0.7

290 14 17
                                    


UYARI SMUT RAHATSIZ EDİCİ SEX!!

Sessizlik, derin, boğucu ve rahatsız edici mutlak sessizlik. Tik tak, tik tak saatin rahatsız edici sesi yıkık dökük sarayda yankılanıyordu. Kimseden tek bir çıt çıkmıyordu, sanki biri ses çıkarsa her an bir savaş çıkabilirdi.

Son bir ayda savaşın seyri değişmişti. Almanya grev yüzünden sağlam bir darbe almıştı ona bağlı Avrupa ekonomisinde ise hiperenflasyon başlatmış halk sokaklara dökülüp isyan çıkarmıştı, sonunda Avrupa ülkeleri bir kaç kuzey Afrika ülkesi geri çekilmişti. Amerikanın her an ne yapıcağı belli olmasada önünde Çin ve Rusya gibi iki ezeli rakip vardı bu yüzden sabırla bekliyordu,

Türkiye'nin uyanma ihtimali her geçen gün zayıflıyor, ülkesindeki sorunla çığrından çıkmıştı. Düzensiz göç ile gelen milyonlarca mülteci silahlanmış sayısız isyan çıkarmıştı, sağ sol kavgaları yeniden ateşlenmişti, ekonomi dibe çökmüştü, Türkiye resmen harabeye dönmüştü.

Ankara bıkmış,usanmıştı artık hergün acaba biri saldırıcakmı diye her an tetikte beklemekten, iç sorunlardan, kardeş kavgalarından, yemek bulamamaktan sahi en son ne zaman güzel bir yemek yiyip dinlenmiştiki? Göz altları mosmordu, zayıflamıştı, saçı sakalı birbirine girmiş gözlerindeki tüm ışık sönmüştü kısaca harap olmuştu artık biraz dinlenmek istiyordu. Pencerenin yanına çökmüştü sırtı duvara dayalıydı karşısında annesinin kocaman bir portresi asılıydı hemen yanında dik konumda sniper silahı vardı her an herşey olabilirdi. Rusya'nın şüpheli halleri ona hiç güven vermiyordu, Çin zaten güvenilmiyecek insanlar listesinin başıydı geriye sadece dayıları Azerbaycan kalıyordu. Sadece biraz kestirmek istiyordu göz kapakları ağırlaşırken karanlığa gömüldü.

Çin Rusya'nın bu kadar sakin olmasına alışık değildi bu yüzden dikkatle izliyordu onu:

-Obez ne zaman saldırmayı düşünüyor?

-Her an olabilir, Alexander o saldırmazsa illaki biri saldıracak bir buçuk ay geçti Türkiye hala uyanmadı hatta en ufak bir iyileşme belirtisi bile göstermedi.

-Yani?

-Aptal olma Alex duygularınla hareket edemezsin!

Rusya yarım ağız sırıtıp ayağa kalktı emin adımlarla Çinin üzerine yürümeye başladı her adım atışında Çin geri adım atıyordu:

-Ne-ne yapıyorsun sen!

Rusya kendisinden kısa olan Çini iki kolunun arasında kapana kıstırdı:

-Onu kıskanıyorsun dimi?

Çinin gözleri şokla açılırken bayık bayık üstten bakan buz mavisi gözler heyecandan kalbini patlatacaktı:

-Ben sadece gerçekleri söylüyorum onu çekememezlik gibi bir durum yok ortada.

-Çekemediğini kim söyledi ki zaten ben sadece kıskandığını söyledim, muhtemelen merak ediyorsundur hasta yatağında ölümü bekleyen birini senin gibi bakımlı, yakışıklı birine neden tercih ettiğimi dimi?

Rusyanın büyük parmağı Çinin dolgun dudaklarını yavaşça okşuyordu. Kalbi yerinden çıkıcak gibi atsada Çin poker yüzünü bozmuyordu:

-Saçmalıyorsun Türkiye önemli bir or-

-O zaman neden burası bu kadar hızlı atıyor?

Soğuk, kemikli el gömleğinin üzerinden kalbinin üstünde durdu. Uzun ince parmaklar heyecandan dikleşmiş gögüs ucunu sıkıştırdı Çin bu hareketle titremişti. Boynuna değen sıcak ıslak öpücükler kendinden geçmesini sağlıyordu, düşmemek için Rusyanın geniş omuzlarına tutundu. Rusya'nın dizi şişen erkekliğini ezince sesli şekilde inledi:

-Hadi bana sor bana neden her gece seni sikmek yerine tüm gece onun elini tutarak geçiriyorum?

