Siyah Deri Ceketli Çocuk

42 1 0
                                    

Bugün okula, İstanbul'dan bir çocuk gelmiş. Herkes aynı cümleyi kuruyordu. - Koskoca İstanbul'dan kalkıp gelecek başka yer mi yoktu? Bu köyün tercih edilecek bir yer olmadığını hepimiz biliyorduk. Henüz onu görmedim, aynı sınıfta olacakmışız. Ders zili çaldı ve herkes sınıfa geçti. On dakika sonra sınıfa siyah deri ceketli bir çocuk girdi. Donuk bir yüz ifadesi ile hepimizi süzdü ve boş bir sıraya geçip oturdu. Duvarlarını çok sağlam örmüştü, sesimiz ona asla ulaşmıyordu. Nefret dolu bakışları, hiç gülmeyen yüzü ile günlerce tek başına, kalesinde, kendini koruduğunu düşünerek yaşamaya devam etti. Bir sürgün daha tanımıştım. Ona baktığımda derinlerde büyük bir yarası olduğunu anlayabiliyordum. İnsan kendisine benzeyeni çabuk tanıyormuş. Onun yaraları hala kanıyordu, ben de aynı savaştan çıktım üzülme demek istedim. Fakat kaleyi iyi koruyordu ve yaklaşmak mümkün değildi.

Sardığını ve gizlediğini sandığı her yarasını kalbimde, çok derinden hissediyordum. Ona yaralarını nasıl saracağını öğretmek istercesine yaklaştım. Gün geçtikçe benimle sohbet etmeye başladı. Duvarlarının arasında bana bir kapı açıp, beni de güvenli alanına aldığı için mutluydum.

O ilk kelimelerini söyleyen bir bebek gibiydi gözümde, ilk adımları da bana doğru olmuştu. Sadece benimle ve Muhammed Ali ile sohbet ediyor, sadece bizimle gülüyordu. Bizi kalesine misafir etmişti. Bunu görmek beni mutlu ediyordu. Zaman geçtikçe hissettiğim acının doğruluğunu kanıtlarcasına bana her şeyi anlatmaya başladı. Bu cehennem gibi köyün içinde, kendim gibi birini tanımak bana iyi geliyordu. 

Fakat aramızda bir fark vardı, bu çocuk sanki iyileşmek istemiyor gibi ara sıra yine sert duvarının arkasına kaçıyordu. Saklambaç oynarcasına sürekli onu arıyordum. Kendimde iyileştiremediğim yaraları onu arayarak kapatmaya çalıştığımın farkında bile değildim. O iyileşecekti ve benim yaralarım hafifleyecekti. Kimse benim için bunu yapmamıştı bu yüzden onu görmezden gelemedim. Belki bir kişinin varlığını hissetmiş olsaydı bu kadar acımayacaklardı. Bir zamanlar Doktor Birol'un bana yardım eli uzattığı gibi, ben de Siyah çocuğa elimi uzatmak istedim. O da kendini yalnız hissetmesin istedim. Biliyorum, bu çukurdan çıkmak, güneşi görmek kolay değil. Sarmaya çalıştığım yara gerçekten onun mu benim mi bilmiyorum. Sadece deniyordum... 

Bizi görmüyorlar, duymuyorlar diye yok olmuyoruz. Biz buradayız, her şeye ve her yaptığınız hataya rağmen varız. Bizden çaldığınız çocukluğumuz geleceğimizden çok fazla şeyi noksan bırakıyor. Daha iyi insanlar olma şansımızı, daha mutlu olmayı, bir şeyleri başarabilme gayretimizi elimizden alıyorsunuz...

Mutlu çocuklar yetiştirmek sizin elinizde

Sevmek ücretsiz Sevginizi gösterin

Belki sizin de öğreneceğiniz şeyler vardır

Sürekli öğretmenlik peşinde koşmayın

Çizgiler çekmeyin, sınırlar koymayın

Hayallerini kabullenin ve destekleyin

Bırakın istedikleri insan olsunlar

Kendileri olsunlar, başarısız olsalar da sevin

Yanında olduğunuzu hissettirin

Size benzemek zorunda değiller

Yanlış yaptığınızı düşündüğünüz de özür dilemesini bilin

Telafisi olmayan bir şeye sebep olmayın

Ve lütfen umutlarını öldürmeyin...                        (Siyah çocuğun zehrine)


Derine GelWhere stories live. Discover now