Kırkıncı Bölüm/İsim..

304 29 135
                                    

Kızım olacaktı. Bizim kızımız. Bizim minik bir kızımız olacaktı..

Hoş geliyorsun kızım, hem de çok hoş..
-----------

"Hayır o isim çok klişe." dedim Mert'in söylediği isme karşılık.

"Yahu, Ayşe Fatma'nın nesi var? Biz niye abidik gubidik isim arıyoruz?" dedi Efe oturduğu yerden.

"Çünkü, o unuttuğum ismi bulmamız lazım." dedim, tabletten isim sitelerine bakıyordum. Aklımda aylar önce bir isim vardı. Ama sonrasında unutmuştum.

Sıkılınca telefonumu alıp Tiktok'a girdim. Videomuza yapılan editler karşıma çıkmıştı.
AhFer editleri.. AhFer.. Ah.. Fer..

Fer.. Ah, FerAh.. Ferah.. Farah! Buldum. Aylar önce bulup unuttuğum isim! Buldum vallahi buldum.

Hemen google'a girip anlamına baktım. Neşe, mutluluk demekti Farah. Benim kızımın bana verdiği hisler gibi.

"Buldum!" dedim yerimden kalkarken. Tabi bu biraz zor olmuştu. "Ne buldun?" dedi Ahmet.

"Aylar önce bir isim görmüştüm, çok beğenmiştim sonra unutmuştum. Hatırladım şimdi." dediğimde Mert, Sıla, ablam, Efecan ve Ahmet bana merakla bakıyordu.

"Ee neymiş?" dedi Ahmet merakla. "Farah." dedim gülümseyerek.
"Farah mı? Anlamı ne ben ilk defa duydum." dedi Sıla.

"Neşe, mutluluk demek." dedim gülümserken. Ablam, " Ahmet, Feride, Farah. Uyumlu da oluyor. Farah Dündar." dedi gülümserken. Efecan, "Bizim ailenin F harfiyle bir alıp veremediği var. Ama ben de beğendim." dediğinde gülmüştüm. Elim karnıma gittiğinde gözlerim Ahmet'i buldu. Sonuçta çocuk sadece benim değildi. Onun da fikri önemliydi.

"Sen ne dersin?" dediğimde düşünceli bakışları önce karnımı sonra gözlerimi buldu. "Farah, Farah Dündar." dedi ablam gibi. "Tek isim mi koyacağız?" diye sorduğunda, "Senin aklında başka bir isim mi var?" dedim. "Sıla'yla çektiğiniz videoda Sıla senin bebeğin için Kumsal ismini seçmişti. O geldi aklıma. Ama Farah daha güzel. Kumsal'ı göbek adı yapabiliriz." dediğinde gülümsedim. "Evet olabilir, Farah Kumsal Dündar." dediğimde gülümsedi. İşte şimdi olmuştu.

Sonunda herkes derin bir nefes almıştı. Yemeğe geçebilirdik. Bahçede barbekü partisi yapacaktık.

Yiğit ve Ahmet etlerle uğraşırken ablam ve Sıla Pelin abla'ya yardım ediyordu.

Ben ise oturduğum yerde, Ahmet'e gecenin bir yarısı zorla buldurup aldırdığım erikleri yiyordum. Evet kasım ayında, nasıl olduğunu sorgulamayın. Ama buldu.

---------

4 ay sonra...

Ahmet'ten...

Gecenin bir yarısı uyandığımda Feride'nin ağladığını fark ettim. Uykusunda ağlıyordu. Eli karnındaydı ve sıkı sıkı sarılmıştı. Uzanıp lambayı yaktığımda ona doğru döndüm.

"Feride, Feride uyan. Feride." yavaşça sarstığımda derin bir nefes alarak gözlerini açtı, sıçramıştı.

"Ahmet! Bebeğim!" dediğinde oturur pozisyona geçmesine yardımcı oldum. "Şş, tamam sakin ol. Bir şey yok, kabus gördün. İyisiniz, sakin ol." dediğimde derin bir nefes aldı. Yanındaki suyu uzattığımda saçlarını yüzünden çektim. "İyi misin?" dedim. "Çok korktum Ahmet. Çok kötüydü." dediğinde hatırlatmamak için sormadım ne gördüğünü sarıldım ve sakinleşmesini bekledim. Eli karnındaydı, üzerindeki pandalı pijamasıyla her ne kadar aşırı tatlı olsa da çok korkmuştu ve sakinleşmesi lazımdı.

Birkaç dakika sonra saçlarından öptüm ve tekrar "İyi misin?" diye sordum. "Daha iyiyim." dediğinde gülümseyip ellerinden tutup öptüm.

Son zamanlarda doğumdan korktuğunu dile getiriyordu devamlı. Normal doğum yapacaktı ama o acıya dayanamayacağını düşünüyordu. Birkaç defa doğum videosu izleyerek ağladığını yakalamıştım.

Ateş Hattı-AhFer-Where stories live. Discover now