Kırk Birinci Bölüm/Pilates

265 23 109
                                    

Kırk bir kere maşallaaaah

Satır arası yorumlarınızı bekliyorummm

Farah içimde hareket ettiğinde Ahmet karnıma dayadığı alnını çekip tekrar öptü. "Babaya tepki de verirmiş benim minik kızım. Ama hadi, anneyi uyandırmadan yatalım. İyi uykular prensesim." dedi ve tekrar yanıma uzanıp beni göğsüne çekti. Çok şanslısın kızım...
---------------

Sabah uyandığımda Ahmet yatağın bir ucuna gitmişti. Ben ise geri kalan tün kısmı hamile yastığımla kaplamıştım. Ne yapayım, başka türlü uyuyamamıştım.

Aklıma gece gördüğüm kabus gelince elimi karnıma götürdüm. Derin bir nefes alıp, biraz zorlanarak yataktan kalktım. Karnımda dev bir karpuz taşıyorum gibi bir histi. Sonunda ayaklanabildiğimde derin bir nefes verdim.

Üzerime beyaz sabahlığımı geçirip banyoya geçtim. Rutin işlerimi halledip odaya döndüğümde Ahmet'i yastığıma sarılı şekilde buldum. Koca yastığa sarılmış, ayak kısmına da ayaklarını atmıştı. Çok komik gözüküyordu. Bu anı kaçıramazdım. Hemen fotoğrafını çektim, ışığı ve açıyı ayarladım. Story atacaktım,'Yastığımla aldatıldım, iki dakika boş bırakmaya gelmiyor.' yazdım etiketleyip paylaştım. Telefonuna bildirim gitmişti.

Dolabın kapağını açıp içimde hareketlerini hissettiğim Farah hanımla konuşmaya başladım.

"Günaydın prensesim. Bugün ne giyinsek?" dediğimde sağ tarafımda tekmesini hissettim. Elimi karnıma getirip annemin dediğini yapıp salavat çektim. Günlük olarak da annemin dediği sure ve duaları dinliyordum. Bebeğini maneviyattan uzak tutup bu tür şeyleri yobazca bulanları anlamıyordum. Bunları yaptıkça doğumumun kolay olacağını ve güvende olduğumuzu hissediyordum.

Dolaptaki kıyafetlerime göz attığımda kot tulumumla bakıştık. Onu alıp içine gri bir kazak seçtim. Üzerimi değiştirdiğim esnada Ahmet esneyerek uyandı.

"Günaydın aşkım." dediğimde yüzünü ovuşturup, "Günaydın canımın içi." dedi. O ayılmaya çalışırken ben makyaj masama geçmiştim. Saçımı tarayıp başıma beyaz bir bandana geçirdim. Siyah gri tonlarında hafif bir makyaj yaptım. O sırada Ahmet banyodan çıkmıştı.

Dolaba yönelmeden gelip yanağımdan, sonra saçımın açık bıraktığı boynumdan öptü. Ve tulumumun belli ettiği karnımı okşadı. "Günaydın bebeklerim."  dediğinde gülümsedim.

Dolabı açtığında bir müddet dolabı süzdü. En sonunda beni yanıltmadı. Siyah bir eşofman ve beyaz bir sweat çıkartıp giydi. Yatağı düzelttiğinde ben ayakkabılarımla bakışıyordum.

Önce güldü. Sonra, "Ayakkabıları giymekte yardım lazım mı?" dediğinde masum bakışlarım onu buldu. Dudağımı büzüp başımı salladığımda daha çok güldü. "Gel bakalım." dediğinde spor ayakkabılarımı giymeme yardım edip bağcıklarımı bağladı. Kalkmadan karnıma öpücük bırakıp ellerimden tutarak ayağa kalkmama yardımcı oldu.

"Teşekkür ederiz babası." dedim ve yanağıma öpücük bıraktım. "Rica ederim, hadi siz inin ben geliyorum." dedi.

Başımı salladım, telefonumu alıp odadan çıktım. Sıla da üst kattan iniyordu. "Günaydın!" dedim neşeli bir sesle. "Günaydın yengelerin en ballısı ve yeğenlerin en tatlısı!" dediğinde gidip yanağından öptüm. Elini karnıma getirdiğinde koluna girdim. "Nasılız bugün?" dediğinde, "Çok açız." dedim.

"Hiç şaşırmadım." dedi ve güldü. Aşağı indiğimizde kahvaltı hazırlanıyordu. "Günaydın Pelin Abla." dedim, Sıla da aynısnı dediğinde Pelin Abla başını salladı.

"Günaydın hanımlar. Buyurun hadi." dedi. Artık aramızdaki mesafe kalkmıştı. Bu sabah da yine döktürmüştü. Benim vitamin eksikliğimden dolayı her öğünde bol bol vitamin vardı.

Ateş Hattı-AhFer-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin