Miray'ın adını duymak bana Balım'dan sakladığım sırları -ki artık onların ne kadarına vakıf olduğumdan da emin değildim- hatırlatarak midemin ekşimesine neden oldu.

ÇınHaz'ı Balım'dan saklamam yetmiyormuş gibi, şimdi de Miray'ın söylediklerini gizliyordum. Önce bunu Balım'la açık açık konuşmayı düşünmüştüm ancak nasıl bir tepki vereceğini kestiremediğimden bu düşünceden çabucak vazgeçmiştim. Balım'ın Çınar'a olan ilgisi şu an normal seyrediyordu ancak bu konuyu açarsam iyice hırs yapmasından ve Çınar'ın peşini bırakmamasından korkuyordum. Normalde Balım hiç böyle biri değildi ama Fanfirifon Çınar'ın dengesiz tavırları onun da ayarlarını bozmuştu anlaşılan.

Neyse ki Çınar'ın kendisini kıskanmaması nedeniyle feci halde hayalkırıklığına uğrayan Balım, şu meşhur üç aşamalı planının "gözden uzak" başlıklı ikinci aşamasına geçmişti. Bu aşama kapsamında, ortalıkta olmayarak mümkün olduğunca gizem yaratacak ve Çınar'ın kendisini merak etmesini sağlayacaktı. Bu nedenle de bugün o da sahile inmemişti ve bu da benim hayli işime geliyordu.

İyi, güzel, hoştu da maalesef stresten iyice bana sarmıştı.

"Berra sana diyorum, duymuyor musun?" diye bağırdı odanın karşısında değil de dev bir stadyumun öteki ucundaymış gibi.

"Duymamak mümkün mü ki?" diye mırıldandım.

"Ne diyorsun kendi kendine ya?" diye mızmızlandı. "Baksana şuna -telefon ekranını gözüme sokmuştu bu esnada- sence kimin bacağı olabilir?"

"Ne bileyim Balım ya," dedim ekranı iterken. "Birini bacağından nasıl tanıyabilirim Allah aşkına?"

Sadece bir tutam mantık ya, çok şey istemiyorum.

Balım ise ince ayarı yapılmadığından frekansları bir türlü tutmayan bir radyo gibi istasyondan istasyona atlayıp duruyordu.

"Bizimkilerden biri mi sence?"

"Sanmıyorum, yarınki final öncesi dinleneceğiz demişti bizimkiler, hatırladın mı?"

"Şu Miray'a da ayar oluyorum, var ya," dedi sevgili kuzenim beni tamamıyla duymazdan gelerek.

"Valla ben de hayranı sayılmam," diye katıldım ona ancak daha fazla yorum yapmaktan kaçınmak için hızlıca ekledim: "Ama onu da öyle kabul etmek lazım."

"Sence Çınar beni merak etmiş midir?"

Miray'ın söylediklerinden sonra bundan şüpheliydim ancak bir de Burak ve Balım'a bakışları vardı. O bakışlar, soğuma ve umursamazlığın tam tersiydi. Eski Berra olsa hemen bir teori üretiverirdi ama şimdi bu konularda kendime güvenim epey azalmıştı. Spowitz beynimin bir köşesinde uyuklamaktan başka bir şey yapmıyordu.

"Bilemedim Balım," dedim dalgınca. "Hayırlısı diyelim."

"Hayırlısı derken yani, bir umut var mı yok mu sence?"

"Kısmet."

"Sence niye kimse bir şey paylaşmıyor peki?"

"Bilemedim."

"Offf Berra ya," diye patladı birden. "Şu son bir günde iyice içigeçmiş kızkurularına döndün. Tam evde takılalım dedik bir gün, dünyanın en sıkıcı insanı olasın geldi."

"Ben de böyle bir insanım demek ki..." dedim bir iç çekerek. Onunla tartışacak kadar bile halim yoktu, buna pek yüzüm de yoktu doğrusu. "Beni de böyle kabul etmek lazım."

"Mert'le neler olduğunu anlatmıyorsun. Eray konusunda ağzını bıçak açmıyor. Çınar ile ilgili sorularıma cevap vermiyorsun. Tek söylediğin hayırlısı, kısmet. Erdin mi nedir anlamıyorum ki..."

Güzel RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin