17:Yankı

44 1 0
                                    


Evde dedem, okulda arkadaşlarım artık sakin kalmakta zorlanıyorum. Okulda sevdiğim arkadaşlarım da benimle dalga geçmeye başladı. Bugün kendimi kaybettim, okulun bahçesinde bir arkadaşımın boğazına yapıştım. Öğretmenler beni çok zor tuttu.

-Kaç defa uyarmam gerekiyordu durmanız için, bir daha tekrar ederseniz elimden sizi kimse kurtaramaz. Yeter artık!

Bahçede derin bir sessizlik oluştu. Daha önce kimse kavga ettiğimi görmemişti. Onlardan daha güçlüydüm. Bu yüzden kimseye vurmuyordum. Adalet terazimi kırdılar, bundan sonra ne olacak bende bilmiyorum. Çünkü bu belki de son kavgam olmayacaktı. Evde gördüğüm psikolojik şiddet arkadaşlarıma yansıyordu. Kendime engel olamıyordum. Öğretmenler sürekli benimle uzun konuşmalar yapıyordu. Öfke kontrolün için yardım almalısın diyorlardı. Ben okuldan çıkarken arkamdan konuşmaya devam ediyorlardı. Keskin sirke küpüne zarar dediklerini duydum. Mutsuz olmayı ben seçmişim gibi konuşuyorlar. Beni anlayan öğretmenlerimin varlığı sayesinde biraz olsun iyi hissedebiliyordum. Öğretmenlerimden Şerife Hanım ve Mine Hanım beni görebilen, anlayabilen eşsiz insanlardı. Diğerlerinin aksine bana yumuşak yaklaşıp hareketlerimin gerçek sebebini öğrenmeye çalışıyorlardı. 

Tüm kavgalarımın içinde tek bir an için çok pişmanım, hiç suçu olmadığı halde vurduğum arkadaşım Ramazan Bilir için hala çok üzgünüm. Öfkemi kontrol edemediğim için beni affet. O okuldaki tek masum çocuktun sen...

Eve geldiğim de abim bahçede oturuyordu. Bana sürpriz yapmak için habersiz geldiğini  söyledi. Abim babaannemlerde yaşıyor, tartışmışlar, toplamış eşyalarını, elinde küçük bir valizle çıkıp gelmiş. Anneannem gelir gelmez beni abime şikayet etti.

-Çok toka alıyor bu her gün toka topluyorum yerlerden

Abim birden bana tokat attı.

-Neden üzüyorsun anneanneni?

 Dayımın eşi yanımdaydı ne o nede ben hiçbir şey anlamadık. Şaşırmış bir şekilde birbirimize baktık. Hem saçlarım dökülüyor diye kızıyorlar hem toka taktığım için suçlu oluyorum. Sessizce okula gittim.

Abim birkaç gün sonra bir kahvehane de iş buldu. Bazen okula gelip, bana bir şey söyleyen var mı diye beni kontrol ediyor. Seni üzecek olurlarsa beni ara, hemen geleceğim diyor. Arkadaşlarıma göz dağı veriyor. Okuldan bir kaç arkadaş edinmiş onlara da bana göz kulak olmalarını söylemiş. Okulda korumayla geziyor gibiyim, bu durum hiç hoşuma gitmiyor.

Yine okula gideceğim bir sabah bahçe merdivenlerinde ayakkabımın bağcıklarını bağlarken okuldan bir çocuk evin önünden geçip bana -günaydın dedi ve saniyeler sonra geri geldi, öylece duruyordu. Çocuk bana bakıyor ben çocuğa. Bir şey söylemesini bekliyorum o ise öylece suratıma bakıyordu.

+ne bakıyorsun gitsene

-seni bekliyorum

+beni beklemeni söyleyen oldu mu?

-köpekler var

+şimdi dayak yiyeceksin hem benden hem dedemden aptal gibi durma. Ben kendim gelirim. Köpekler yemez seni korkma.

Hiçbir cümlemi duymamış olan dedem gizlenerek beni takip etmeye başladı. Bahçede, yine ağaçların arkasında, görünmediğini sanıyor.

Bu sefer sabrım taştı ne olacaksa olsun, madem ki kabahatimi arıyor o zaman istediği olsun.

+Hey Yanıma otursana bir şey soracağım

-tabi sor

+telefonun bazı tuşları basmıyor, sen anlıyor musun bu işlerden?

-ben anlamam ama telefoncu bizim tanıdık sorarım istersen

+Dedem buraya geliyor, hemen sınıfa git yoksa dayak yersin. 

