DOĞU KARTALI| 39

2.4K 143 6
                                    


Lp- Lost On You
Keyifli okumalar

O gün en zor şeydi onu o küçük odada bırakıp gitmek. O ki suçlu bulmamışlardı neden daha güzel bir odada ağırlamıyorlardı? Neden bir suçlu gibiydi? Yoksa benim bilmediğim bir şey mi vardı bilmiyorum. Bildiğin tek bir şey vardı o da artık bir memleketimiz yoktu. Cihan tüm detayları veremese de ne kadar süreli olduğu belirsiz bir süreyle yurt dışına gidecektik. Bundan ne babamın ne de Cihat amcanın haberi vardı ve öğrendiklerinde ne tepki vereceklerini az çok tahmin edebiliyordum. Bu gurbet yolculuğu tabi ki Cihan'ın yararı içindi. Görevi çok zordu ve sonucunda eğer başarılı olabilirse bu şekilde ülkeyi terk edeceğini elbette biliyordu ve bunu kabul etmişti. Cihan vatanına sevdalı bir adamdı.

Bugün Şanlıurfa'ya geri dönmüştük Ankara yolculuğuna çıkarken yanımıza hiçbir şey almadığımız için. Bütün eşyalarımı valize koyup kapının önüne bıraktım. Uçuşa daha 2 saat vardı. Herkesin kendi derdinde olduğunun bilincinde odamdan çıkıp otelin asansörüne bindim. Telefonuma düşen bildirimle hızlıca otelden çıktım. Çağırdığım taksi kapıda beni bekliyordu. Adresi verip arkama yaslandım.

Ücreti ödeyip indim ve adımlarımın götüreceği yere gittim. Geldiğim yer Sarp'ın mezarıydı. Bir daha ne zaman gelebilirdim bilmiyordum ve son kez buraya uğramalıydım.

Mezarın yanında yere oturdum. Elim toprağına gitmiyordu. Öyle çok da yakın sayılmazdık Sarp'la. Mesela Selim gibi değildi. Çok ağırbaşlı, soru sorulmadıkça konuşmayan tiplerdendi Sarp. Şimdiyse bu toprağın altındaydı. Hala her şey bir hayal gibi geliyordu.

"Ben geldim Sarp... abi."

Annem hep ölülerin bizi görebildiğini söylerdi. Hele de mezarlarının yanındaysak. Dualarımı okudum önce. Konuşmaktan mı kaçınıyordum?

Bir süre bomboş baktım henüz mezar taşı olmayan mezara. Sarp'a o kadar çok minnettardım ki aslında. Benim için kendini siper etmişti Cihan. Namlunun ucundaydı. Sıkı kollarından önüne geçmem imkansızdı. Benim Cihan'ımı Sarp kurtarmıştı. Neden böyle bir şey yapmıştı? Hayatından dostu için vazgeçmişti. O gerçek bir dosttu.

"Nasıl söze başlayacağımı bilmiyorum. Yolda bir şeyler tasarlamıştım halbuki. Ama karşına gelince işler hiç de öyle olmuyormuş."

Derin bir nefes aldım. "Teşekkür ederim Sarp. Sana o kadar minnettarım ki bunu kelimelerle nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum. Sen gerçek bir dostsun. Gerçek bir abisin. İyi ki tanımışım seni."

Gözlerim dolu dolu olmuştu. Bir damla akarken dilimin bağı çözülmüştü çoktan. "Ama özür dilerim. Sen ne kadar istesen de ben hayır demeliydim belki de. İkimizin de tek istediği operasyonun bitmesiydi. Ama ne ben eğitimli bir askerdim ne de karşımızdaki insanlar aptaldı. Bilemezdik Sarp. Hiçbirimiz bilemezdik."

Ellerim çekingen bir şekilde kondu toprağına. Sanki hala sıcaktı. Artık hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. "Onu çok seviyorum Sarp. O kadar çok seviyorum ki ve onu tekrardan bana bağışladığın için sana o kadar minnettarım ki. Sen sadece Cihan'ın değil, benim ve daha doğmamış bebeğimizin bile hayatını kurtardın. Sahi... biliyordun değil mi? Amca oluyorsun Sarp."

Hıçkırıklarım artarken omuzlarıma güven verici eller sarıldı. Dönüp bakmama gerek bile yoktu kimin geldiğine bakmak için. Cihan'ın boynuna gömdüm başımı. "Neden böyle oldu?"

Bir eli belime diğeri de saçlarıma sarıldı. Ne kadar süre sonra bilmiyorum ağlamalarım iç çekişlere döndüğü vakit başımı kaldırıp güzel yüzüne baktım. Bakışları mezarın başındaki tahtadaydı. Sakinleştiğini fark eden Cihan bakışlarını odaklandığı yerden ayırmadan başımın üzerini öptü. "Biraz izin verebilir misin güzelim?"

DOĞU KARTALIWhere stories live. Discover now