Kırk İkinci Bölüm/Farah

307 29 133
                                    

Bir saatin sonunda her şey hazırdı. Misafirlerimizle oturup konuştuktan sonra uğurladık.

Bugün çok yorulmuştum. Odamıza çıkıp üzerimi değiştirdiğim gibi yatıp uyumuştum.
------------

Bölüm şarkısı: Alfiru-Taçlı Kızım

3 ay sonra..

Gece gelen şiddetli ağrıyla gözlerimi araladım. Kasıklarımda feci bir ağrı vardı. Kendime geldiğimde bir ıslaklık hissettim. Örtüyü kaldırıp baktığımda suyumun geldiğini fark ettim.

Doğum başlıyordu. Bir anda giren sancıyla çığlık attım. Ahmet uyuyordu, çığlığımla bir anda sıçramış ve yataktan düşmüştü.

"Feride! Ne oldu?!"  dedi yerden kalkmaya çalışırken ayağıma dolanan yorganla dengesini sağlayamıyordu.

"Ahmet! Farah, Farah geliyor!"  dediğimde gözleri kocaman açıldı. "Ne! Ne demek geliyor, söyle gelmesin. Aman derin derin nefes al! Tut, bekle!"

Söylediği şeylerin saçmalığına bakarken canımın acısıyla uğraşıyordum. "Tutayım mı?! Tuvalet mi Ahmet bu! Ne demek tut! Kalk git Sıla'yı uyandır!"  dediğim anda kapı açıldı.

"Feride! O ses neydi?"  dedi Sıla içeri girerken. "Ay!  Sıla, seni Allah gönderdi. Ah! Suyum geldi, Farah geliyor!"  dediğimde, "Ne! Tamam, tamam sakin oluyoruz. Abi, git arabayı çalıştır. Çantalar arabada değil mi?"  dediğinde "Evet arabada!"  dedim.

"Tamam, abi hadi."  dedi Sıla, Allah'tan Sıla vardı. Ahmet dolaptan takım elbise çıkarttığında Sıla'yla ikimiz ona bakıyorduk.

"Abi meclise milletvekili olmaya gitmiyorsun! O takım elbiseyi ne yapacaksın? Giy oradan bir kazak, normal bir eşofman hadi!"  dediğinde, "Off! Ahmet, doğuracağım buraya bak!"  dedim.

"Doğurma! Dur!"  dedi yine. Sabır çekerek tavana baktım.

Sıla elimden tutarak yavaşça beni kaldırdı. Ahmet sonunda arabaya gittiğinde üzerimi değiştirebilmiştim. Sancılar 10 dakikada bir giriyordu.

Arabaya bindiğimizde Ahmet doktoru arayıp haber vermişti.

Mert'i, Aysude'yi, Haldun'u, Yaren'i, Berkay'ı, Elvin'i, ablamları ve annelerimizi haberdar etmiştik. Ailelerimiz yola çıkmıştı.

Bizden önce hastanenin önüne gelen Mert'in haline baktım. Ahmet telefonda öyle bir aramıştı ki, Mert altına şort, üstüne kazak ve mont giymişti.

Biz geldiğimizde haline gülmekten koridora doğuracaktım. Doktor hızlıca muayeneye aldığında bebeğin kalp atışlarını ölçen bir makineye bağlanmıştım. NST cihazı çalışırken Sıla ve ablam lazım olacak eşyaları hazırlıyordu.

Ahmet sonunda sakinleşmişti. "İyi misin?" diye sorduğunda başımı salladım. "Sen iyi misin?"  diye sorduğumda o da başını salladı.

Aslında doğum bir hafta sonrasıydı ama Farah hanım sürpriz yapmak istemişti.

Kan alma, serum vesaire derken gece 3'te geldiğimiz hastanede saat sabah 6 olmuştu.

Mert tekli koltukta uyurken Haldun ve Ahmet ikili koltukta uykuya direniyorlardı. Benim sancılarım azalmıştı.

Doktorum kontrole geldiğinde, kalp atışlarının normal olduğunu, doğum için herhangi bir engel olmadığınu söyledi. Sadece şu an sancım az olduğu için suni sancı uygulanacaktı.

Ahmet ve Sıla bir yanımdayken ablam diğer yanımdaydı. Suni sancı uygulandığında ağrım artmıştı ama Farah'ın kalp atışları yavaşlayınca hemen bitirmişlerdi suni sancıyı. Kendi sancısıyla gelecekti. Saat dokuza kadar bekleyecektik. Benim su bile içmem yasaktı şu an ve ben deli gibi susamıştım.

Ateş Hattı-AhFer-Where stories live. Discover now