22. Bölüm : Gerçekler

26.2K 473 87
                                    

Masada oturmuş babamı bekliyordum.  

Dün ki kısa telefon konuşma sonrası beni bu kafeye çağırmış her şeyi anlatacağını söylemişti.

Nasıl biriydi en ufak bir fikrim yoktu. Etrafımda ki bütün adamlara bakarken o olabilir fikri canımı sıkıyordu. Yanımdan geçen her adamı ise babam sanıyor salak bir ifadeyle izliyordum.

En sonunda ise masanın üstünde ki ritim tutan parmaklarımı izlemeye karar vermiştim.

Sandalye çekilme sesiyle direkt olarak karşıma oturan adama yani sanırsam babama baktım.

"Merhaba." diye konuşmasıyla sadece kafamı salladım.

Ne diyebilirdim ki 19 yıl sonra ilk defa babamı görüyordum. Masanın üstinde duran su şişesini açarak bir kaç yudum almış ellerini masada birleştirerek bana bakıyordu.

"Dinlemeye hazır mısın?"

Kafamı sallayıp onu onaylerken yanında getirdiği çantanın içinden bir kaç dosya ve fotoğraf çıkartarak masaya koydu.

Fotoğrafları önüme tek tek dizerken konuşmaya başlamıştı.

Her fotoğrafta farklı bir yaştaydım. Kimisinde gülerken kimisinde ağlıyordum.

"Seni sadece bu fotoğraflarda görebildiğim kadar tanıyorum."

Şeffaf dosyanın içinde ki kağıdı bana uzatırken devam etti. "Bu dedenin ve annenin benim hakkımda çıkarttıkları uzaklaştırma kararları. Yazan sepebler gerçekten yalan. Deden hatrı sayılır zenginlikte biriydi. Bir alo demesi her şeyi çözerdi."

Dedigi gibi bir çok uzaklaştırma kararı vardı ta ki dedemin öldüğü seneye kadar.

"Deden öldükten sonra seni almak için annenle iletişime geçtim ancak seninle tehtit etti beni." Şaşkınca karşımda ki adama bakarken gözlerinin çoktan dolduğunu yeni yeni fark ediyordum.

"Annenle daha evlenmemiştik ama evlenecektik seviyorduk başta birbirimizi. Senden haberim yoktu ilk başta annen benden uzaklaşmaya başladı. Daha sonrada bu uzaklaştırma kararları çıktı ortaya." suyundan bir yudum alırken gelen garsondan kendisi için çay benim içinde limonata sipariş etmişti.

"Bana niye ulaşmaya çalışmadın hiç."

"Denemedim mi sanıyorsun. Kaç defa denedim. Kaç defa uzaktan izledim senin o 23 Nisan gösterilerini biliyor musun sen?" gözünden akan yaşı sağ eliyle hızla silerken titreyen sesiyle devam etti. "Annen her defasında tehtitlerini arttırdı. Sana bir şey olursa ne yapardım ben. Senin annen hasta."

Gelen garsonla ikimizde susmuştuk ben bir süre masada ki fotoğrafları dosyaları incelerken onun ise beni incelediğinin farkındaydım.

"Çok uzun yıllardır bu zamanı bekliyordum."

"Senin öldüğünü söylemişti. İnan ki hiç kolay değil ölü bildiğin birinin aslında yaşadığı bu yaşta öğrenmek." üzgünce baktı sadece. Hiç hir şey onun suçu değildi biliyordum.

Dosyalarda apaçık belli olarak yazıyordu.

Ölü bildiğim bir adam nasıl bir bebeğe zarar vermekten uzaklaştırma alabilirdi ki.

Annem ve dedem bunu neden yapmıştı. Neden beni bu koca yalanla büyütmüşlerdi.

"Annenin son zamanlarda ki davranışları nasıl?" elimde ki dosyayı masaya koyarak ona baktım.

"Zar zor psikoloğa gitmesini sağladım."

"Sana zarae veriyor mu?" kafamı iki yana sallarken rahat bir nefes verdi. Soğumuş çayından bir yudum alırken gülümseyerek bana baktı.

"Çok güzel bir kız olmuşsun."

Şu an o kadar karışıktı ki her şey biraz olsun yalnız kalmak istediğimi tek başıma düşünmek istediğimi farketmiştim. Onu nasıl kırmadan kalkabilirdim.

"Teşekkürler." gözlerimi ondan kaçırmak istedim ama yapamadım. Aynı benim gibi olan saç rengine ve aynı yerde olan burnumuzun ucunda ki bene baktım.

"Bu konuyu annemle konuşacağım." babam hızla masanın üstünde ki elimi tutmuş kafasını iko yana sallamıştı. "Hayır hemen olmaz."

"Neden?"

Elimi elinden çekerken biraz bozulsada belli etmedi.

"Sare?"

Kafamı bana seslenen yere çevirdiğimde dibimde olan Arasa baktım. "Ne işin var burada?"

Aras babama hiçte hoş olmayan bir şekilde gülümsemiş elimi tutarak beni oturduğum yerden kaldırmıştı.

"Pardon babası ama artık bizim gitmemiz lazım." derken masada ki çantamı almış eli belimi bulurken beni hızla yürüterek kafeden çıkarmıştı.

"Dur ya." arabanın önüne geldiğimizde kapıyı açarak bana baktı. "Geç güzelim."

Karnına vurarak açtığı kapıdan içeri binmiştim. Arasta yanımda yerini alırken arabayı sürmeye başladı.

"Sana bir süprizim var."

"Ne?"

Aras yanağımdan bir makas alırken bu hareketlerine bir süre anlam verememiştim. Ne olmuştu birden bire bu adama.

Sol elim alnını bulurken garip bir şekilde bana baktı.

"Hasta mısın diye baktım. Nerden çıktı bu birden bire."

Araba hızla yol alırken elimi tutup üstünü öptü. "Her zaman yanında olacağımı söylemiştim. Öyle yapıyorum."

Araba güzel bir mekanın önünde durduğunda onunla birlikte indim. Sağ eli belimi bulurken benimle birlikte içeri girdi ve garsonun bize gösterdiği yere doğru yürüdü.

"Uzun zamandır seninle vakit geçiremedik. Özledim." bir şey demeyip ona bakmaya devam ettiğimde sırıtarak konuştu. "Bu yaşlı adam seni özledi."

Karşıma değilde yanıma oturduğu için masanın üstünde ki elimi tutması kolay olmuştu. Elimi kaldırıp üstüne bir öpücük bırakmıştı.

Dediği gibi uzun zamandır ikimiz içinde o kadar zor geçmişti ki. Onun dokunuşu ufak bir öpüşü kalbimin teklemesini sağlarken onu incelemeye başladım.

Sakallarını yeni kesmişti. Her daim dağınık olan saçları şu an şekil verilniş bir şekildeydi.

İlk tanıdığım Aras geri dönmüş gibiydi.

İlk tanıdığım Aras geri dönmüş gibiydi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

ayayayyayayaya

ileri ki bölümlerde yazar hariç bütün karakterlere sövebilirsiniz

yakınlaşmalı bölümler geliyor artıkkkkk

oy verirseniz swvinirim opuldunuz

SARE +18 ✓Where stories live. Discover now