"Siz gelecek olan ejderhasınız öyle değil mi?" Dedi en öndeki elf asker.

"Evet benim."

"Benim adım Oz, sizinle tanıştığıma memnun oldum."

"Bende memnun oldum, daha önce hiç bir elf asker görmemiştim. Gerçekten çok güçlü görünüyorsunuz."

Oz gülümsedi, bir ejderha tarafından övülmek göğsünü kabartmıştı. Her ne kadar çocuk bile olsa çok güçlü insanlar ile tanışmış olabilirdi, Oz bu ihtimali düşünüp kendisini güçlü gördüğü için mutlu olmuştu.

Tessarion ise bunu fark edip bir kahkaha patlatmıştı.

"Onu övünce nasıl gururlandı, ah zayıf varlıklar. Onu yenmen ne kadar sürer."

Rhaegal Oz'a bakıp gülümsüyordu ama perde arkasında ciddiydi.

"En fazla beş dakika."  Diye cevapladı Rhaegal.

Rhaegal Oz'u övse bile hala üç yıldızlı bir büyücüydü. Üstüne üstlük elflerin tam teşekküllü tüm zayıflıklarını bildiği için Oz'un hiç şansı yoktu.

"O zaman bizi bekleyen gidelim, kraliyet ailesi sizi bekliyor."

Rhaegal elini kaldırdı. "Önden buyurun."

Askerler hareket etti, Rhaegal  çantasını alıp peşlerinden gitti. Rhaegal etrafına baktı ama kraliyet ailesinden birini bile görmedi. Rhaegal önüne döndü.

"Kraliyet ailesinden biri yok mu?" Dedi Rhaegal.

Oz bunu duyunca afalladı ama yürümeye devam etti.

"A-Aslında hepsi meşgul olduğu için saraydan çıkamadılar."

"Garip, buraya bir ejderha geliyor ama onu karşılayan bir soylu bile yok. Sadece askerleri göndermek..."

Oz bunu duyduğunda yutkundu.

"Bu çocuk... Ne yapmaya çalışıyor..?" Diye düşündü.

Her ne kadar Rhaegal çocuk bile olsa kıtanın en prestijli ailelerinden birinin  soyundan geliyordu. Onu karşılamak için en az kraliyet ailesinden biri gelmeliydi, aksi taktirde bu bir hakaret olarak kabul edilirdi.

"En azından bir soylu göndermeleri gerekmez miydi asker Oz?" Dedi Rhaegal.

Oz durdu ve Rhaegal'e baktı. "Ne yapmaya çalıştığınızı sorabilir miyim?"

Rhaegal düşündü. "Aslına bakarsan, ben sadece bize öğretilen şeyleri söylüyorum o kadar. Yoksa elf kraliyet ailesi böyle şeyleri kendi soyuna öğretmiyor mu? Sanırım bu konuda yanılmışım."

Rhaegal bunu dediği anda Oz öfkelendi ve yumruğunu salladı. Askerlerin hepsi şaşkın bir şekilde Oz'a baktı.  Rhaegal hafif gülümsedi, kolaylıkla bu saldırıdan kaçabilirdi ama kaçmadı ve yumruğun suratına çarpmasına izin verdi.

Yere yapışan Rhaegal gülümsemeye devam etti, askerler Oz'u tuttu.

"Kendini bir şey sanma velet, kraliyet ailesine hakaret edemezsin!!" Dedi Oz.

Rhaegal yavaşça yerden kalktı, yüzündeki yumruk izi belli oluyordu.

"Ben hakaret ettiğimi hatırlamıyorum, sadece uyulması gereken belli başlı kurallar olduğunu hatırlatıyorum o kadar."

"Aptal bir ejderhanın bu sözleri söylemeye hakkı yok."

Oz daha çok öfkenlendi, Rhaegal'ın gölgesi büyüdü ve Tessarion ortaya çıktı. Kan alevleri ağzında dans etmeye başladı, Rhaegal kılıcını çekti ve öldürme niyetini gösterdi.

"Pekala, normalde bu kadar sinirlenmezdim ama bu aptal elf iyice beni sinirlendirdi."

