Staj

24 1 0
                                    

Okulun son yılı olduğu için staj yeri bulmamız gerekiyormuş. Stajını tamamlamayanları sınıfta bırakacaklarını söylediler. Köyde böyle bir yer olmadığı için yakındaki köylere giderek staj yapacağım bir yer aramak için yola çıktım. Yakındaki başka bir köyde bir çok banka vardı, tek tek hepsiyle görüştüm. Son girdiğim banka da bir gişe görevlisi tüm bilgilerimi bir kağıda yazıp, müdürün odasına gitti. Bir süre bekledim, geri döndüğünde kabul edilmediğimi söyledi. Başka bir seçenek kalmamıştı, her yeri gezmiştim. Kimseyi tanımıyordum arayıp yardım isteyeceğim bir kişi bile yoktu. Tek başıma çok ciddiye alınmıyordum. Tüm umudumu girdiğim son bankada bırakarak yürümeye başladım. Durakta öylece oturuyordum, ne kadar süre düşünceler içinde boğulduğumu, kaç dolmuş kaçırdığımı bilmiyorum. Etrafıma baktım artık dolmuş geçmiyordu. Yürümeye başladım, kilometrelerce yürüdüm. Yol boyu beni kabul etmeyen tüm iş yerlerine küfrediyordum. Ayağıma takılan taşlara tekmeler atıyordum. Beni görüp şaşıran insanlara bağırıyordum. 

-Ne bakıyorsunuz hiç mi sinirli birini görmediniz aptal insanlar

Onları umursamadan küfretmeye devam ediyordum. 15 kilometreyi herkese bağırarak bitirdikten sonra evin kapısına gelmiştim. Artık ayaklarım titriyordu. O kadar yorulmuştum ki ayakkabılarımı çıkarırken kapı eşiğinde bayıldım. İki gün boyunca yürümekte zorlandım. Başıma güneş geçmişti ve yataktan kalkamıyordum.

Üç gün sonra bankadaki gişe görevlisi Can bey beni aradı. Staja kabul edildiğimi söyledi. Çok sinirlerim bozulmuştu. Kabul edilmediğimi söylediklerinde çok üzülmüştüm. Şimdi ise dalga geçer gibi kabul etmişlerdi. Yarım bir mutluluk yaşıyordum. Bunları  daha fazla düşünmeyi bırakıp, staj evraklarımı tekrar bankaya götürdüm. İmzaladılar ve okula teslim ettim. 

Can bey bankanın Şef'iymiş, benden sorumlu olacakmış. Okuldan benimle ilgili her şeyi öğrenmiş. Bunu duyduğumda endişelenmiştim, bana önyargılı davranmalarından korkuyordum. Bu stajı yapmaya mecburdum ve geçireceğim sürenin bana işkence olmasını istemiyordum.

Düşündüğüm gibi olmadı, aksine Can bey daha hassas davranmaya başladı. Bankadaki herkes çok iyi davranıyordu. Büyük bir aile gibiydik. Beni gerçekten tanımaya çalışıyorlardı. Evrak işlerim bittiğinde boş zamanımı şiir defterime sözler yazarak yada temizlik görevlisi Hatice abla ile kahve içerek geçiriyordum. Bankadaki görevlilerden biri defterimi gördü ve bakmak istedi. Yazdığım bir kaç şiiri okuyup bana baktı ve ilerde kitap çıkarmalısın, çok ünlü bir şair olacaksın dedi ve gitti. 

Güvenlik görevlisi kazım bey, dedemin bir akrabasıymış. Sohbet ederken akraba olduğumuzu fark ettik. Evrak işleri bittiğinde kahve molasını birlikte yapıyorduk. Bankanın giriş kapısının tam karşısında oturup birbirimize bir sayı söylüyoruz, kapıdan giren onuncu kişi seninle evlenecek diyorduk. Sıra bana geldiğinde hep yaşlı amcalar bankaya giriyordu. Benimle hep dalga geçiyordu yaşlılar alacak seni, takma dişlerini taşıyacaksın diyerek gülüyordu. Uydurduğumuz bu oyun bizi gerçekten çok güldürüyordu. Bankadaki herkesle çok iyi anlaşıyordum. 

Mezun olmama bir ay kalmışken babam okulu bırakmamı istedi. Mezun olsam da bir şey fark etmezmiş, benden bir şey olmazmış. Abinin yanına dön, eve bakarsın, yemek yaparsın dedi. Kadın olmanın tek özelliği bunlardı sanırım, yemek yapmak, evi temizlemek, bir erkek ne istiyorsa öyle olmak. Şikayet edememek, boyun eğmek, söz hakkına sahip olmamak. 

Bir ay kalmışken bunu asla yapmayacağımı söyledim. Boşa uğraşıyorsun, biz sana para veririz çalışıp ne yapacaksın dediler. Utanç içinde onları dinliyordum. Benim bir hayatımın olma ihtimali onları rahatsız mı ediyordu? Belki de  asi tavırlarım daha da artacak diye düşünüyorlardı. Söz sahibi değil söz dinleyen, her saçmalığa ayak uyduran biri olmamı bekliyorlardı.


Derine GelTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang