Yirmi Yedinci Bölüm/Teklif

419 29 63
                                    

Ablamları uğurladıktan sonra Ahmet'lerle beraber eve döndük. Ahmet'le Sıla asansörden indikten sonra biz de eve geçtik. Yorgunluktan bitmiştim.

Duşa girip pijamalarımı giydim ve ağrı kesici içtim. Bu rutini annem, babam ve kardeşim de tekrarladı. Herkes bulduğu yere yatmıştı.
----------

Hayat aslında çok uzun değil, yavaş ve sakin ayrıca emin adımlarla yürünmesi gereken bir yol hayat.

Öyle ki attığın bir adımdan pişman olsan bile, o pişmanlığın üzerine basıp atlaman gereken, sınavlarla dolu, level level ilerleyen bir oyun gibi aslında.

Hani bazı teoriler var ya, dünyamızın bir simülasyon olduğuna dair, onun gibi.
Doğup ölene kadar tamamlamamız gereken bazı görevler var. Tamamlarsak, öldüğümüzde arkamızdan, "Görebileceği her şeyi gördü, öyle öldü." derler ve bizim yaşayamadıklarımıza üzülmez aksine biz her şeyi yaşadık diye sevinirler. Ama genç biri ölse, "Daha yaşayacak çok şeyi vardı, daha evlenmemişti bile." diye ağıt yakarlar.

Evlenmek. İşte hayatta yanına bir yardımcı oyuncu verildiği dönem. Aynı yolu beraber yürümen gereken takım arkadaşın. Aynı zorluklara iki farklı karakter nasıl tepki verecek diye denendiğiniz, bazen zorlanıp kavga gürültüye karıştığınız; bazense el ele verip her zorluğu aştığınız bir level.

Kiminin takım arkadaşı çok iyi çıkarken, kimininki ise tam tersi olur. İşte bu yüzden bu levelde en iyi stratejini kullanıp en iyi adayı seçmen gerekiyor.

Bundan sonraki bölümleri geçerken, elini bırakan değil, elini tutup destek olanı seçmek sana kalmış.

İşte aylardır bunun muhasebesini yapıyordum içimde. Ben şu anda bu levellere göre çoktan evlilik leveline geldim kaçırıyorum bile.

O yüzden stratejimi iyi kullanmam lazımdı. Feride'yle bir yola çıktığımızdan beri ara ara bir sürü sorun yaşamıştık ama bunlar hiç ikimizi de illallah ettirecek türden değildi. Genel olarak o bahsettiğim elimi tutan kişilerden biri olmuştu Feride.

Ayrıca onu herkesten ayıran bir şey vardı. Mesela evet, Sıla'yı da çok seviyorum. Onun için de dünyayı yakarım. Ama Feride için dünyayı yakarken ki hissim ile, Sıla için dünyayı yakarken ki hissim birbirinden çok farklı.

Ben Feride'nin yanında çok mutluyum, huzurluyum ve rahatım. Şimdi diyebilirsiniz; iyi de Ahmet, insan herkesin yanında böyle olabilir. Mesela Sıla'nın yanında da iyisin, mutlusun, huzurlusun ve rahatsın.

Evet öyleyim, ama işte konu Feride olunca bunun bir nedeni yok. Sıla, kardeşim. Onunlayken böyle olmazsam bir sıkıntı vardır zaten.

Ama Feride'yi arkadaş katagorisine koyamadım, o hep diğerlerinden farklıydı.
Zaman geçti, birçok şey yaşadık ama o hep farklıydı.

Bakışı, gülüşü, konuşması, desteği, saflığı ve temizliği ya da anlamlandıramadığım farklı bir şey onu hep ayırıyordu.

Ben, arkadaşlarımla uğraşmayı çok severim. Feride'yle de hep uğraşırım. Ama özellikle ona yapmayı istememin bir sebebi olmalıyken, sorsanız bende o sebep yok mesela. Sinir etmeyi seviyorum. Onunlayken çok eğleniyorum. Ölüme gitse gözümü kırpmadan giderim.

İşte ben aylardır bu cümleleri, bu düşünceleri bir bir yerine koymakla uğraşıyordum ve artık eminim.

Hayatın bundan sonraki levellerinde elimi tutacağından yüzde yüz emin olduğum biri var.

Feride...

Günlerdir aklımda bir plan vardı. Artık zamanı gelmişti, evlenme teklifi edecektim.

Ateş Hattı-AhFer-Where stories live. Discover now