doğurmayaganlığın sembolü kadın
pek çok sanat eserinde rastlayabilirsiniz
ne meryem gibi suspus
ne havva gibi itaatkar
ne kucağında birleştirmiş ellerini
ne eğmiş başını ağlıyor
anne olmamanın, hiçbir kaburga kemiğinden yaratılmadığının kanıtı bu
bize bakarsanız, sayın üst düzey yetkililer
ne meryemi, ne havvayı göremezsiniz hiçbir zerremizde
hangi kitabınıza uydurdunuz süt dolu göğsü
hangi kanadı kırık kuşun sözünü
kimin posta güvercinlerini çaldınız uyluklarından
dudakları çatlak mı, hasarlı mı eli yüzü
erkek veya kadın değilse, şakağına kurşun mu sıkmalı
bir narı bin parçaya böldüğü elleriyle mi örtmeli namusu
namus nedir, ne değildir
arz ederseniz anlatalım
nedir? banane.
ne değildir? kime ne.
konuşacak çok adam var, biliyorum
bıyıklı düzenbazlar ve jilet takım elbiseler
içinde kimse olmasa dahi yalan söylerler
azgın bir boğanın öfkesini görmüş müydünüz hiç?
kirli tükürükler, kibirli göz, hınca hınç dolu ağız
seni boğacak iki koca el
ne için durup kırmızı elbise giymediniz?
ne için sürmediniz kokularınızı, rujlarınızı?
dökmediniz mi reçellerinizi bir dere yatağına?
ezmediniz mi beyaz ellerinizle?
bu üst düzey yetkililere bakıp gülmediniz mi?
gülmediyseniz ne yazık
öyle güzel dişleriniz var hâlbuki
eteğiniz mi eksik?
babanızın dizi dövülmemiş mi?
dağın arkasından mı geldiniz? türkülerden mi?
hemen bildiriniz mahkemeye, polise
belindeki silaha, elindeki kitaba anlatsın
günahlarınızı, haramlarınızı, boyunuzun yerden kaç karış yukarıda olduğunu, bağırıp bağırmadınızı
ama geri durun, nereden çıktı içimize çağlayan bu kızıl su
gözyaşı mı, alev mi, kin mi içimde biriken, söyleyemedikleriniz mi?
cancağızlarım üzülmeyiniz,
üst düzey yetkililere anlatınız derdinizi
gümüş bir bıçakla kesiniz kurdelenizi
geleneğinizi göreneğinizi ve göreceklerinizi
kız kardeşinizin oyuncak bebeklerini
olmadı ananıza babanıza anlatınız
öldüren âdetlerinizi, defin işlemlerini
sizi korumayan melekleri
ziyan yok cennet ayaklarınızın altında hazırdır
hiç dert etmeyin buradaki cehenneminizi
bir hazine idim bulunmak istedim diyen bilirkişinizi
sizin çığlıklarınıza nasıl sağır olduğunu
aslında nasıl büyük bir düşmanınız olduğunu
altın varaklı yalanlarını dert etmeyiniz
kovulduğunuz cennete geri dönmeyi bekleyiniz
belki kapısında yoktur ahlak polisleri
gümüş bir bıçakla kesiniz kurdelenizi
değersizleştiren değerlerinizi
sakın o bıçağı bir daha almayınız elinize
kötü sözler değer dilinize
bağlamayın dilinizi, beklemeyin hurafeleri
sayın üst düzey katiller
evlerin önünde beklemeyiniz
ne meryem oldum ne havva
ne yok olacağım, ne kovulacağım
ne boyun eğecek, ne de hiç edileceğim
ayak seslerinden bileceğim geldiğinizi
gördüğünüz gibi, ona göre yazacağım şiirlerimi
ne kadar yazarsam yazayım kusamam öfkemi.
