Bölüm | 58

42 8 3
                                    



Rhaegal gözlerini yavaşça kırpıştırdığında etrafı bulanık görse bile bir çadırın içersinde olduğunu fark etmişti. Rhaegal yavaşça yerden kalktı ve etrafına baktı, kıyafetleri üzerinde değildi. Bir kaç bez parçası ile bedeni sarılmıştı.

Bileklerinde iki defa sarılmış ipler vardı ve mana kullanamıyordu.

"Bu ipler mana kullanmamı engelliyor..."

Çadırdan çıktığında çadırlara dolu kamp alanına gelmişti. Her yerde kamp çadırı vardı ve hepsi en büyük çadırın etrafına kuruluydu.

İnsanların hepsi birer iş yapıyordu, kadınlar ateşin üzerinde yemek pişirirken erkekler odun taşıyordu ve evler yapıyorlardı.

Çalıların arasından bir ses geldi, Rhaegal tetikte beklerken çalıların arasından Bisca çıktı ve kurtuna binmişti.

"Demek uyandın seni kızıl göz."

"Sen beni avlamaya çalışan değil misin?"

Bisca güldü. "Avlama konusunda uzmanım, seni yakalamak zor olmadı."

"Eğer zehirlenmeseydim oracıkta boğazını keserdim."

Bisca sırıttı. "Demek hem yakışıklı hem de tehlikeli. Şimdi seni daha çok sevmeye başladım."

Rhaegal kılıcını kontrol etti ve Greed'i hareket ettirebiliyordu. Bu iyi bir şeydi artık bir kaçış planı düşünebilirdi.

"Benden ne istiyorsun?" Diye sordu Rhaegal.

"Ah, siz imparatorlukta yaşayanların dediği gibi."

Bisca'nın yüzü kızardı. "Bir koca istiyorum ve seni seçtim."

Rhaegal, Bisca'ya yaklaştı. "Senin gibi biriyle neden evleneyim ki?"

Bisca'nın kurtu hırladı, Rhaegal'ın gözleri kızıl renkte parıldayınca aniden durdu ve geri çekildi. Bisca kurtuna dokundu.

"Ragela'yı korkutan birini ilk defa görüyorum, sanırım gerçekten doğru kişiyi seçmişim."

Rhaegal bir iç çekti ve yürümeye başladı, kamp alanını keşfetmeye çıkmıştı. Bisca kurtundan inip peşinden gitmeye başladı.

"Ne yapıyorsun?"

"Uzun bir süre burada kalacağım gibi, en azından çevremde nelerin olduğunu bilmem lazım değil mi?"

Bisca güldü. "Sonunda kabul etmene sevindim, buradan çıkamazsın sonuçta. Burası imparatorluğa çok uzak bir yerdir, istesen bile karanlık ormanda kaybolup gidersin."

"Karanlık orman mı? Bak bu daha çok hoşuma gitti. Umarım isminin hakkını veriyordur."

Bisca gururlandı ve burnunu kaşıdı. "Merak etme bu orman düşündüğünden daha tehlikelidir. Kaybolmak kolaydır, çok tehlikeli canavarlar var ve genellikle hepsi beşinci kademe ve üstüdür."

Rhaegal kaşını kaldırdı. "Kademe?" Diye düşündü.

"Sanırım burası düşündüğümden daha karmaşık bir yer, imparatorluktan bahsedip duruyor. Edeya kıtasında hiç imparatorluk yok, bunu düşünürsek İzaya beni başka bir dünyaya falan mı gönderdi?"

Rhaegal bir iç çekti, İzaya'nın ona nasıl bir bela açtığını düşünüp duruyordu. Artık elden bir şey gelmezdi gidip yapması gereken görevi yerine getirmeliydi.

"Edora denen kızı nerden bulacağım..."

Rhaegal etrafı inceleme devam etti. Bir sürü insan köle vardı ve hepsi arka arkaya iplere bağlanmıştı, en arkada küçük bir kız vardı. Uzun gümüş saçları vardı, yırtık ve kirli beyaz bir elbise giymişti.

Ejder Soyu ( Yeniden Yapım ) On viuen les histories. Descobreix ara