0.6

268 17 6
                                    

Avrupa ülkeleri acil toplantı çağırısıyla yeniden toplanmışlardı:

-Hepinizin acil toplantılardan bıktığınızın farkındayız fakat olağanüstü durumlarla karşı karşıyız.

Amerika tek tek ülkelere gözlerini gezdirirken Fransa'nın boş koltuğuyla kardeşine döndü:

-Fransa nerede?

İngiltere kendisine tek kaşı kalkık soru soran kardeşine alayla baktı:

-Hasta olduğunu söyledi.

Kendinden emin ve sinir bozucu şekilde sandalyesine yaslandı:

-Eminim öyledir 'kardeşim' eminim öyledir.

Birbirlerine meydan okuyarak bakarken içeri dalan Ankarayla hepsi kapıya döndü:

-Geç kaldığım için özürdilerim ilgilenmem gereken bir sorun çıktı son anda.

Selamını veren Ankara elindeki dosyalarla annesinin koltuğuna yöneldi bazı ülkeler yorgun başkente acıyarak bazıları üstten bakarak bazıları ise açgözlülükle bakıyordu:

-Toplanma sebebimiz Türklerin greve çıkması bu hepimize zarar veriyor umarım bunun farkındasındır.

Amerika tek kaşı kalkık bacak bacak üstüne atmıştı, Ankara esmer tenli, açık yeşil gözlü dev gibi oldukça etkileyici ve bir o kadar korkutucu ülkeye korkusuz bakışlarını dikti:

-Hepinize zarar geldiği tartışmalı bu durumdan en çok etkilenen Almanya ve onun ekonomisiyle geçinen Avrupa Birliğidir.

Salondaki herkes şaşkınlık içerisindeydi ülkesi ölmek üzere olan bir şehir nasıl böyle cüretkar konuşabilirdi:

-Kime en çok zararı olup olmaması değil konumuz, vatandaşlarının yaptığı saçmalıktan ibaret her ülke savaşa girer ve parçalanır!

Hollanda sert bir dille konuya girdiğinde ülkeler yeniden şaşırmıştı zira her zaman insan hakları ve barıştan söz eden bu ülkeye ne olmuştu böyle? Anlaşılan o ki para ve ekonomi insanlıktan daha önemliydi:

-Elbette fakat annemin durumu cinayete teşebbüstür, katili aranmayan bir teşebbüs.

Ankara'nın iması tüm ülkeleri germişti:

-Acını anlı-

-Hayır anlamıyorsunuz annem kimin yaptığı belli olmayan bir süikaste uğradı ve bir haftadır can çekişiyor. Günlerdir uyumadım, kardeşlerim birbirine girdi, evim ortadan ikiye yarıldı VE SİZ SADECE KENDİNİZE İŞGAL İÇİN YER BELİRLEMEKLE MEŞGULSÜNÜZ!

-HADDİNİ BİL!

Toplantı başından beri sessiz kalan Almanya ateş püskürmüştü bu ani çıkışla herkes yerinde hoplamıştı. Almanyanın gözleri kızıla dönmüş Ankaraya nefretle bakıyordu fakat Ankara'nın hiçte geri adım atmaya niyeti yoktu:

-VATANDAŞLARININ YAPTIĞI GREV YILLARDIR HER BİR TAŞINI ÖZENLE DİZDİĞİM EKONOMİME ZARAR VERİYOR BEN SİZİ ARKAMDAN BIÇAKLAYIN DİYE ALMADIM!

Almanyanın gözleri koyu kırmızıya bulanmıştı. Bağırmaktan ve öfkeden damarları şişmiş ellerini sıkmaktan eklem boğumları beyazlamıştı:

-BİZ SİZE YALVARMADIK BİZİ ALIN Diye! İŞÇİ İSTEDİNİZ VERDİK ! VATANDAŞLARIMA DUR ÇAĞRISI YAPMAM YAPAMAM ZİRA BU VATANA İHANET OLUR!

Ankara öfkeden tir tir titriyordu her zaman ki gibi Avrupa kendini üstte görüyordu:

-SÜİKASTÇİ HALA DIŞARIDA NE MALUM SİZEDE SALDIRMAYACAĞI SÖYLESENİZE! SİZ BURADA PLANLAR YAPA DURUN ODA ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK DOLAŞSIN!

