bu şiirin ayrılık şiiri olacağını bilir miydin?

100 7 0
                                    

turuncu kuş
yeşil kuş
pembe kuş
benden istediğin hiçbir şey
apartmanların üzerinde dolanan beyaz güvercin
hiç değilse kibrit çöpü
çekmecedeki dikiş iğnesi kadar bile olamadım
istediğin kadın olmaya çalışırken duvarlara geçirdim tırnaklarımı
lokomotif sıraları beklediğimi bilmiyorsun
ayda çıplak ayakla yürüdüğümü
kurt sürüsü gibi düşler taktığımı peşime
ve senin peşine düştüğümü

arsızca sardı pulların derimi
yaprak döktüm yaz ortasında
ayın on altısıydı çam devirdim, aç kaldım, yağmur içtim
zehirlendim kalbimdeki güvelerden
on altı ay hamile kaldım
beni çok kadın bulduğun için dallarımdan kiraz topladın
saklayıp sana attığım kırmızı zarfları
şiirimi çok kadın buldun
sözlerinin eli kolu var sanıyordun
her şeyi hüzünlü bir gölgeydi senin için
beni küçümsüyordun
hüzünlü bir kadın yapmak için uğraşıyordun
çünkü sen üzgün kadınları seviyordun
ve düştün o daldan
karnına bir otel odasında yirmi dikiş atmak zorunda kaldım

ben sana senin ne olduğunu söylemem
yalnızca bir sivrisinek gibi ısırdım şakaklarını
ne tamirci olabildim ne kuklacı
çarşaflar değiştirmekten parmaklarım ıslandı
adımı silmekten tüylerim karardı
artık sökmek istiyorum evin kapılarını ve başıma yıkmak
incitmek istiyorum zeytin ağaçlarını
senin kalbini kırmak
kırmak istiyorum ne kadar ölürsen o kadar iyi
ne kadar düşersen o kadar döndün içine
arkamda dantelleri çözen sendin
ışıkları yanıp sönen bir sunağın başında
kendimi izleyen vaşak bendim
kuyunun içine ittim seni
ölüm öpücüğünü ürküterek sırtından
sonsuza kadar benden nefret etmen için sana sebep verdim

aklımdan sakınmadın
madem kaçırmadın ellerini
hepsinin bedeli olmalıydı
tutmalıydın verdiğin bütün sözleri
hiç mürekkep bulamazken yazacak
bir köşedeydi gözlerin
dursaydı orada
seni de mahvetmeye almayacaktım kovuğuma
nehir yataklarını kuruttum uzanmak ve ölmek için
yaz bu kadar sıcaksa insan nerede huzur bulsun
ter bir kulağımdan damlayacak
içeriye
senin uçurduğun kelebek hiçbir zaman kanat çırpmamış
anlattığın her masal koğuşlardan sızmış
mazgalların soğuk tünellerinden
diline yanlışlıkla dolanmış okumadığın şiirler
insan ne diye var olur
sakın sorma bunu annene
aşk diye mi
aşk terk edilecek evlere benzer
evler en çok terk edilir en önce

gerçek aşk dedin
gerçek aşk istedin
gölgemi kazığa bağlayıp aleve verebilecek
aynaya bakmamı istemeyecek
tek kişi benim
bu yüzden yüzümdeki boyayı
parmaklarınla terk ettin
yavaş yavaş kanayarak
şeftali kabuklarıyla ovdun tenimi
benim ağlayarak kaçtığımı bilmiyordun
gözlerini kamaştıracak ışıltı değildim
çölde yıkanan deli kadınlara benziyordum
orakla babamı kovaladım ömrümce
yine de kör olmayı seçtin
ben ölmek istemiyordum
-aşk için ölmem deyişimi duymazdan geldin

bana her şeyini vermeni istedim
her şeyini verdin
her şeyini
üzerime ilikleyebileceğim her şeyi
kürek kemiklerimin ortasına diktim izini
yine de seni sevdim
seni sevdim
seni çok sevdim
zaten bu yüzden ölmeyelim dedim

bu hiçbir zaman duygusal bir şiir olmayacakWhere stories live. Discover now