Rhaegal'ın öldürme niyeti karşısında Oz ve diğerleri korkudan yerlerinden hareket edemiyorlardı. Rhaegal bir adım attı ve kara kılıcını Oz'un boynuna dayadı.

Oz soğuk terler döküyordu, yutkundu ve göz ucuyla Rhaegal'e baktı.

"Söylesene Oz işini direkt mi bitirmeliyim yoksa acı çektire çektire mi ya da ejderhama mı yedirsem?"

Oz cevap vermeyip sadece bekledi, Tessarion'un kül rengi gözleri parıldadı. Bir kaç adım atarak Oz ile karşı karşıya geldi. Daha önce hiç canlı ejderha görmeyen elfler neye uğradığını şaşırdı.

"Bekleyin." 

Arkadan bir ses geldi. Rhaegal kafasını çevirdiğinde uzun boylu, kaslı, derin mavi gözlü bir elf gelmişti. Uzun gümüş saçlarını kenardan örgülemişti ve açık olan saçlarını örgünün üzerine atmıştı.

"Elf kralı Zephyr Arwen." Diye düşündü Rhaegal.

Rhaegal ve Tessarion öldürme niyetini kestiğinde askerler derin bir nefes alıp hemen diz çöktüler.

"Kralım."

Oz'da aynısı yapmaya çalışacakken Rhaegal kılıcını boynuna batırdı ve biraz kan aktı.

"Yerinden hareket bile etme elf yoksa kafan yerlerde sürünür."

"Burada neler oluyor?" Diye sordu Zephyr.

"Kralım, bu çocuk Elf kraliyet ailesine hakaret etti."  Dedi Oz.

Zephyr gözlerini kıstı. Rhaegal bir kahkaha patlattı ve ardından kara kılıcını kınına geri soktu. Oz boynuna dokunup kanın akmasına izin vermedi.

"Komik olan ne?" Diye sordu Zephyr.

"Komik olan bu elf askerinin,  ilk önce bana vurması ve  üstüne bana iftira atması. Bu gerçekten komik bir olay benim açımdan."

Zehphyr Rhaegal'ın yanağına baktığında yumruk izi vardı. Ardından önünde diz çökmüş askerlere döndü, hepsi tedirgin bir yüz ifadesi takınmıştı.

"Burda neler oldu?" Diye sordu Zephyr.

Askerlerden biri konuşmaya başladı.

"Genç ejderha neden beni karşılamak için bir soylu gelmediğini söyledi ve elf ailesinin soyuna böyle şeyleri  öğretmediğini mi söyledi. Bunun üzerine komutan Oz sinirlendi ve ona saldırdı. Genç ejderha buna daha fazla dayanamadı ve olanlar oldu..."

Zephyr gözlerini kıstı. "Bu çocuk  gerçekten Aenys'ın dediği gibi. Geldiği gibi askerleri kışkırttı ama dediklerinde haksız değil, ejderha kralına bu haber giderse sonu kötü biter. Ama asıl beni meraklandıran o devasa öldürme niyetinin nerden geldiğiydi, askerler böyle bir öldürme niyetini yayamaz o zaman geriye tek bir seçenek kalıyor..."  diye düşündü.

Gözleri Rhaegal ile buluştuğunda ciddi olmayan bir yüz ifadesi ile karşılık vermişti. Her ne kadar böyle görünse bile Rhaegal bir açık bile vermemişti, bu şekilde Zephyr onun ne denli birisi olduğunu anlamıştı.

"Askerlerimin kusuruna bakmayın, onlar adına sizden özür diliyorum ve dediklerinizde haklısınız. Oğlumu sizi karşılaması için göndermeliydim."

Bu sözleri duyan askerler neye uğradığını şaşırdı. Rhaegal çantasını aldı ve yürümeye devam etti.

"Sorun değil, sadece bu askeri öldürmemek için kendimi zor tutuyorum o kadar."  Rhaegal saraya doğru yürümeye başladı.

Zephyr arkasından baktı. "Sanırım düşündüğümden daha çok işim var."

Ejder Soyu ( Yeniden Yapım ) Where stories live. Discover now