DOĞU KARTALI| 19

12.2K 396 121
                                    




Billie Eilish- Happier Than Ever

Sınır 60 oy 120 yorum

Keyifli okumalar


Bu dizlerimin üzerine ilk düşüşüm değildi ama ilk defa fiziksel bir acıdan dolayıydı. Acı sanki tek bir yerde değildi de bütün vücudumdaydı. Yere düşmüştüm ama bilincim hala benimleydi. Cihan'ın haberi olur muydu? Nasıl kurtulacaktım buradan?

Elim kolum hareket etmiyordu sanki. Ya da benden ayrıydılar. Ama hayır bunun doğru olmadığının da bilincindeyim. Böyle bir şey yaşanmadı. Ama ellerim ıpıslak. Kendi kanımla hem de. Karnımla kasığım arasında bir yerde deli gibi kan akıyor. Birine ulaşmalıyım. Hayır, ona ulaşmalıyım.

Zorla ellerimden birini kesiğin üzerinden çektim. Diğeri hala sertçe oraya baskı uyguluyordu. Yere düşmemle üzerime devrilen kol çantama uzandım. Tek elimle tutacağından tutup göz hizama kadar kaldırdım. Tek elimle fermuarı açmam imkansızdı. Çantanın bir ucunu dişlerimin arasına sıkıştırıp elimle fermuarını açtım. Gözlerim karıncalanmaya başlamıştı. Bu normal miydi?

Dişlerim hala çantayı sıkı sıkı tutarken içinden telefonumu aldım. Çantayı bırakırken kanlı elim telefonun tuş kilidini açamamıştı. Telefonu göğsümün üzerine bırakıp elimi bembeyaz olan kabanıma sildim. Telefonu koyduğum yerden alıp tekrar denedim. Kuruyan kanlar zaten kuruduğu için telefonun kilidi açılmıştı. Kendi kanıma bulanmış elim ekran üzerinde izler bırakırken arama kısmına girdim. En üste sabitlenmiş haldeydi. Adının üzerine tıklayıp onu aradım. Başkası yardım edemezdi ki.

Telefonu kulağıma dayayıp yıllardır duyduğum mekanik kadın sesini dinledim. 'Aradığınız numaraya şu anda-"

Telefon parmaklarımın arasından kayıp mermer yüzeye düşerken artık bu soğuk tuvalet köşesinde öleceğime emindim. Tek umudum oydu. Her zaman oydu. Başka kimden yardım alabilirdim ki?

Sıcak gözyaşlarım tenimde şeffaf izler bırakırken bütün ümidim tükenmişti bile. Ama tam da o anda, ben çaresizce ağlarken tuvaletinin kapısı ritmik sesle tıklatıldı. Hemen ardından da tanıdık bir ses doldurdu kulaklarımı. "Akşın? Orada mısın?"

Umudun ışığı tekrar yanmıştı. Ağzımı açtım ama sesim çıkmıyordu. Dışarıdaki bedene burada zor durumda olduğumu belli etmeliydim. Beni buradan kurtarmalıydı. Yerden kalkamayacağım belliydi. Dudaklarımı bir daha araladım. Hadi kızım bunu yapabilirsin. Ama yapamadım. Gözyaşlarım daha da hız kazanmıştı. Burada olmadığıma kanaat getirirse içeri girmez, kapının önünden de giderdi. Ne yapardım o zaman?

Hızla telefona uzanmaya çalıştım ama kesiğin daha da açıldığını hissederek inledim ve geri çekildim. Bu sırada dışarıdan tekrar aynı ses yükseldi. "Akşın, içeride misin?"

Gideceğini hissettiğim an panikle ayağımı kaldırıp yere vurdum. Kalın topuklu ayakkabılarım mermer üzerinde fazla olmasa da ses çıkarmıştı. Aynı hareketi tekrar ve tekrar yaptım. Kesik öncekinden kat be kat daha fazla acıyordu ama kapıdaki adamın beni bulmasından daha öncelikli bir şey yoktu.

Aynı hareketi tekrarlamaya devam ederken Murat tekrar sordu. "Akşın? İyi misin? İçeri giriyorum."

Heyecanla topuğumu vurmaya devam ettim. Gir, lütfen gir. Kapının gıcırtısı kulağıma dolarken mutlulukla gözlerimi yumdum. Bakışlarının ağırlığını bedenimde hissederken mermer zeminde hızlı adım sesleri yankılandı boş lavaboda. "Akşın!"

Murat iri bedenini yerdeki bedenimin yanına bırakırken soğuk zemindeki başımı kaldırdı. "Sen? Ne oldu? Kahretsin. Akşın iyi misin?"

DOĞU KARTALIWhere stories live. Discover now