17

224 11 4
                                    

Kırmızı toog'un camı sonuna kadar açıktı siyah saçları rüzgarla uçuşuyordu manzaraların güzelliğinin keyfini çıkarırken radyoda intizar çalıyordu. Harikulade bir gündü, keşke sonsuza kadar böyle devam etseydi. Balkanların muhteşem manzaralarını daha çok izlemek istesede sonunda Avrupa geçidine ulaşmıştı. Buradan en son geçtiğinde ortalığı birbirine katmış ölümle burun buruna gelmişti. Gerekli evrakları torpidodan çıkarıp görevli geçidine yanaştı. Kumral ortayaşlı görevli asker selamına durdu:

-Korkma bu kadar zangır zangır titiriyorsun.

Görevli daha çok gerilmişti en son olan şeyler hala aklındaydı zira. Kağıtları alıp uzaklaşan görevliye diktörgen güneş gözlüklerinin altından göz devirdi. Bir zamanlar hükmettiği topraklar evraksız geçişine izin vermiyorlardı hemde korkma devam ediyorlardı, hoş çok yakında korkuları gerçek olucaktı:

-Evraklarınız ülkem devam edebilirsiniz.

Kağıtları yeniden torpidaya koydu, sarı ışıklarla aydılatılan uzun tünele giriş yaptı. Bu soğuk tünel Rusyayı hatırlattı nedensizce o aptal babasının iç karartıcı mimarisini andırıyordu bir ara bu tünelin yenilenmesi için başvuru yapabilirdi ve tabi çok sevgili aşkı Rusyayla arası açılmıştı birazcık. Bu kadar temkinli olacağını tahmin etmemişti doğrusu, sadece  halisinasyon olarak mı düşünüyordu yoksa kendisinden her zaman böyle bir şey beklediği için mi bu
kadar temkinliydi tanrı bilir. Kendisine bir kaç küçük adım atsada karşılık gelmemişti. Yoplantılarda, kongre merkezinde hemen hemen nerede görse birşey uydurup kaçıyordu oradan Rusya ve bu durum iki haftadır böyleydi. Canı çok sıkılmıştı bu duruma ama yinede planlarını devam ettirmeliydi hızlı bir şekilde çok vakti yoktu zira. Düşüncelerinden kopup yukarıda asılı olan tabelelara baktı ortadaki üç büyük tabela Almanya Fransa İngiltereye doğru yol ayrımı gösteriyordu bu yol ayrımlarında diğer avrupa ülkelerinin yol ayrımlarıda vardı. Sola kırıp Almanya üzerinde yol almaya başladı heyecandan bacaklarının arası kaşınmıştı öyle bir şey yapıcak tı ki domino taşlarının en büyüğü devrilecekti. Son gaz Almanyaya giriş yaptı heyecandan elleri terlemişti. Berlinin sokaklarında dolanırken onu gören Türkler selam verip iyi olup olmadığını soruyorlardı hepsine yalandan gülümseyip iyi olduğunu söylüyordu:

-İğrenç hain korkaklar.

Tiksinti bakışlarını zar zor gizliyordu sonunda Almanyanın sarayı görüş açısına girdiğinde yeniden keyiflendi. Sarayın büyük işlemeli demir kapıları yavaşça açıldı büyük bahçenin girişine doğru sürdü arabayı ortada bırakıp yanına gelen valeye teslim etti:

-Merhaba ülkem.

-Gittikçe Türkçen iyileşiyor berlin.

Berlin alımlı bir genç hanımdı nüfusunda çok fazla Türk olduğu için Türkçesi iyiydi haliyle aksan üstüne çalışıyordu sadece:

-Teşekkürler ülkem babam sizi odasında bekliyor.

Berlin Türkiyenin güneş gözlüğünü çıkarıp kafasına takmasıyla nefesi kesildi gözlerini ne kadar çok görsede sadece BM ve Türkiyede olan özellik insanı büyülüyordu. Dalgalı açık siyah saçları parıl parıl parlıyordu sanki savaştan yeni çıkmamış gibiydi. Plazzo pantolonu üstüne cuk oturmuştu geniş pantolon bile dolgun kalçalarını gizleyemiyordu üstünde ise saten krem rengi bir gömlek vardı tanrının bir lütfuydu adeta. Kendisi ise sıradan kemer burunlu sarışın biriydi saçları daima sıkı sıkıya toplu üstünde her zaman resmi suiti olurdu :

-Bizimkiler sana çok sorun çıkarıyor mu?

-Şey hayır efendim.

Türkiye sarayın salonun da aniden durdu :

Countryhuman World War 3Where stories live. Discover now