DOĞU KARTALI| 34

3.2K 240 27
                                    

Herkese yeniden merhaba. Buraya dönmek güzel ama bir yandan da hüzünlü. Planladığımdan çok geç geldi bu bölüm farkındayım fakat ülkemizin içinde bulunduğu deprem felaketi herkes gibi beni de çok üzdü. Açıklanandan çok daha fazlasının olduğuna emin olduğum her vatandaşımız için allahtan rahmet diliyorum. Acımız ve kaybımız çok büyük tekrar tekrar deşilecek bir yara değil tabi ki bu. Ama bir şekilde hayata tutunmak zorundayız. Hepimizin başı sağ olsun. Umuyorum ki bu felaketinde altından kalkacağız.

Acınız acımız. Deprem bölgesinde olduğunu bildiğim bir okuyucum var. Bu paragrafta konuşabiliriz yazmak istediğiniz bir şey olursa.

Mor ve Ötesi - Bir Derdim Var
Keyifli okumalar

Üstümde öylesi bir ağırlık vardı ki fiziki olarak bir şeyin olmadığına emin olsam da göz kapaklarım açılmayı reddediyor ve bedenim sanki beni haksız çıkarmak için hareket edemiyordu. Ya da kollarım ve bacaklarım o kadar sıkı bağlanmıştı ki artık kan gitmiyordu ve büyük bir his kaybı başlamıştı. Algılamaya başlamamla beraber gözlerimi açtım ama etraf kapkaranlıktı çünkü başıma siyah bir örtü geçirmişlerdi. Kendimi telkin etmeye çalışsam da bana doğru gelmekte olan adım sesleri iyiye işaret değildi.

Tam önümde durup başımdaki örtüye uzanıp tek hamlede başımdan çekip aldı. Etrafın bir anda aydınlanmasıyla gözlerimi sıkıca yumdum. Başım dönmeye başlamıştı. Çok aydınlık bir yerdeydim. "Günaydın güzelim."

Tabi ki Şerwan'dı. Yüzümü buruşturarak gözlerimi açtım. Tam karşımda beyaz bir sandalyeye oturmuştu. İstemsizce gözlerimi tüm odada gezdirdim. Oda bembeyazdı. Çok az eşya vardı ve onlarda beyazdı. Odada renkli tek bir şey yoktu. Üzerimdeki kıyafet de dahil olmak üzere beyazdı. Ve tam tahmin ettiğim gibi bağlıydım. Hem de yatağa bağlanmıştım. "Yeni odanı beğenmişsiniz umarım güzelim. Senin için bembeyaz."

Amaçlarını anlayabiliyordum. Beni burada delirtmeye çalışacaklardı Cihan ise dışarıda muhtemelen şu ana kadar delirmişti bile. Ah Cihan'ım canım sevgilim.

Bakışlarımı Şerwan'a çevirdim. "Ne istiyorsun benden Şerwan?"

Omuz silkti. "Sadece seni görmeye geldim Akşın. Yoksa neden burada olduğunu biliyorsundur."

Bakışları bile değişmişti. Ya da baştan beri böyleydi ama ben fark edememiştim. Ne kadar salakmışım. Esas hain yanımdayken Cihan'ı suçlamıştım. Gözlerimin önündeki perde şimdi kalkıyordu ama o kadar geçti ki artık her şey için. "Cihan beni bulacak biliyorsun değil mi?"

İnanarak söylemiştim ama Şerwan dalga geçermiş gibi güldü. "Akşın, Cihan'ın bizi bulması için uğraşacağız emin ol. Bakalım Cihan komutan güzel karısını içler acısı bir halde bulunca ne yapacak?"

"Alçaksınız."

Şerwan yerinden öyle bir hızda kalktı ve yanıma geldi ki neye uğradığımı şaşırdım. Uzun saçlarımı hiç acımadan çekerken gözü öylesine dönmüştü ki dibimde olduğu halde sanki mümkünü varmış gibi bedenimi daha çok kendisine çekti. "Esas alçak olan senin o kocan olacak hain. Aramıza girip bizden biriymiş gibi davranıp hiçbir şey olmadan gideceğini mi düşünüyordu. İşlerimize çomak sokup hem de. Seni mahvederim Akşın. Buradakilerin huyuna gitsen iyi edersin yoksa gün sonunda seni öyle bir hale getiririm ki ölmek için bana yalvarırsın."

Odaya girdiği andan beri ilk defa korkmaya başlamıştım ve gözlerimden bu korkuyu okudu. Saçlarımı savurarak bırakıp benden uzaklaşırken gözleri hala üzerimdeydi. "Birazdan odana yemekle ilaçlarını göndereceğim. Hepsini bitirdiğine emin ol."

DOĞU KARTALIWhere stories live. Discover now