zalim diken/öfkeli çiçek

60 7 2
                                    

hiçbir şey bu kadar acıtmayacak
zaman kadar doğum gününde dilek tutmak kadar
geceleri dua eden bir kasımpatı kadar
karınca olup uçacağım
fil olup konacağım
çimen olup çürüyeceğim
çölünde ilkbahar seli dileneceğim

kamaramda kalbim var
mataramda acı hamur
annemden kalan bütün öğütler
sonsuz yalpalayışların hurması artık
beni değiştir sakallarımı boya
benim sakallarım yok sakallarımı boya
idam sehpamı derinin altına iğnele
yüzümü kara çıkarma
akşamları sana bir yelek ördüğüm
seni bir cenazeden kaldırıp omuzlarımda taşıdığım
yatağımı dikene çalan hayat
yüzümü kara çıkarma
senin için çıktım yola
mendilimi gecene bağlıyorum avul avul
yık duvarlarımı
yık kalbimin batıl çaputlarını

bakıyorum sağıma arsız bir felek
solumda virjin gibi kıyıya vuran genç kızlar
ve alnımda ortadoğu
saçaklı bir bulut kapısı
o kapıya vurmadık mı ne çıkar
kömür yataklarında kaybolan lastik çizmelerden.
daha korkaksın. hayat sen korkaksın
bizim sokağın köpeklerinden bile
biber gazlı taşeronlardan ve üç milyon açlıktan daha korkaksın
bana ankara mı vaat ediyorsun öyleyse ver
bana kumpaslar mı dikiyorsun dik ne çıkar
alnıma zalim sırtıma faşist mi yazacaksın
yaz ne çıkar
içimden bu hüzün bu kan çıkmadıkça
sabaha kadar

tarihi geçmiş alışkanlıklar deniyoruz yüzümüzde
yerden yüksek oynuyoruz ölümü isteyerek
ben hep yerden yüksek oluyorum
seni kıyametten sonra da hatırlamak istiyorum
sabahın kuşağından güz tufanına dek
seni balçıktan ve aşktan yaratmak istiyorum

çiçeklerini ver işkencemi avut
lütfen kalbimi koynunda uyut



18 ekim ankara

bu hiçbir zaman duygusal bir şiir olmayacakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin