2.2

623 66 69
                                    

Bağdaş kurduğum dizlerimin üzerine gerdiğim kollarım, hafiften yan yatırdığım başımla karşımda dizilmiş olan kadınlara bakıyordum. Ana Kraliçe'nin gönderdiği bu kadınlar.. gerçekten güzel kadınlardı. Yoongi'nin düşüncelerini bilmesem şu an burada böyle sakince oturamazdım.

Önümde isim ve soy bilgileri olan kâğıtlarda gözlerimi gezdirdikten sonra içlerinden üç tanesini ayırdım. Diğer üçünü bir kenara bıraktım. Pek önem vermeye gerek yoktu.

Ana Kraliçe ve benim aramda taşıyıcı görevi olan nedimeyi elimi kaldırıp parmaklarımı gel şeklinde sallayarak yanıma çağırdım. Sabırsız olan Ana Kraliçe'nin yanına gitmemi gerektiren bir durum yoktu. Tam da onun istediği gibi saraya daha çok katkı sağlayacak ailelerin kızlarını seçmiştim. Bunu başka bir kâğıda yazılı olarak da kısa bir şekilde açıklamıştım.

Ayağa kalkıp elimdeki kâğıtları rulo haline getirip bağladıktan sonra yanıma gelmiş olan kadına doğru uzatıp "Ana Kraliçe'ye ulaştır lütfen." demiştim. O beni onayladıktan sonra bakışlarımı tekrardan cariye adaylarında gezdirmiş, daha sonra arkamı dönüp çıkış kapısına doğru ilerlemiştim. Ne sıkıcı bir görevdi bu böyle?

Kendimi dışarı attığım gibi yüzümü güneşe dönüp gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. Midemin boşluğu her geçen saniye daha da çok hissedilir olmaya başlamıştı.

"Saera?"

Seslenişimle "Evet, Kraliçe'm?" diye anında karşılık veren Jungkook kılıklı kıza gülümseyerek baktım. İri gözleri aynı Jungkook'un gözleri gibiydi. Huy olarak da ona benzemişti. Fazla cana yakın ve saygılı bir kızdı. Fakat, ona bir türlü yalnız kaldığımızda rahat olması gerektiğini öğretemiyordum.

Uzanıp elinden tuttuktan sonra "Hadi beraber yemek yiyelim." demiş, hızlı hızlı yürümeye başlamıştım. O, hızlı gitmememiz gerektiğini söylese de pek aldırış ettiğim söylenemezdi. Bundan o da zevk alıyordu fakat saray kuralları işte..

Önceki günlerde fazlaca uğradığım çardağa vardığımızda durmuş, elini bırakmıştım. Çardağın hemen yanında olan göle doğru bakarken içerisinde gördüğüm balıklarla gülümsedim. Balık yemek istiyordum.

"Ben gidip sizin için yemek hazırlattırayım."

Arkamı dönüp Saera'yla göz göze geldiğimde "Benim için değil, bizim için. Ve de balık istediğimi de söyler misin?" demiş, samimi bir şekilde gülümsemiştim. Onun da yüzünde samimi bir gülümseme oluşurken başıyla onaylamış, ardından arkasını dönmüştü.

O giderek uzaklaşırken ben de göle geri dönmüş, kıvrıla kıvrıla yüzen balıkları izlemiştim. Elimi suya sokup yansımamın bulanıklaşmasına neden olduktan sonra dikleşip çardağa doğru ilerledim.

Desenli çarıklarımı çıkarıp yer masasının yanına gidip oturduktan sonra cıvıl cıvıl duran etrafı izledim. Bugün istemediğim bir şeyi yapmış olmama, hatta fazlaca sıkılmama rağmen içimde garip, güzel bir his vardı.

Geçen birkaç dakikanın ardından Jungkook'la beraber gelen Saera'yı fark edince gülümsedim. İkisi de buraya doğru ilerlerken yüzlerindeki gülümsemeyle bir şeyler konuşuyorlardı. Abi kardeş ne güzel anlaşıyorlardı.

Çardağa vardıklarında Jungkook'un verdiği baş selamına aynı şekilde karşılık vermiştim. Yoongi'yle beraber gitmişti. Dolayısıyla onu da bayağıdır görmüyordum. İyi görünüyordu..

"Geçmiş olsun Majesteleri, yokluğumuzda rahatsızlaşmışsınız? Şimdi nasılsınız?"

Samimi bir şekilde gülümsememi büyütüp "Daha iyiyim." demiştim. Gerçekten iyiydim fakat koştuğumdan mıdır bilmem midemde garip bir hareketlenme vardı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 04, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Veliaht Prens ᴹʸᴳWhere stories live. Discover now