vakitsiz öldü bilin

86 5 2
                                    

kapanmayan ağız yaraları
tepemde istimlak etmiş kuzguncuk sürüsü var
bağrıma koşan kısraklar, zavallı kısraklar
kapanmıyor ağzımın yaraları
1946
vakit 1946 eder
ben daha doğmamıştım annem doğmamıştı
hürriyetimin çanları çalıyordu evimizin balkonundan
dudakların kara borsaya düşmüştü
1946 eder vakit
uykuya daracık tenha yollardan git
aşk yatıştırır ölümü
yarıştır benim göğsümle kendi göğsünü
nasıl ki teyzeler de ölebilir
nasıl ki anneler hiç doğurmayabilir
nasıl ki bana rahat döşek değil kadınlık
sen de yazdıklarımı modern şiir sanma
çünkü güpegündüz işçiler çok öldürüldü
böyle bağrında ortadoğunun
çok çocuk basıldı bağrına
canhıraş-çığlık-çiçek
akciğerden doğup çürümüş çiçek
dünyanın sonu aşksız kucaklanma gerektirir
beton bloklar gençliğime düştü bir bir
bir elmayı öperek de yiyebilirim

yaktığımız baharatlar cam turunç
ismin iki heceli
kartuşsuz ölüm manşetleri
üzerime düşen sinsi başkent burjuvazi
politika maden yatakları
ölü çocukların yatakları
rasyonalite yok torbam kefen
aç karnına isyan çıkardım
üç cümle yazmayı şiir sandım
siz de beni ne olur öldü sanın artık
adımı çizelgeye sıkıştırmayın
bana cenaze namazı kılmayın
günlüklerinizde bana yer ayırmayın banka hesabı açmayın
gümrükten geçirmeyin saçlarımı
eve fatura göndermeyin
beni dünyaya mecbur bırakmayın
beni ne olur öldü bilin artık
yakın zamanda öldü bilin
yüreğim çürüdü bedenim hep toprak
anarşinin sırası değil beni öldü bilin

vakit 1946
hülâsa birini sevdim
çiğneyip tükürmediğim medeniyet kalmadı
hepsi bakire karnımda yağmurcasına duruyor
yağar yağmurcasına
durup seni aldığım sokaklara
seni yürüdüğüm seni ezdiğim ağzımın kenarıyla
ve kapanmayan yaralarıyla
niye başkasını sevmek azabını çekemedim
ve zaten yoruldum
kundaktan ayrıldım ayrılalı yorgunum
ve zaten yoruldum otobüslerden şehirlerden istinat duvarlarından
bir de sen kalbimi nasıl
annemin cam sürahisi gibi nasıl
nasıl tuzla buz ettin
ama zamanım daha toy çok yassı
vakit 1946
seni sevmenin yarısı eder
zalim kara borsaya düşmüş kalanı

bu hiçbir zaman duygusal bir şiir olmayacakWhere stories live. Discover now