Ankara öfekeden kıpkırmızı kesilmişti bağırdığı için boğazı biraz tahriş olmuştu:

-Bu şekilde hiçbir yere varamazsınız eninde sonunda annen ölücek, savaş çıkıcak ve biz istediklerimize kavuşacağız.

İngiltere çayını yudumlarken buz mavisi gözleriyle Ankaraya  alabildiğine soğuk bakıyordu:

-Öylemi yüz yıl öncede aynı şeyleri söylemişti sanki babanız.

İngiltere'nin kaşları anında çatılırken beyni eski bir anıya gitti:

Henüz küçük bir çocukken Buckingham sarayında elindeki kitapla babasının çalışma odasına gidiyordu. Savaş sanatları ile ilgili kitapta hilal taktiğini okurken aklıma dahihane bir fikir gelmişti ve heyecanla babasına anlatmak istiyordu:

-Asla!

Acı ama kararlılıkla bağıran küçük kız sesi yasaklı koridordan geliyordu gidip gitmemeye kararsız kalsada ardı ardına inen kırbaç sesleriyle içi ürpermiş ve merakına yenik düşmüştü. Minik ayakları kasvetli koridoru arşınlarken kendini özellikle yasaklı olan siyah renkli, üstünde çeşitli hayvanların ve mitolojik bir savaş işlemeli kapının önünde buldu. Sesler boğukta olsa duyuluyordu neler olduğunu görmek için kapının deliğine eğildi gördüğü manzara midesini kaldırmış şokla kalmasına sebep olmuştu. Kendi yaşlarındaki  kız çırılçıplak, kan revan içinde elleri zincirle tavana bağlanmış şekilde duruyordu. Saçları  yüzünü kapattığı için kim olduğunu anlayamıyordu fakat onu hissetmiş gibi kapının deliğine bakan saç tellerinin arkasındaki biri mavi diğeri siyah gözle dudaklarından titrek bir isim döküldü:

-Hilal.

Bedeni ürpertiyle titrerken an be an kızıla dönen gözlerle kalbi sıkışmaya başladı:

-BEN SİZİN GİBİ SİRK HAYVANI DEĞİLİM TRİBÜNLERE KIRBAÇ VURULARAK KÜKRÜYEYİM BEN KARANLIK ORMANLARDA AYA ULURUM ÖZGÜRCE!

-DERHAL BUNA SON VERİN ÇAĞRISI YAP!

Almanya'nın bağırşıyla kendine gelirken nerede olduğunu algılayamadı bir kaç saniye:

-Ankara bu şekilde hiçbir şey kazanamazsın lütfen buna bir son verin zira ambargolar başlıyacak bu durumda annenin hiç şansı kalmaz.

Bosnanın babacan ama ürkek tavrı Ankara'yı gülümsetti anneside ezilen birine diğerlerinden ürksede böyle destek olmaya çalışırdı:

-Ambargolara başlıyabilirsiniz durmanız hata, geleceğiniz varsa göreceğinizde var.

-Ankara bu resmen intihar farkındamısın sen!

Belçika ciyaklamıştı resmen bu başkentin aptallığına:

-Bundan en çok kimin zararlı çıkacağı ortada bence, annem ölse bile kanımızın son damlasına kadar savaşacağız.

-Bunu diyende annesi ölmeden bölünen biri.

Amerika alayla konuşurken diğer ülkelerde kahkaha atmıştı Almanya ve İngiltere hariç:

-Bu vatandaşlarımın özgür ve hür iradesiyle yaptığı bir grev buna engel olamam.

Amerika öfkelenmişti bu küstah şehire haddini bildirmesi gerekiyordu artık:

- Çağrı yapmadığın her gün %200 yiyecek ve içeceğine amborgo koyulacak.

Ankara tek kaşını kaldırmıştı:

-Biz sizin gibi şov için sirklerde kullanıla hayvanlardan değiliz, biz karanlık ormanlarda aya yalnız başımıza uluruz.

Ankara vurdu ve golll!!!

Countryhuman World War 3Where stories live. Discover now