepimiz bir başlangıç ve sonuz. Hepimiz, kendimizin ve hayatımızdaki kişilerin başlangıçları ve sonlarıyız.

Şu an Sıla birinin başlangıcını gerçekleştiriyordu. Ilgaz birazdan dünyaya merhaba diyecek ve sınavı başlayacaktı.

"Hadi Sıla! Çok az kaldı!" doktorun sesiyle aldığı derin nefesi bilmem kaçıncıya ıkınmak için kullandı Sıla. Canı hiç acımadığı kadar acıyordu. Hayatında hiç yaşamadığı kadar zorlanıyordu şu an ama duramazdı. Bebeği için gücünün son damlasına kadar devam etti.

Ve bir anda vücuduna yayılan rahatlamayla kastığı tüm kaslarını serbest bıraktı. Derin bir nefes aldı. Vücudunun büyük bir kısmı ondan alınmış gibiydi. Her yerine bir rahatlık peydah olurken odada bebek sesi yankılandı.

Ilgaz bebek doğmuştu. Doktor göbek adına Kerem demişti. Böylelikle Ilgaz Kerem dünyada ilk nefeslerini almaya başlamış, başı hemen annesinin göğsünün üstündeydi.

Ona korkak bakışlarla bakan babası ise hala şoktaydı. Sıla, bebeğinin başını derince kokladığında ağlamaya başladı. Hiç olmadığı kadar mutluydu şimdi. Az önceki acının hiçbir önemi kalmamıştı. Burnuna dolan buram buram koku cennet kokusuydu, şüphesiz.

"Annem, hoş geldin." dedi gülümserken. Başucundaki yaşı epey büyük olan hemşire göz yaşlarını silmişti. Gülümseyerek bebeğe bakıyordu. Doğum boyunca Sıla'ya manevi gücü verenlerden biri de oydu.

Berkay korkakça elini uzatıp bebeğine dokunduğunda Sıla'nın bakışları bebeğinden Berkay'a kaydığında gözleri birleşti. İkisi de sıcacık gülümserken Berkay Sıla'nın alnından öperken, "Seni, sizi seviyorum." diye mırıldanmıştı.

Sıla kapattığı gözlerini açarken onlar birbirlerime bakıyorlardı. Ilgaz ise hala annesinin göğsünde yatıyordu.

Doktor ilk tetkiklerin yapılması için bebeği aldırdığında Berkay'ı da odadan çıkarttılar.

Ahmet'ten..

Doğumhanenin kapısı açıldığında hepimiz oraya geçtik. Berkay gülümseyerek çıktı içeriden.

"Berkay! Sıla nasıl?" dediğimde bakışları beni buldu. "Çok iyi abi. İkisi de çok iyi." dedi rahatlamış bir sesle. Rahat bir nefes verirken gidip ilk ben sarıldım Berkay'a.

Benim kardeşim, onun aşık olduğu kadındı. Benim kadar olmasa da o da seviyordu Sıla'yı. Ve şu an bir bebekleri vardı. Üzerindeki hissiyatı en iyi ben anlardım. Sarılmama karşılık verdiğinde, "Hayırlı olsun kardeşim." dedim ve ayrıldım.

"Bebek nasıl?" diye soran Feride'ydi. Ilgaz'ın son aylarında anne karnına kilo kaybı yaşadığını öğrenmiştik.

"Pamuk gibi. Biraz zorladı Sıla'yı ama çok güzel." dediğinde Feride de gülümseyerek sarıldı.

"Çok şükür." diye mırıldanan annemdi. Herkes bir bir Berkay'a sarıldı. En sonunda önce bebek ardından Sıla çıktı odadan. Bebeğe bakmak için yanına gittiğimizde Farah'ı kucağıma aldım.

Mert, "Sıloşumun tatlılığı geçmiş! Şuna bakın!" dediğinde güldüm. Cidden çok güzel bir bebekti. Kırmızı, beyaz teni, yumuş yumuş gözleri vardı. Doktor kilo kontrolü vesaire için götürürken bu sefer içeriden Sıla geldi. Rengi atmış, göz altları morarmıştı. "Sıla!" diyen Feride'ydi.

Yanına gittiğimizde, "İyi misin abim?" demek oldu ilk işim. Başını salladı. Dudaklarını ıslattıktan sonra, "Ben iyiyim abi. Ilgaz nerede? Gördünüz mü?"  dediğinde başımı salladım. "Gördük abim. Çok güzeldi. Doktor kilosuna falan bakmak için götürdü." dediğimde Mert, "Hiç de zayıf  değildi Sıla! Maşallah, bir kucak çocuk doğurmuşsun!" dediğinde hepimizi güldürmüştü.

Ateş Hattı-AhFer-Where stories live. Discover now