Cem Adrian ve Mark Eliyahu- Kül
Keyifli okumalar'Uyan,'
'Uyan, güzel kızım,'
'Uyan,'
Ritmik sesler duyuyorum. Kulağımdaki fısıltı anneme ait. Bunu seçebiliyorum ama ritmik seslerin nereye ait olduğundan emin değilim. Göz kapaklarım bana inat içerisinde açılmamakta ısrarcı. Parmaklarımı oynatmaya çalıştım. Üzerimde öylesi bir ağırlık var ki sanki kaburgalarım kırılmış gibi hissediyorum. Bunun başka bir açıklaması olamaz.
"Akşın Hanım, beni duyuyor musunuz?"
"Akşın Hanım, eğer duyuyorsanız parmağınızı oynatır mısınız?"
Dediğini yaptım ve parmağımı oynattım. Ama neden vücudumun diğer parçalarını hareket ettiremediğimi bilmiyorum. Ve başımdaki kadının kim olduğunu da.
"Doktoru çağırın! Acil!"
Açılıp kapanan kapının sesine eşlik eden aceleci ayak sesleri geldi kulağıma. "Beyefendi durun lütfen içeri giremezsiniz."
Kimle konuşuyordu? "Onu görmem lazım. Lütfen. İyi mi? Uyandı mı?"
Cihan? O muydu? "Cihan..."
Gözlerimi araladım. Etraf o kadar aydınlıktı ki gözlerimi geri kapatmak durumunda kalmıştım. Bu kadar aydınlık da neyin nesiydi? "Akşın! Onu görmem lazım diyorum size!"
Cihan, Cihan buradaydı. Yanılsama değildi. Onu görmem lazımdı. Zorla gözlerimi açtım. Şimdi bir önceki seferime göre daha iyi durumdaydım. Bakışlarımı tavandan çekip etrafıma çevirdim. Yan tarafımda artık hastalığım sebebiyle haşır neşir olduğum o aletten vardı. Ve ritmik seslerin kaynağı da bu şekilde belli olmuştu. Hastanedeydim.
Bakışlarım içeri zorla girmeye çalışan Cihan'a kaydı. Kollarından onu dışarıya çekmeye çalışanlar ise Koray ve Selim'den başkası değildi. Önündeki hemşire de içeri girmesine engel oluyordu.
Doğrulmaya çalışırken mavilerim günler sonra yeşilleriyle buluştu. Çırpınmadık bıraktı. Dudakları açılıp kapandı ama özlediğim sesini duyamamıştım. "Cihan..."
"Akşın!"
Benim cılız sesime onun güçlü sesi öyle güzel gelmişti ki hiçbir şeyin sandı olmadığından emin olmuştum. Sanki ona seslenmem bardağı taşıran son damla olmuş gibi üzerindeki elleri itip öne atıldı. Koşar adımlarla yatağımın yanına gelip diz çöktü. Koca elleri saçlarıma konmuştu. Dizlerinin üzerinde dik bir konum alıp sıcacık dudaklarına buz gibi olmuş tenime bastırdı. "Çok şükür. Çok şükür. Buradasın. Yaşıyorsun."
YOU ARE READING
DOĞU KARTALI
General FictionTÖRE KİTABI DEĞİLDİR TAMAMLANDI "Cihan," dedi en nazlı sesiyle, her zamanki gibi. Bakışları bir şey isterken olduğu gibi kısılmış mavi mavi bakmaya başlamıştı. Sanki onun küçücük ağzından çıkan her sözün benim için birer emir olduğunu bilmez gibi. ...