ikinci tekil kişi yani sen

162 11 6
                                    

düşündüm ki
çok yorgunum artık şiirlerimi görülen geçmiş zaman hikayesinin
ikinci tekil kişisiyle yazmaktan

görülen geçmiş zaman:
söyledi, bekledi, öldü
aklım başımdan gitti sen geldin
yerine koydum kaçtın
seni düşünmek mekanların ötesiydi
okyanusların, cebelitarığın, afrikanın
aynı koltuğa oturmamız gibi bir şeydi
soğuğa alışmak uykuya dalmaktı
alışmadım, uykusuz nöbet tuttum otel odalarında
kandilin gölgesine saklandım
görülen geçmiş zaman ikimizi kandırdı
dilimdeki yaralara merhem diye ağzından çıkanları sürdü
ve ben ne desem yaptı inatla
aynadaki çirkin aksine bakıp dudaklarını boyadı
saçlarını kazıdı kör usturayla
saçlarını kazımak iyi bir adamdı
görülen geçmiş zaman onu kadın yaptı

hikayesi:
sabaha kadar anlatsa bitmezdi
seher vakti kar ince ince yağarken ölmeyi bekledi
ölmeyi beklerken aç bir hayvandı sanki
yabani, hasta, güneşi gözlüyor
güneşin hiç doğmadığı bir taşrada
ben onu yazayım diye çekimlenmeyi bekliyor
banyoda acılarını keselemeyi öğrendi
sıcak suyun buharı gibi kalırken aynada
buğulu gözlerini oymayı becerdi
dalgasız bir denizdi içi ağladı
taş koy dedim güvercinlerin uçmasın
taş koy göğsüne güvercin olup uçmasın
sen sektirince güzel oldu taşlar ve şeyler
bir şeylerin her şey olmasının ve hiçbir şeylerin hikayesi
sabaha kadar anlatsa bitmezdi

ikinci tekil kişi yani sen:
üzerime akan bir seldi gelen
seldin ve ben yangınlardayken geldin
kıpkırmızı bir kurşun askerdin senden başka renk görmedim
ben porselen bir bebektim bambaşka dudakları öperken
yüzün geldi gözüme bütün dudakları tükürdüm
belki sen de gelmeliydin gözüme
bir yağmur olup girmeliydin
kirpiklerim çok uzun perdedir seni saklardım
biri görse laf söz olur diye korkma
sıkı tutunduysan bana bir arpa boyu yol alır giderdik
ama ikincisin ve çok tekilsin
öyle tekilsin ki hiç kimsesizlikten
hele saçların, ellerin, hepsi tekil
gözlerin tekil benim üstümdeyken

görüyorsun ya ben birinci tekilim
ne hikayem var ne zamanım
camdan yapılma bir savunmasızlığım
derme çatma arsızlığım
üstelik dün gece buradan gitmek istedim
henüz vakit varken kaçmam,
buzlu bir tren istasyonuna gidip seni terk etmem lazım
Melih amca senden de özür dilerim
oğlunuzu sevmek benim için şerefti
gençlik fotoğraflarında en çok size benzerdi
oturma odanızın patlak ışığında en çok annesine
saçları ıslakken bir yaz gecesi olurdu
gözlerime bakarken ormanda ağaç gövdesi
gözlerimden uzağa bakarken cehennemde bulut
uzak akraba kızlarını dansa kaldırırken işgüzar
ona bakıyor muyum diye bana bakarken sahtekar
gülerken bir serap hiç görmemişim gibi
bayram sabahlarında şeker kağıdı
nefes alırken anadolu ağıdı
ben onu yazarken yalan olurdu

çok yorgunum artık şiirlerimi görülen geçmiş zamanın ikinci tekil kişisine yazmaktan
gel dediğimde gelmenden, giderken ardına dönüp bakmandan yorgunum
suyunun dalgasından dalgın
gizli saklı aşkından doygun
dünyanın durgunluğundan vurgunum


bu hiçbir zaman duygusal bir şiir olmayacakWhere stories live. Discover now