Bölüm | 68

38 10 0
                                    



Rhaegal sonsuzluğa uzanan bir hiçliğin içersinde duruyordu, Rhaegal etrafına baktı. Hiçbir şey yoktu, tek bir hareket veya tek bir ses bile yoktu.

Rhaegal ne tarafa yürüyeceğini bile bilmiyordu, sonuçta her yer aynıydı. Düz bir şekilde yürümeye başladı, aniden durdu ve hissettiği küçük sıcaklığın geldiği yöne doğru döndü.

Hemen arkasından birisi ona sarıldı, uzun gümüş saçlı biriydi ve kırmızı renkli bir elbise giymişti. Yüzü yine bulanıktı, bu yüzden yüzü görünmüyordu.

"Yine mi sen? Bu sefer ne istiyorsun?"

Kadın güldü. "Hadi ama beni hiç mi özlemedin?"

"Neden kim olduğunu bilmediğim birini özleyeyim ki? Sonuçta hala dost musun, düşman mı bilmiyorum?"

"Haklısın." Kadın Rhaegal'ın kulağına yaklaştı.

"Ama bence ikinci seçenek daha güzel gibi geliyor."

Kadın bunları dedikten hemen sonra ortadan kayboldu ve Rhaegal'ın önünde krem renkli saçlı, altın gözlü genç bir adam çıktı. Saçları uzundu ve tokayla bağlayıp sol omzuna atmıştı.

Birbirlerine baktılar ve seslerini çıkarmadılar.

"..."

Rhaegal kaşını kaldırdı ve durdu. Ardından adam uzun mor renkli bir kılıç çıkardı ve Rhaegal'ın önünde belirip kılıcı ona sapladı. Rhaegal gözlerini açtığında etrafına baktı ve bir odada olduğunu fark etti, her yeri sargı içindeydi. Yüzünde yara bandı vardı ve kolları sargı ile sarılmıştı. Yatağın üzerinden yavaşça kendini düzeltti, etrafına baktığında revirde olduğunu gördü.

"Ah, bu gerçekten can sıkıcı..."

"Neden kan alevlerini kullanıp durdurmadın?" Dedi Tessarion.

"Bunu yapsaydım, alevlerim onu yutup bitirirdi. Biliyorsun sonuçta ben herkesten daha zayıf durumdayım, alevlerim onları yenecek kadar güçlü olmamalı."

Tessarion, Rhaegal'ın kafasına ard arda zihin yumruğu vurdu.

"Bunlar ne içindi?" Rhaegal kafasını tuttu.

"Ne için mi? Bir daha beni endişelendirirsen sonuçlarına katlanırsın."

Rhaegal gülümsedi. "Pekala bir daha olmaz..."

Rhaegal kafasını kaşırken kapı açıldı, Erza içeriye gelmişti. Yüzünde yara bantları ve kafası sargı ile sarılmıştı, Rhaegal'ı uyanmış görünce aniden gözleri doldu ve koşup sarıldı.

"Dikkat et, her yerim acıyor..."

Erza hemen kendini geri çekti. "Üzgünüm, üzgünüm. Gerçekten üzgünüm."

Erza gözlerini sildi. "Beni kurtardığın için teşekkür ederim..."

Rhaegal, Erza'nın yüzüne dokundu. Erza'nın yanakları ve burnu kızardı.

"Bu kadar endişelenmene gerek yok, bana hiçbir şey olmaz."

Erza burnunu çekti ve gözlerini birbirine değdi. "Neden benim için kendini tehlikeye attın?"

Rhaegal gülümsedi. "Aslında bende bilmiyorum, sadece seni kurtarmak istedim. O an bana ne olacağını umursamadım, sadece seni kurtarmak istedim o kadar."

Erza'nın kalbi attı ve kalbini tuttu. Göğsünde oluşan sıcaklık gitgide büyümeye başladı, hemen arkasından kapı açıldı ve Tairel içeriye girdi. Hemen arkasından Reyla girdi.

"Rhaegal!!" Baela koşup oğluna sarıldı.

"Ah, tatlım..."

Rhaegal, annesinin sarılmasının ardından yüzündeki mutluluk kayboldu ve boş gözlerle baktı.

Ejder Soyu ( Yeniden Yapım ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin