Koboldlar yara almalarına rağmen durmuyorlardı, Rhaegal  kara kılıcını çıkardı ve saldırıya geçti. Hepsini kesmeye başladı, Uriel ayağı kalktı ve kılıcını kuşanıp saldırıya geçti. Koboldlar ile teke tek savaşan Uriel Rhaegal'ı görünce şaşkınlıkla bakıyordu.

Rhaegal hepsini yok etmeyi bitirdi ve Uriel savaştığı koboldu yok etti. Rhaegal neredeyse tükenmişti ve gün doğmak üzerindeydi.

Rhaegal kalçasının üzerine düştü ve ellerini geriye doğru katıp başını geriye doğru indirdi. Tessarion güneşin olduğu yerden ortaya çıktı ve yavaşça Rhaegal'ın olduğu yere doğru indi. Yavaşça yaklaştı ve burun deliklerinden duman çıkarıp yüzüne vurdu.

"Ne yapıyorsun?"

"Seni ilk defa bu kadar bitkin görüyorum."

Rhaegal yere uzandı. "Bende, sonuçta ilk defa bu kadar efor sarfediyorum."

Güneş doğmaya başladığında artık canavarlar durmuştu, bu yüzünden  Tessarion ağzıyla yavaşça Rhaegal'ı tutup sırtına yerleştirdi.

"Hadi gidelim o zaman."

"Bencede gidip bir duş almak istiyorum ardından güzel bir şekilde dinlenmek istiyorum."

Rhaegal eyerin önüne kendini uzandırdı ardından kızıl gözleri ile Uriel'e baktı.

"Hadi gel gidelim."

Uriel hızlıca başını salladı. Tessarion eğildi ve çıkması için kanadını gerdi. Uriel çıktı ve eyere sıkıca tutundu, Tessarion gökyüzüne doğru uçup gitti.

"Aranızı düzelttiniz mi?" Altın ejderha zihin mesajı yolladı.

"Sanırım son gördüklerinden sonra benden iyice korkmaya başladı. Başta yanıma gelince aramızın düzeldiğini sanmıştım ama sanırım yanılmışım."

Uriel sessizce etrafına bakıyordu, Rhaegal'e bakmaya cesaret edemiyordu. Rhaegal bunu fark etmişti ama sesini çıkarmadı. Nedenini az çok anlıyordu ama Uriel'i kaybetmek istemiyordu.

"Elden bir şey gelmez, sanırım aranızdaki tüm samimiyet bir anda kaybolacak gibi. Uriel'e başta bu kadar iyi davranmak sanırım kötü bir şeydi."

"Geçmişe dönmek bazı şeyleri olumsuz etkilemiş gibi duruyor. Bunlardan birinin Uriel olacağını hiç düşünmemiştim, sanırım ona hiç karışmayıp tıpkı geçmişteki gibi bir şey olmasını beklemeliydik."

"Belki de ama bunu bilseydin bile yine de aynı şeyi yapacağını ikimizde biliyoruz."

Rhaegal gülümsedi ve ejderhasına dokundu.

"Beni çok iyi tanıyorsun dostum."

"Tabi ki, sonuçta yirmi beş yıldır birbirimize bağlı bir hayat sürüyoruz. Binicimin hislerini benden iyi kimse bilemez değil mi?"

"Haklısın, geçmişe döndüğümde sen olmasaydın o zaman ben ne yapardım bilmiyorum açıkçası..."

"Muhtemelen daha depresif ve daha paronayak biri oldurdun. Benim sayemde böyle şeyleri az da olsa geride bırakıyorsun."

"Geçmişe dönmeyip başka bir şekilde doğsaydım nasıl olurdu acaba? Bir soylu yerine sıradan bir insan olmak ve sevgi dolu bir ailede büyümek beni daha mutlu ederdi açıkçası. En azından güçlenmek için başka sebebim olurdu, doğduğum aileyi korumak için mesela."

"O zaman ben olmazdım ve sen olmadan doğsaydım nasıl olurdu hiç düşünemiyorum. Başka bir Rhaegal olacağını düşünmek sanırım bu biraz sıkıcı gibi. Senin sayende eğlenceli bir hayatım var, güzel bir amaç uğruna hedeflerimiz ve savaşımız var. Önümüzdeki engeller ne kadar zor olsa bile senin sayende hepsini başaracağımı düşünüyorum. Belki de en iyi sonuç böylesiydi."

"Vay be, beni bu kadar sevdiğini bilmiyordum." Diye alay etti Rhaegal.