Rusya kulağına fısıldayıp ısırdığında acıyla inlemişti daha ne olduğunu anlamadan suratını duvara yapıştırılmıştı. Küçük ama şekilli kalçaya Rusya var gücüyle vurmuştu en sesli inlemesini veren Chen şok, zevk ve heyecandan tüm algılarını kapatmıştı. Yıllardır bu anı beklemiş ve arzulamıştı fakat bu şekilde gerçekleşeceğini düşünmemişti. Hilal ile seks yaptığında sarhoş bile olsa dahi ona nazik davranan bu adam başka biri olduğunda olabildiğince aceleci ve acımasız oluyordu. Kendisinin yerini farklı olduğunu düşünmüştü sadece fakat şuanda deliğini ıslatma gereği duymadan zorlayan adam tam aksini ispat ediyordu:

-SİKEYİM DUR ACIYOR YALVARIRIM, ALEX!

-Sen o değilsin, kimse o değil ve olamaz o yüzden kes sesini istediğini veriyorum sana.

Büyük penis dar deliğe zorla girdi Çinin çığlığı odada yankılanırken Rusya hızlı bir şekilde gel git yapmaya başladı. Kalçalarına her çarptığındaki ses odada yankılanırken içindeki büyük penis kanamaya sebep olmuştu. Duvardan çekilip kucağa alındığında Rusyaya sarıldı koala gibi, canı yansada orospu gibi muamele görsede seviyordu. Odadaki boy aynasının önünde tekrar yere indirildi Rusyanın bir eli boğazını sararken diğerini penisine attı. Nefesi kesilirken gelen zevk dalgasıyla neredeyse boşalıcaktı:

-Aynaya bak, AYNAYA BAK DEDİM!

Çin yaşlı gözlerini aynaya zar zor diktiğinde arkasında dev gibi olan Rusyanın cüssesi korkutucu görünüyordu ve bu adamın şuan kendini becermesi çok daha zevk veriyordu:

-Seni küçük ibne demek bundan zevk alıyorsun.

Elindeki penisi sıkıştırdı işaret parmağını penisin deliğine yerleştirip zorlamaya başladı:

-Sen bir orospusun asla ama asla hilal değilsin anladın mı? Ne olursa olsun o bana ait bende ona.

İçindeki hareketleri sertleşirken gözyaşları akmaya başlamıştı fakat bunlar fiziksel acının değil duygusal acının eseriydi:

-Sen benim için hiçbir şey ifade etmiyorsun, anladın mı?

Rusyanın gözleri kızıla boyanırken korkuyla titredi aniden sertçe yere atıldı ne olduğunu anlamadan kalçası yeniden yukarı kaldırılıp içine dev penis girmişti. Yüzüne ayağıyla basan büyük aşkıyla hüngür hüngür ağlamaya başladı:

-Ne-neden o?

Çin inlemekten tahriş olmuş sesiyle duyulmayacak kadar kısık konuşsada Rusya duymuştum. Hareketlerini kesmeden yukarıdan gözlerine baktı:

-Ben ona aşığım.

Kollarından tutup arkadan tutan Rusyayla takati kalmamıştı artık sivri dişler omzunu delip geçerken ağzına verilen ele dişlerini zar zor geçirdi. Oldukça kısa ama sert sexten sonra yığılıp kalmıştı Rusya ona bir bakış atıp uşankasını taktıktan sonra Topkapı sarayının yolunu tutmuştu. Yerde yatan çürük, meni ve kızarıklıklarla kaplı ülke sevdiği adamın uzaklaşan boylarını izlerken yemin etti aşkı için ne pahasına olursa olsun yapmaya hazırdı öldürmekte dahil.

Ani patlamayla yerinden sıçrarken ayağa fırladı sirenler son ses çalarken algıları hala açılmamıştı. Hızla koridora çıktı tüm kardeşleri ellerinde silahlarla bir oraya bir buraya koşuyordu, İstanbul, İstanbul neredeydi? Panikle etrafına bakarken Kütahyayı durdurdu:

-NE OLUYOR!

Siren seslerinden bağırmak zorunda kalırken Kütahya elindeki AK47 yi omzuna attı:

-AMERİKA VE ÇİN RESMEN SAVAŞ BAŞLATTI SINIRLARDAN İÇERİ İKİ YÜZ BİN ASKERLE GİRİŞ YAPTILAR!

Countryhuman World War 3Where stories live. Discover now