Arkadaşımı kullanmış olmak rahatsız etmiş olsa da beklediği şeyi görmesini istedim. Uykularını kaçıran o düşünceler artık bitsin. Kafasındaki insan olmak istiyorum.

Yanıma yaklaştı

+sen ne yapıyorsun bahçede?

-beden dersi var, sınıfı topluyorum buraya

+belli belli, sen okumazsın, senden adam olmaz, rezil

-dede bana ne yaptığımı söyle?

+İzmir'in dölü, seni İzmir garajına atıp geleceğim. Seni erkeklerle konuş diye mi okutuyoruz.

Yine aynı cümleyi kurdu. O an beynimin içinde büyük bir savaş başladı. Bu cümle dedemin sesiyle günlerce kulağımda yankılanmaya devam etti. 

Okulun telefonundan abimi aradım. Çabuk yanıma gel, hiç iyi değilim dedim ve kapattım.

Abim koşarak yanıma gelirken dedem önüne geçip abimi durdurdu. Yanına gitmeyeceksin dedi. Abimin dedemi dinlemeden yanıma gelmesini bekliyorum. 

-Abi, gelmeyecek misin?

Hani beni herkesten koruyacaktın, ararsam gelecektin, gelmedin...

Tüm olan biteni anlattım. Dedem, Abim ve ben eve doğru yürüyoruz. Dedem bana hakaret etmeye devam ediyordu. Birden bağırdım

-Lanet olsun senin gibi dedeye, senden nefret ediyorum. 

Hiç suçumun olmadığını bildiği halde abim karşıma geçip, dedem ile birlikte  benden hesap soruyordu. Bile bile onun tarafına geçmişti. İçim acıyordu, Abimin yanımda duramayışının ağırlığı, gerçekten zoruma gitmişti. Bahar, kötü bir şey yapmadı demesini beklemiştim. O ise düşmanla birlik olmuş gibiydi. Oysa biz kardeştik en iyi o bilmeliydi beni. En çok o korumalıydı tıpkı benim onu koruduğum gibi. Aramızda o güne kadar kopmaz sandığım bir bağ vardı. Benim için herkesten her şeyden daha değerliydi. Hep böyle olacak sandım, o hep canımın içi olacaktı, en sevdiğim erkek olacaktı. Kalbimde en güzel yeri ona vermiştim. En çok ona güvenmiştim, bu yaptığı ile darmadağın etti bizi.   Abim ailemden en sevdiğim kişiydi. Belki de şu hayatta sevdiğim tek insandı. O gün kimsenin benim yanımda olmadığını anlamıştım. Abim elleriyle o bağı koparıp atmıştı. Ben, abimi suçlu olduğunu bildiğim konularda bile hep korumuştum. Abim beni kurtarmak yerine üzerime toprak atıp karşımda ağlamıştı. Bu cehennemde kalacaktım ama yine de onunla yaşamayacaktım. 

-Bundan sonra seninle bana cenneti verseler oraya girmeyeceğim. Bana yakıştırdığınız çocuk saftiriğin teki. Bu bile onunla aramda bir şey olmadığını kanıtlarken bu yaptığını unutmayacağım. Artık Abim değilsin benden uzak dur. 

-Abin değilim demek, peki bahar öyle olsun.

Hala kendini haklı görüyordu ve artık umurumda değildi.

Birkaç gün sonra dedem öfkeden deliye dönmüş bir şekilde eve geldi. 

-Abin nerede?

-Arka bahçede oturuyor

-Söyle, çabuk buraya gelsin

Gidip abimi çağırdım,

- Dedem çok sinirli ne yaptın yine?

Dedem;

-Bugün kimlerle gezdin?

Abim;

-Kimseyle

 -Arkadaşımın torununla görmüşler seni utanmıyor musun böyle şeyler yapmaya. Beni rezil ettin el aleme. Yaşın başın kaç senin kız peşinde koşuyorsun?

-Ben kızlarla gezmedim dede yanlış anlamışlardır, yok öyle bir şey.

-Topla çabuk eşyalarını defol git buradan, sen adam olmayacaksın, seninle uğraşamam git babaannen baksın sana. Birlik olduğu adam ilk hatada ipini çekmişti. Kopan bağımızla vedalaşma vakti gelmişti. Abim eşyalarını topladı ve tekrar kendi cehennemine geri döndü. Bende kendi cehennemimde yalnız kaldım. Dedem günlerce aynı cümleleri yorulmadan söylemeye devam etti. -İzmir'in gavurları ne olacak, bunlardan hayır mı gelir. Tohumunuz bozuk sizin. Abim gitmişti ama olan bana oluyordu. Hakaretleri asla bitmiyordu. 

Derine GelWhere stories live. Discover now