Altın ejderha sırıttı.

"Bu hayatta değer verdiğim başka birisi yok, eğer birini sevmemi istersen severim. Eğer birinden nefret etmemi istersen ederim ama senin benden uzaklaşmasını hiç istemem."

Tessarion'un bu bağlılığı ve sevgisi Rhaegal'ın içini ısıtıyordu. Onun yanında olması belkide en büyük avantajıydı. Rhaegal ilk defa onun sayesinde kendini önemli biri gibi hissetmişti.

"Belki görmüyor olabilirsin ama seni seven biri daha var ve şuan dört gözle seni bekliyordur."

Rhaegal kıkırdadı.

"Doğruya kalede beni bekleyen ve bana takıntılı bir kadın vardı. Sanırım hayatımda başka kimse yok vs bu kadarı ile mutlu olacağımı kim tahmin edebilirdi ki."

Kale görünmüştü, Rhaegal kaleye döndüğü için hiç bu kadar mutlu olacağını düşünmemişti. Avluya indiğinde  kapı açıldı ve Helena ortaya çıktı.

Rhaegal'ı görünce mutlu olmuştu, hemen altın ejderhanın yanına gitti. Rhaegal yavaşça indi.

"Genç efendi sağ sağlim döndünüz, şükürler olsun."

Helena onu iyi görünce derin bir nefes almıştı.

"Helena duş alacağım sıcak su hazır mı?"

Helena bir asker gibi selam verdi.

"Her şey hazır sadece sizi bekliyordum o kadar."

"Pekala gidelim."

Uriel aşağıya indi, Tessarion Rhaegal'ın gölgesine girdi ve üçü birlikte içeriye girdi. Bir kan şövalyesi geldi ve Uriel'in yanında durdu.

"Lord Corlis sizi bekliyor."

"Beni mi?" Uriel şaşırdı.

"O yaşlı ejderha bir şeyler söyleyecek gibi gidip ne olduğunu öğrensen iyi olucak."

Uriel yutkundu ve ilerlemeye başladı. Tessarion Uriel'in gölgesine geçti. Rhaegal Greed'in yeteneğini kullanarak varlığını gizledi.

Uriel ne olacağını merak ediyordu hızlıca taht odasına gitti, Corlis masanın kenarında belgeleri inceliyordu. Uriel yanına gitti ve önünde eğildi.

"Beni çağırmışsınız lordum."

Corlis kafasını kaldırdı ve Uriel'e baktı.

"Söylesene Uriel, Rhaegal bugün neler yaptı?"

"Neler mi?" Uriel şaşkınlıkla baktı.

Uriel gördüklerini söylemek istemiyordu ama Corlis ona yaklaştı.

"Komutanlık için bir boş pozisyonumuz var ve senin için uygun olacağını düşünüyordum. Sence de uygun değil mi?"

Uriel'in gözleri açıldı, az önce ona komutanlık teklif edilmişti. Her zaman istediği pozisyonu şimdi alabilecekti.

Uriel ciddileşti. "Daha önce hiç görmediğim derece bir kılıç ustalığı ve inanılmaz derece mana kontrolü var. Tuhaf bir kılıcı var, genç efendi Rhaegal kendi kendine zehir üretebiliyor. Yenilenmesi yarı tanrı alemindeki biriyle kapışacak derecede güçlü. Bilgisi ve hareketleri dokuz yaşındaki bir çocuğu andırmıyor bile..."

Corlis gözlerini kıstı ve Uriel'in omzuna dokundu.

"Yardımın için teşekkürler komutan Uriel. Bundan sonra daha dikkatli olmanı istiyorum."

"Siz nasıl isterseniz lordum."

Tüm bunları duyan Rhaegal çarpık bir gülümseme ile baktı. Küvetin içindeydi ve tüm konuşmayı dikkatlice dinledi.

"Güvendiğim dağlara karlar yağmış da haberim yokmuş."

"Bir şey mi oldu genç efendi?" Helena havluları indirdi ve Rhaegal'ın arkasına geçip omuzlarına masaj yaptı.

"Düşündümde sanırım benim hayatımdaki en değerli kişi sensin Helena."

Helena gülümsedi. "Bunu duyduğuma sevindim, size hizmet etmek beni çok mutlu ediyor."

Rhaegal Helena'nın yanağına dokundu ve ona bakıp gülümsedi. Ardından önüne döndü ve Uriel'e nasıl bir son vermesi gerektiğini hakkında düşünmeye başladı.

Ejder Soyu ( Yeniden Yapım ) Where stories live. Discover now