1.6

618 87 60
                                    

Duyduklarıma anlam veremediğim için tepkisiz kalıyordum. Beni alıp Yangsan'a götüreceğinden mi bahsetmişti o? Neden? Ne vardı aklında?

Ayrıca.. kızım mı demişti o? Kızı olduğum yeni mi geliyordu aklına? Utanmıyor muydu bu kelimeyi kullanmaya? Bana attığı o tokadı hâlâ unutmuş bile değildim. Söylediği onca şeyi unutmamıştım..

"Kızınız?"

İfadesiz yüzüyle sorarken pür dikkat onları izliyordum. Yoongi'nin beni savunması gereken konular vardı. Zaten 'kızınız?' diye sorarken sesinde bariz belli alay eder bir ton vardı.

"Kızınıza soralım isterseniz? O istiyor mu bir bakalım. Öylece gelip, onu alıp götüreceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. O artık Joseon Kraliçesi."

"Onu alıp götüreceğimi söylerken kötü niyetle söylemiyorum. Her ne kadar izdivaç benden habersiz gerçekleşse de onu böyle götürmem doğru olmaz. Runa'yı halkıma duyurmak için götürmek istiyorum."

Yoongi'nin bakışlarının benden tarafı döndüğünü fark etmiştim fakat benim gözlerim babamın üzerindeydi. Onu anlamakta zorluk çekiyordum. Bir anda böyle davranması ne kadar normaldi ki?

"Siz.. Runa'nın babası mı oluyorsunuz yani?"

Ana Kraliçe'nin sorusu üzerine babam başıyla onaylamıştı onu. Ardından bakışları benden tarafı dönmüş, konuşmak adına dudaklarını aralamıştı: "Yıllar önce gizlemek zorunda kaldığım öz kızım." demişti.

Çattığım kaşlarımla yüzüne bakmaya devam ederken elimin altındaki bez parçasını sıkıyordum. Öz kızı demek.. öz kızı olduğumu hatırlıyor muydu?

"İzdivaç neden size danışılmadı acaba, bir fikriniz var mı?"

Sorduğum soru karşısında ifadesiz yüzüyle sessiz kalmıştı. Bilerek mi gizliyordu duygularını? Bunları burada konuşmak istemediğinden adım kadar emindim. Sonuçta bir Kraldı. Başka bir Kral ve Ana Kraliçe karşısında aşağılanmak onun için kötü olurdu değil mi? Ama sorun bakalım bu umurumda mı?

"Beni gerçekten duyurmak istemediğinizi biliyorum."

Bariz belli bir şekilde derin bir nefes almıştı. Giderek sinirleniyor musun yoksa babacığım? Ne yapsak? Ben gayet iyi hissediyorum şu an.

"Ne düşündüğünü biliyorum.."

"O halde açıklayın lütfen."

Gözleri gözlerimi delmek istiyormuşçasına hiç ayırmıyordu bakışlarını. Bakışlarından bile anlayabiliyordum samimiyetsizliğini. Bir baba öz kızına, hele ki yıllardır görmediği kızına böyle duygu barınmayan gözlerle bakamazdı.

Bakışları Yoongi'ye döndüğünde konuşmak adına dudaklarını aralamıştı: "İzninizle Runa'yla yalnız konuşmak isterim.."

"Buna gerek yok. Aramızda yabancı yok nihayetinde."

Bir kez daha bakışları beni bulduğunda kaşlarının hafiften çatıldığını fark etmiştim. Yavaştan başlıyordu gerçek yüzünü göstermeye. O alışıktı böyle ifadelere.

Başını aşağı yukarı sallarken değişen yüz ifadesi kaşlarımın daha da çatılmasına neden olmuştu. Anlatacak mıydı? Neydi bu yüz ifadesi? Aklımı karıştırmaya mı çalışıyordu? Eğer amacı buysa başarıyordu. Samimi miydi, değil miydi anlayamıyordum.

"Madem öyle istiyorsun.."

Meraklı gözlerle ona bakarken Yoongi'nin bakışlarımı üzerimde hissetmiştim fakat gözlerimi babamdan ayıramamıştım. Her şeyi anlatacak mıydı? Anneme ne olduğunu, yaşayıp yaşamadığını..?

Veliaht Prens ᴹʸᴳWhere stories live. Discover now