"Ne oldu? Böyle bir şeyden hasar alacağımı düşünmemiştin değil mi? Yıldızına çok yüklendiğin için anlık bir mana patlaması oldu o kadar. Bir daha ki sefere dikkatli ol, benim yerime başka birisi olsaydı çoktan etkilenmiş olurdu." Dedi.

Rhaegal yutkundu ve başını hızlıca salladı. Normalde böyle bir anlık patlama yarı tanrı alemine geçmiş birini bile etkilerdi ama Aenys bundan bir çizik bile almadan kurtulmuştu.

Aenys oğlunun omzuna dokundu ve ejderha malikanesinin avlusuna geldi.

"Biraz dinlen, yıldızını yeni yaptın. Şimdi yorgun olmalısın."

"Tamam baba." Rhaegal hızlıca malikaneye girdi ve odasına doğru gitti.

Aenys arkasından onu izlemeye başladı. "Bu çocuk normal değil." Dedi kara ejderha.

"Kesinlikle."

"Yaptığını gördün mü?" Dedi Grayghost.

"Evet, mana patlaması olacağını biliyordu. Bu yüzden hızlı hareket edip etraftaki mana dalgalanmalarını etrafına toplayıp patlama hasarını mana dalgalanmalarına yaydı, bu şekilde patlamadan hasar görmedi."

Grayghost Rhaegal'ın bu hareketinden dolayı etkilenmişti.

"Evet bu çok iyi bir şey ama en önemlisi ejderhası."

Aenys tek kaşını kaldırdı. "Ejderhası mı?"

"Evet, fark etmedin mi? Başından beri ejderhası gölgesindeydi."

"Ne?" Aenys şaşkın bir yüz ifadesi ile baktı.

"Evet, bende başta şaşırdım ama otorite mi kullanıp ona söz geçirmeye çalışsam bile tam konuşmaya başlayacağı sırada bir şekilde bayıldı. Bunun sebebi ben değildim veya kendisi."

Aenys çenesini kaşıdı. "Burada neler dönüyor..."

İlk önce hemen manayı hissetmesi, bir saat içinde bir yıldız yaratması, manayı ustalıkla kullanması...

Şimdi de daha ejderha kralından eğitim almadan binicisinin gölgesine girmeyi öğrenmesi. Bu sorular Aenys'ın aklını kurcalayıp duruyordu. Aenys malikaneye doğru girdi ve çalışma odasına gitti.

Raflardaki geçmişten günümüzde kadar gelen tüm ejderha kayıtlarını incelmek için masaya indirdi. Eski ve tozlu üç tane kalın kitap vardı. Hepsi deri bir kapakla yapılmıştı ve Dragonblood ailesinin simgesi olan kılıç tutan ejderha arması vardı.

Aenys yavaşça kitabı açtı ve sayfaları tek tek karıştırmaya başladı. Gece geç saatlere kadar süren incelemede böyle bir şey hiç görmemişti.

Aenys bir iç çekti ve koltuğuna yasladı.

"Hiçbir şey yok. Bir aydan daha erken manayı hissedenler için bile normal olmayan bir durum deniyor ama öğrendikten dakikalar sonra yıldız yapan biri için..."

Aenys'ın aklı iyice karışmıştı. Oğlunun bir dahi olduğunu biliyordu ama beklentisinin üzerine çıkacağını hiç tahmin etmemişti. Ejderha tarihinde hiç görülmemiş olaylar üst üste olmuştu.

Aenys kurucularının kılıcı olan Havada asılı siyah renkli kıvrımlı kılıç olan Aberyum'a baktı.

"Sence yeniden reankarne mi oldu?" Dedi Grayghost.

"Bilmiyorum... böyle bir şeyin olacağını bile düşünmüyorum. Ama bir ihtimal reankarnasyon gerçekse ve kurucu atamız  yeniden doğmuşsa..?"

Aenys'ın aklına başka bir şey gelmiyordu. Çünkü tarih boyunca İzaya Dragonblood'dan daha anormal biri görünmemişti, şimdiye kadar.

Kapı açıldı. "Aenys hala uyanık mısın?" İçeriye gelen Reyla Dragonblood'du.

Aenys'ın biricik ve tek aşkı. Güzel uzun örgülü beyaz saçları ve yakut gibi parıldayan kırmızı gözleri göz alıcıydı. Keskin çene hatları ile adeta bir tanrıça gibi parıldıyordu.

"Evet, yapmam gereken bir kaç iş vardı."

Reyla Aenys'ın yanına geldi ve sırtına yaslanıp yanağından öptü.

"Bu kadar çalışma yeterli, dinlenmen gerekiyor. Çocuklar uyudu ve seni beklemekten sıkıldım."

Aenys, Reyla'nın elini tuttu. "Biliyorum ama buradan emekli olduğumda seni artık bekletmeyeceğim."

Reyla bir iç çekti, "senin emekli olmanı mı bekleyeceğim? Bu düşündüğümden daha uzun sürecek. Çocuklarımız hala çok genç onlara devretmek için hala çok zaman var."

"Haklı olabilirsin ama sanırım hızlı büyüyüp gelişen birisi var."

Reyla tek kaşını kaldırdı. "Kim?"

Aenys gülümsedi. "Bunları şimdilik geride bırakalım, yarın bunu detaylıca konuşuruz. Şimdi şöyle bana hiçbir zaman bu odaya gelmeyen sen neden şimdi buraya geldin?"

Reyla gülümsedi. "Belki kocamı özlemiş olabilirim, sonuçta son iki haftadır onu hiç görmedim. Daha yeni geldin ama ortadan kaybolup durdun."

Aenys, Reyla'nın yumuşak beyaz saçlarını öptü. "Bende seni özledim, sanırım seni biraz fazla boş bıraktım. Uzun zamandır seninle hiç ilgilenemedim, bu hatamı telafi etmenin bir yolunu bulacağım."

Reyla, Aenys'ın omuzlarını bırakıp kucağına oturdu ve başını göğsüne yasladı. "Aenys iyi ki benim yanımdasın. Sen olmadan ne yapardım bilmiyorum."

Aenys, Reyla'nın sırtını sıvazladı. "Buraya kadar dayanmamın sebebi sen ve çocuklarım. Sizin sayenizde bu aileyi bir arada tutuyorum, sizin için her şeyi yapmaya hazırım."

Reyla ve Aenys göz göze geldiler. "Merak etme aşkım, bir daha o günler asla gelmeyecek. Ailemiz her zaman birlik olucak, birlikte her şeyin üstesinden geleceğiz. Her geçen gün çocuklarımız büyüyor, onlara bakınca bizim çocukluğumuz aklıma geliyor. Onlarında bizim gibi mutlu olmasını istiyorum."

Aenys anlını Reyla'nın anlına dayadı. "Merak etme, küçüğümüz sorun çıkarmazsa hiçbir şey olmayacak."

Reyla güldü. "Biraz yaramaz olabilir ama özünde iyi bir çocuk. Belki biraz içine kapanık ve biraz da suskun biri olabilir ama yine de hala bizim çocuğumuz."

Aenys, Reyla'nın yanağını sıktı. "O zaman böyle kusurları olmayan bir çocuk daha yapalım."

Reyla güldü. "Ciddi değilsin değil mi?" Gülmeye devam etti.

Aenys hafif sırıttı ve sessiz kaldı. Reyla aniden gülmeyi kesti.

"Sen ciddisin..."

Aenys Reyla'nın dudağından öptü, bu ani öpücük karşısında Reyla şaşkın bir surat ifadesi takındı.

Ejder Soyu ( Yeniden Yapım ) जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें