24. Bölüm : Bıçak

28.6K 467 48
                                    

"Nasıl yani?" Annem hakkında konuşmaya Hacer hanıma gelmiştim. Annemde hiç bir değişiklik yoktu. Hatta sanki daha da kötü oluyor gibiydi.

"Anneniz gerçekten iyi değil. Bu tepkinizden anlıyorum ki anneniz size gönderdiğim görüşlerimi iletmemiş. Psikiyatrist baksa çok daha iyi olabilir."

Bir kaç konuşma daha yapmış odadan çıkmıştım. Annem oturduğu sandalyeden kalkarken yanıma gelerek koluma girdi.

"Dondurma mı yesek acaba ne dersin?" anneme bakarak onu onayladım.

Annem bu aralar dengesiz davranmaya başlamış sanki daha çok çocukmuş gibi hareket ediyordu.

Şu an hiç hâlim yoktu aslında ama annemi hiç ama hiç üzmek istemiyordum. Psikoloğun söylediği şeyler oldukça canımı sıkmıştı.

Durumunun gerçekten çok kötü olduğunu ancak yine de başka bir görüşünde yorumuna ihtiyacımız olduğunu söylemişti.

Annemin arabasına bindiğimizde ben sürmek istemiştim. Bu aralar anneme ciddi işler vermesem iyi olabilirdi.

Sürücü koltuğuna geçmek üzereyken babamdan gelen mesajla etrafıma bakındım.

Baba: Hasta olduğunu söylemiştim

Telefonu çantama atarken cevap vermemiş arabaya binmiştim.

Bu adam sürekli bizim peşimizde mi olacaktı. Rahatsız olmaya başlamıştım.

"Yemekten sonra mı yesek dondurmayı." anneme gülümseyerek sorduğum soruyla annem kafasıyla beni onaylamıştı.

Lokantaya girerken güzel manzaralı bir yere oturmuştuk.

"Gerdirsem mi burayı?"

Annem isarey parmağıyla gözlerinin kenarlarını gösterirken kafamı iki yana salladım. "Hayır yeterince güzelsin."

Annem masaya bırakılan bıçağı eline almış döndürmeye başlamış dışarı bakıyordu.

Fark etmiştim ki annem bu aralar bıçaklarla fazla oynuyordu. Bunu aklımın ucuna yazarken gelen garsona siparişleri vermiştik bile.

Yemeğimizi yemiş dondurmamızı almış şimdi de bir bankta oturuyorduk.

"Hacer hanım bana bir şey vermen için sana bir şey vermiş. Bana getirmedin?"

Annem şaşkınlıkla bana bakarken çantasını tek eliyle karıştırmış icinden zarfı bana vermişti.

"Tamamen unutmuşum."

İçinde ne yazdığını biliyordum zaten açıp okumadım. Anneme dönerek baktım.

"Hacer hanımı beğenmedim okuldan bir arkadaşımın babası pisikiyatrist birde ona gidelim diyorum."

Annem dondurmasını yerken bana bakarak konuşmuştu. "Deli miyim kız ben?"

Galiba.

Kafamı hızla iki yana sallarken dondurmayı yemek istemediğimi anlayarak yanımda ki çöpe attım ve annemin boşta ki elini tuttum.

"Olur mu anne öyle şey. Sadece zor şeyler yaşadın bu aralar. Daha da iyi olmanı istiyorum. Kırma beni."

"İyi madem tamam."

Annemi eve bırakıp babama buluşmak istediğimi söyleyerek bir adres atmıştım.

Garsonun getirdiği soğuk kahveyi içerken parmaklarım yine her zaman olduğu gibi masada ritim tutuyordu.

"Merhaba."

Babamın gelip karşıma oturmasıyla ona bakmaya başladım. "Merhaba."

"Görüşmek istemene çok sevindim."

Yanımıza gelen garsona kendi için bir şeyler siparış vermiş bana gülümseyerek bakmaya devam etmişti.  "Ne konuşmak istiyordun."

"Annemi ve beni uzaktan izlemeni istemiyorum." kaşları havaya kalkarken masanın üstünde ki elini kucağına indirmişti. "Rahatsız edici."

"Senin iyiliğin için." Sanki kimse duymasın diye bana doğru eğildi ve fısıldayarak konustu. "Annen hasta."

"Değil!"

Kafasını iki yana sallarken gülümsemişti. Ama bu daha çok dalga geçer gibi bir sırıtmaydı.

"Anneni koruman gerçekten çok tatlı fakat gerçek bu hasta o."

Ayağım istemsizce sallanmaya başlamıştı bile. Ne zaman gerilsem aynısı oluyordu.

"Arastan da uzak durman gerekiyor. Sana göre biri değil o."

"Sadece abim." diye yanıtladım onu ama o garsonun getirdiği limonatadan bir yudum alırken gülümsemeye devam ediyordu.

Ne diye her şeye gülüyordu bu adam.

"Öyle olmadığını her ikimizde biliyoruz güzel kızım." bir süre etrafı incelemiş tekrar bana dönmüştü. "Okulu çok aksatmaya başlamışsın."

"Bilmediğin bir şey var mı?" sinirle sorduğum soruyla gülümsemesi yüzümden uçup giderken gözleri gözlerimi buldu.

Her şeye son derece hakim olması çok sinir bozucuydu.

"Evet bir çok. Ne renk seversin, en sevdiğin hayvan, en sevdiğin şarkı, mesela nelerden korkarsın, en çok ne seversin?"

Babamla ikinci buluşmamızda bu konuşmaların geçmesi oldukça komik bir olaydı.

On dokuz yıl sonra ikinci buluşma.

Bir kaç şey hakkında konuşmuş ısrar ettiği için sevdiğim bir kaç seyden bahsetmiştim ona.

Sonunsa eve geldiğimde annemin bahçedeki puflarda kitap okuduğunu fark ederek odama gitmek için merdivenleri çıkmaya başladım.

Odamın kapısına geldiğimde Arasın kapısı birden açılmış beni kolumdan tutarak yanına çekmişti.

"Yavaş ya." elleri sırtımı bulup bana sarılırken kafam göğsüne geliyordu. Bende ellerimi beline sararak sarılmasına karşılık verdim.

"Koca oğlan beni özlemiş."

Geri çekilirken kafasını sallayarak gülümsemişti.

"Babanı kıskanmaya başladım."

Yatağa yorgunca otururken yanıma oturmasını izledim. Yanıma gelerek kafama bir öpücük bırakmış bacağımı okşuyordu.

"Uykum var." diye mırıldandım sadece.

Beni yatağa yatırıken arkama geçmiş elleri karnımı bulmuş beni sımsıkı sarmalamıştı.

Omzuma bir öpücük kondururken kulağıma fısıldadı. "Uyu küçüğüm."

sık sık yeni bölüm atsam da belirtmek istiyorum ki her yeni bölümde finale daha da yaklaşıyoruzz 🥺🥺

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

sık sık yeni bölüm atsam da belirtmek istiyorum ki her yeni bölümde finale daha da yaklaşıyoruzz 🥺🥺

bu yüzden bolca ama bölümleri çokta uzatmadan yazıyorum.

fazla uzatıp sizi sıkmak, boğmak istemiyorum

oylarsanız sevinirim öpüldünüz.

SARE +18 ✓Onde histórias criam vida. Descubra agora