8.Bölüm: Sürgün Yeri

58 1 0
                                    

11.yaş, henüz dünya üzerinde küçük birkaç adımdan ibaretim. Dünyanın büyüklüğünü kollarıma iki yana açarak ölçtüğümü sanıyorum. Bu benim için en büyük sevgi ölçüsü. Masallardaki prenseslerden daha çok Zeyna'nın mücadelesinden etkileniyorum. Bilmiyordum... Bu kadar çok savaşacağımı, bunca yarayı kendi kendime saracağımı bilmiyordum.

Peki ya babam biliyor mu? Annemin saçlarının neden avucunun içinde olduğunu? Abimin yüzündeki parmak izlerinin gerçek sebebini? Neden çığlık attığımı? Mutluluğun evimizin tam ortasında durması, hepimizi sarıp sarmalaması, birleştirmesi gerekiyordu. Mutluluk evimizde değilse nerede? Sınırsız yaramazlıklar yapacağım en güzel yaşlarımda, eli tetikte bir asker gibi yaşıyordum. Kaygılarım daha basit şeyler olmalıydı. Peluş ayımın dikişleri söküldüğü için ağlamalıydım. Abim bisikletten düştüğü için, futbol oynarken yüzüne top geldiği için ağlamalıydı. Evimiz küle dönmek üzereydi ama biz içinde yaşamaya hala devam ediyorduk. Annem yemek yaparken şarkı söylemeli, babam işten eve dönerken yüzünde kocaman bir gülümseme ile merdivenleri hızla çıkıp bize sıkıca sarılmalıydı. Bu düşüncelerim zil sesiyle sona erdi. Annem ve babam kavga ettiği için eve polisler geldi. Babamı alıp götürdüler.

Gittiler ama nereye? Polisler babamın en yakın arkadaşlarıydı ...

Sabah olduğunda eve geri döneceğini biliyorduk. Yatağımda sessizce nöbet tutuyordum, saatlerce zilin çalmasını bekledim. Yanımda babamın bana sarhoşken aldığı pembe ayı ile dua ediyoruz. Zil sesini duyduğum an, kapıyı annemden önce açmak için koridora koştum. Çünkü babam uyumadığımı görünce sakinleşecekti. Tüm o büyük kavgaların içinde beni bir anlığına gördüğünde neden geri adım attığını bilmiyorum. Öfkesi benim karşımda küçülüyordu. Annem arkamda duruyordu, kapıyı açar açmaz annemin üzerine kendimi attım. Bunu yaptığımı görünce babam oturma odasına gitti ve kapıyı kapattı. Anneme benim odamda uyumasını söyleyip babamın yanına gidip oturdum. Bir süre konuşmadı, sessizce yanında oturmaya devam ettim. Sanırım ne söylemesi gerektiğini bilmiyor, bir noktaya odaklanmış uzun uzun düşünüyordu.

-Neden yaptın bunu?

-O da beni polislere şikâyet etti görmedin mi?

-ama annemi dövdün, beni de korkuttun.

Babam birden ağlamaya başladı. Kendini kontrol edemediğini hissediyordum. Kendisi de bilmiyor gibiydi içindeki bu öfkenin gerçek sebebini.

Odama gidip 2 tane yastık aldım ve geri döndüm.

-hadi bugün baba kız sohbet ederek uyuyalım. Ben uyurken kalkıp gitmeyeceksin ama tamam mı?

-tamam

-söz ver

-söz

Bir elimle sıkıca tişörtünü tutuyordum sanki gücüm yetecekmiş gibi... Ellerim bir kıyameti durdurmaya yetemeyecek kadar küçükler. Biliyorum ama kendimce önlem alıyordum.

Babam sözünü tutacağını uyuyarak garantilemişti. İçimdeki korku babamın uykuya dalışıyla geçip gitmişti. Gözlerimden uyku akıyordu artık rahat bir şekilde ben de gözlerimi kapatabilirim. 

Annem ve babam tekrar aynı noktaya geldiler.

Babam, bizi kendi ailesinin evine götürdü artık kesin olarak boşanma kararı aldılar. Babaannemin evine geldikten bir kaç gün sonra dedem ve babaannem yaşadıklarımız yetmiyormuş gibi her yalnız kaldığımızda bana tuhaf şeyler anlatmaya başladılar. Beni karşılarına oturtup büyülerden, sihirden, hocalardan bahsediyorlardı. Babaannem, anneme büyü yaptırdığını, annemin yanına gidersem iyi olmayacağımı, annemin hasta olduğunu söylüyordu. Hiç bir söylediğine inanmıyordum. Beni kullanarak annemin canını yakmak istediklerini biliyordum. Söylediklerine şaşırmış gibi davranarak onları bir süre idare ettim. Beni kendi taraflarına çekebildiklerine inandılar. Ben onların elinde annemi vurabilecek bir silah gibiydim fakat bu oyunun bir parçası olacak, kandırılması kolay bir çocuk değildim. İnsanlar ailesinin yansımasıdır diyorlar bu cümleyi duyduğum andan beri tek bir şeyi düşünüyorum, halam da annesi gibi biri mi olacak. Bana her yaklaştıklarında tedirgin oluyorum. Bu zaman kadar her şey küçük anlaşmazlıklardan ibaret sanıyordum şimdi ise durum daha da çirkinleşmişti. Babaannemin anlattığı şeytani hikayelerden sonra bana verilen kuru ekmekten bile şüphelenir oldum. Duyduklarımı kimseye anlatamadım, babam bile inanmazdı onların bana böyle bir şey yapmış olacağına. Bayramlarda ziyarete geldiğimiz zamanlarda bile beni bir köşeye çekip annen evde bizim için bir şey söylüyor mu? anneannene gittiğinizde bizim hakkımızda konuşuyorlar mı diye sorguya çekiyordu. Ben tüm bunları anlattığımda bana kim inanacak diye düşündüğüm için sessiz kalıyordum. Sorduğu sorulara cevap vermiyordum çünkü iyi bir şey söylesem bile bunu tam tersine çevirecek ve sorun çıkaracaktı.

Derine GelWhere stories live. Discover now